Erdoğan-Gül farkı… (1)

İlk kez halk tarafından seçilen 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 11. Cumhurbaşkanı Gül arasında suların ısındığı, iki yakın arkadaşın kapışmasına ramak kaldığı siyasi kulislerin en son ve taze malzemesi.
Acaba bu ikili arasında kavga ve ardından ayrılık çıkar mı?

Adalet ve Kalkınma Partisinin kuruluş felsefesi, siyasete başladıkları partideki durumları, dünya görüşleri ve en önemlisi çağın ruhunu yakalama açısından nerede durdukları çok önemli.

Erdoğan-Gül arasında çıkmasına bel bağlanan kavgadan önce, siyasi görüş ve hizmet tanımı açısından soruna nasıl yaklaştıkları önemli. Nerde durdukları ise daha önemli.
Önce bunu analiz etmeye çalışmak gerek sanırım.

Erdoğan’ın siyasi kariyeri belediyecilikten geliyor.
Yerel hizmetler açısından “halka dokunma” stratejisini çok iyi bilen biri.
Hizmet, fakir-fukara kesimin, mütedeyyin insanların, muhafazakarların kalbine hedeflenmiş bir ok etkisi yaratıyor.

Çünkü “hizmet” unutulmuyor.
Hizmet, halka “dokunma” noktası…
Birebir etki yapan “sihirli” bir alan.

Yerel hizmetle birlikte ülkeye hizmet eden her kimse, halk gözünde “Kurtarıcı ve Kahraman” sıfatını hak ediyor nedense.

Basit şekilde, “Taş üstüne taş koyma” olarak da nitelendirilecek bu hizmet türü, Recep Tayyip Erdoğan’ın keşfi filan değil.
Az gelişmiş ülke halklarının “zayıf halkası” sadece…
Nedir bunlar?
Sağlık.
Eğitim.
Savunma.

Ülkemizde en önemli iki hizmet alanı var ki, savunmayı dahi untturabiliyor nerdeyse.
O da, sağlık ve eğitim hizmetleri.

Erdoğan ve takımının 12 yıl boyunca başardıklarını varsaydığımız bu iki alandaki başarıları, halkı sandığa sandığa koşturuyor.
En azından yarısını…

Bu kitle, Erdoğan’ın hatalarına karşı adeta kör durumda.
Daha da ötesine geçen fanatikler ise görmüyor-duymuyor-konuşmuyor.
Yani, Üç maymun” kıvamındalar.

Seçimler öncesi, varoşlara gidip veya şehre inmeyi başarmış muhafazakar kesime ulaşıp AKP’nin hizmetlerini anlatan, partinin yeni hizmet stratejilerini sunanlar, Erdoğan’ın en çok güvendiği ve bel bağladığı kadınlar.
Aslında hizmetleri günlük hayatında hisseden kesime dahi seçim öncesi hatırlatmaları yapan ve ev ev gezen yine kadınlar.
Strateji açık ve net:
“Gidin ve yüzyüze görüşün”
Buna gençleri de katınca hizmetlerin anlatılması, oyların sandıkta biriktirilmesi daha da kolaylaşıyor AKP için.

Mahallelerdeki varoşlardan çok, TOKİ’nin diktiği yapılarda oturan yeni orta sınıfın; “hizmet”ten son derece memnun olması ve bunun sandığa yansıması sırasında fikir değiştirmesi imkansız gibi.
Erdoğan bu “hassas” hizmet noktasının, kalbi besleyen koronerler kadar önemli olduğunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında mı keşfetti bilinmez ama 12 yıl önce Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra kurmayları ile birlikte ülke çapında gerçekleştirdikleri yerel hizmetlerin aldığı oylar ve oy oranı üzerindeki ilgisi çok önemli.
Doğrudan ilgili…

Yani, duble yollar.
Yani, köprüler.
Yani, hava alanları.
Yani, üniversiteler.

Bunların yani ortaya konan hizmetlerin ister yerel ister genel oldun “kalitesi” üzerinde durmayacağım.
Zaten zaman kaybı olur.
Çünkü halk “kalite” değil, hizmet olsun da nasıl olursa olsun kertesinde.
O herşeye razı.
Bu noktada “Allah razı olsun”u da eksik etmeyen bir büyük kitle.
Yani yüzde 50’ye yakını veya bazen fazlası bu durumdan memnun.
Dahası, medyun-u şükran.

Erdoğan buysa, peki Abdullah Gül ne?
Gelecek yazıyı bekleyin.

(devam edecek)

1629600cookie-checkErdoğan-Gül farkı… (1)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.