Eylül

Eylül, sonbaharin ilk ayi, yilin 9.ayi, fakat insana 9 dogurtan bir ay… Bu hazan mevsiminde, kiymetli Bestekar -Sanatçi Yildirim GÜRSES’in bir sarkisinda söyledigi gibi, ” Yine yapraklar düsecek, giden gençligim hiç geri dönmeyecek”. Kimbilir kimlere ölüm ziyarete gelecek ansizin, kimler aglayacak yürekten, ates hep düstügü yeri yakacak, yikip geçecek. Ey sonbahar, ey Eylül, ey, ey, ey, eylen dur…

Ölüm de ask gibi ansizin çikar insanin karsisina. Kimse beklemez fakat herkes karsilasir günün birinde. Kimileri birçok kez sinanir, askta da, ölümde de.
Insan bin kere sevebilir fakat yalnizca bir kere gerçekten ölür. Kimi zaman ölümle burun buruna gelinebilir, ölüm onu teget geçebilir. Insan bir kez bile, yakininda yasarsa ölümü, herzaman herkes için hazirlikli olmayi ögrenir, ister istemez. Mesela, ben, her karsilasmadan sonra belki bu son görüsmemizdi diye düsünür, yeniden görüsebilmek için dua ederim, bunu hiç belli etmem, kimseyi üzmeye ne lüzum var diye düsünürüm. Herkesin o kadar çok günlük isi varken, dünyevi hayata dalmisken, ben niçin keyiflerini kaçirayim ki? Belki onlar da benim gibi bir ölüme taniklik etselerdi, belki de, daha hassas olurlardi. Yine de kimseye böyle bir tecrübe yasatmasin Allah korusun herkesi.
Gerçekten zor…O an, O andan sonrasi, gittikçe zorlasan birsey, fakat gerçek su ki, ölümden baska hiçbir aci sizi üzmüyor, herseyin bir çaresi oldugunu biliyorsunuz, kendinizi kötü hissetme lüksüne sahip olmadiginizi ögreniyorsunuz. Ölümden baska herseyin geçici oldugunu biliyorsunuz…
Fakat yine de, elbette herkeste farkli arizalar birakiyordur diye düsünüyorum. Mesela bende söyle bir ariza birakti. Tek basima asansöre binemiyorum, birisini derin uyurken görürsem aklima ölüm geliyor, insallah uykudan uyanir diye düsünüyorum içimden, kalkip yanina gidip nefes alisini farketmek istiyorum, her sabah uyandigimda çok sükür bugün de yasiyorum diye seviniyorum. Hele mevsim Eylül’le baslayinca, agaçlarda yapraklar yaslanmaya baslayinca, aksam rüzgarlari esmeye baslayinca, kimilerinin ömürleri de esip geçecek biliyorum, Allah herseyin hayirlisini versin, ömrün de, ölümün de…
1 Eylül Dünya Baris günü olarak kutlaniyor Ülkemizde. 21 Eylül ise Uluslararasi Dünya Baris günü olarak kutlaniyor. 21 Eylül’de Istanbul’da son nefesini vermisti Fikret KIZILOK, cenazesini Bodrum’a ugurlamistik. 3 kisi disinda, katilan herkes alkislamisti. ( Cami avlusunda tanimadigimiz yasli bir bey, narçiçegi renkli fularini boynundan çikartip benim beyaz saçlarima baglayan bir Cem KARACA, bir de ben alkisla degil, dualarimizlaydik.)
20 Eylül, Ruhi SU’nun Istanbul’da son nefesini verdigi gündür. Hastaligi için yurtdisina çikma talebi engellenmis ve pasaport verilmemisti hocama.
15 Eylül, Uluslararasi Demokrasi günü olarak kutlaniyor.
12 Eylül olmustu, yasanmisti. Yilmaz PÜTÜN (GÜNEY) ve Cem KARACA ile birlikte 10 kisi vatandasliktan çikartilmisti. Yilmaz GÜNEY’in, ”YOL” Filminin galasinda bulunmak için Atina’ya gidecegi, sonra yine Paris’e dönecegi açiklanmisti.
10-12 Eylül 1937 de ölüm ve sürgünler yasanmis.
6-7 Eylül 1955 de ölümler, yaralanmalar, mekan tahripleri yasanmis.

Sonbaharin rüzgari, Eylül’de suya vuran Ay’in savki, sahile vuran dalgalarin sesi, yasananlari hatirlatiyor, gitsin ve bir daha geri gelmesin, yasanan acilar…
Ey Eylül, sen sürersin 30 gün ve sonbahari Ekim’e, Kasim’a emanet edersin, ümid ederim ki, aylari hep barisa emanet edersin, bekleriz ve umariz baris hep olur…
Siirler ve sarkilar da degil, gözlerimizle, sesimizin sevinciyle yasariz barisi…yüregimizde hep filiz olan gençligimizle…eylen, ey, ey Eylül…

1635410cookie-checkEylül

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.