Yetkililer, Viktoria, Katharina ve Elisabeth adlı kız çocuklarının dış dünyayla ilişiklerinin bulunmadığını, tek arkadaşlarının evdeki fareler olduğunu ve kendi aralarında bir lisan geliştirdiklerini söylediler.
Avusturya’nın, orta sınıfın üstündeki bir banliyösündeki evlerinde, 7 yıl karanlıkta, fare pisliği içinde ve bir metre yüksekliğe ulaşan dışkıların arasında yaşam süren kız kardeşlerin normal hayata alışmalarının mümkün olmayabileceği belirtiliyor.
Kızların, babalarından boşanan annelerinin depresyona girmesi üzerine eve hapsedildikleri tahmin ediliyor.
Avusturya basınında yer alan haberlere göre çocukların velayetini alan anne, ilk iş olarak, evde özel eğitim verdirdiğini ileri sürerek kızlarının okulla ilişiklerini kesti. Linz’de bölge hakimi olarak çalışan babanın kızlarını görmesine ise 9 kez mahkemeye başvurmasına rağmen izin verilmedi. Olay, şüphelenen bir komşunun ısrarlı ihbarları üzerine polisin eve baskın düzenlemesiyle ortaya çıktı.
Kız kardeşlere psikolojik tedavi uygulandığı, annenin ise bir cezaevinin zihin özürlülere ayrılan bölümünde tutulduğu kaydedildi.
Yetkililer ise komşuların ısrarla şikayette bulunmalarına rağmen ilk ihbarları değerlendirmemek ve geç hareket etmekle suçlanıyorlar.
Terapist Waltraud Kubelka, kızların psikolojik ve fiziksel gelişimlerinin çok kötü olduğunu, 21 yaşındaki en büyük kardeşin hiçbir gelişme göstermediğini, uzun süre tek ayağının üzerinde durarak yere baktığı, bazen de gözyaşlarına boğulduğunu söyledi.
En küçük kardeşin durumunun ise daha iyi olduğu, terapisinin yakında sona erebileceği ve babasının yanına verilebileceği belirtildi.
Kız kardeşlerin uzun süre evde tutulmaları nedeniyle ciltlerinin güneş ışığına duyarlı olduğu da ifade edildi.
Avusturya’da gündemi değiştiren olayın Ekim 2005’te ortaya çıktığı, ancak basına yeni yansıdığı belirtildi.
