Haftanın DVD’si: Gelin

Lütfi Ömer Akad’ın anısına
(2 Eylül 1916 – 19 Kasım 2011)

Büyük usta için yapılan bir tarif vardır: “Yazamadığı romanların sinemasını yapar” denir. Bu tespitin anlatmak istediği, Akad senaryolarının (özellikle “Anadolu Üçlemesi” adıyla bilinen “Gelin”, “Düğün” ve “Diyet”in) çok katmanlı yapısıdır. Üç filmde de oyunculuklar dengeli, reji sakin ve olgun, anlatım alabildiğine yalındır; bu yönetmenlik üslubu, senaryonun çok katmanlı yapısını daha fazla öne çıkarır.

Çok katmanlı oldukları için bu filmler, farklı yaklaşımlarla analiz edilebilirler, senaryo hepsine karşılık verebilecek güçtedir.
Örneğin “Gelin”i feminist eleştiri kuramına uygun bir yaklaşımla incelemek mümkündür. İstanbul’da tutunmaya çalışan Yozgat kökenli geniş ailede sadece Meryem, kadına biçilen rolün dışına çıkar, aile reisi olan kayınpederi İlyas’a ve kocasına karşı durmayı göze alır. Üçlemenin diğer iki filminde de, yine Hülya Koçyiğit’in oynadığı karakterler, diğer ana kişiliklerden bariz biçimde üstündürler, üstelik öykü boyunca dönüşür, daha da güçlenir, bilinçlenirler. Örneğin “Diyet”te Hacer sendikaya üye olur… Üç filmde de, hikayeler farklı olsa da kadının toplumsal rolü irdelenmiş, bununla da kalınmayıp seyirciye “başka bir yol” olduğu gösterilmiştir. Ülkemizde feminizmin 80’lerde yaygınlaştığı düşünülürse, bu üç film (ama ille “Gelin”) öncelikle bu “öncü rolüyle” değerlidirler; Akad bu filmlerde erkeklerden daha cesur, dayanıklı, insancıl, bilinçli kadın karakterler yaratmış ve onları “filmin sesi” olarak kullanmıştır.

Filmlerin yapısı düşünüldüğünde “filmin sesi” aynı zamanda “toplumsal bilincin sesi” anlamına gelir. Çünkü üç film de toplumsal eleştiri kuramına uygun biçimde kotarılmıştır, bu çerçeveye uygun biçimde irdelenebilir. Üç filmde de halkın cahilliği, kapitalist sistemin acımasızlığı eleştirilirken, örnek bir karakter aracılığıyla izlenmesi gereken yol da gösterilir: Ticaretin zalim döngüsü de, başlık parası için kız kardeşini sevmediği adamla evlendirmek de, fabrikada sendikadan değil, patrondan yana tavır almak da yanlıştır, mutluluk getirmez.

Her büyük sanatçı gibi Akad’ın da hümanist yönü belirgindir. Üç film de senarist/yönetmenin insan sevgisini gösteren irili ufaklı öğelerle doludur: Örneğin makinede çalışırken belden aşağı sakatlanan işçiyi sadece sendikalaşma bilinciyle ilgili bir öğe olarak kullanmaz Akad, o insanlık halinin de altını çizer. Keza yine “Diyet”te, geçim sıkıntısı yüzünden balon satmaya çalışan ama utandığı için başarısız olan yaşlı adamın öyküyle doğrudan ilişkisi yoktur; o unutulmaz imge, hümanist bakış açısının sonucu yer almıştır filmde.

Bu açıdan bakıldığında üç film içinde en etkilisi kuşkusuz “Gelin”dir; cahillik ve yoksulluk yüzünden küçük bir çocuğun ölmesinin, bu süreçte annesinin yaşadığı çaresizliğin Akad’ın da yüreğini kanattığı bellidir.

Yönetmenliği ve oyunculuklarıyla da çok başarılı olan “Anadolu Üçlemesi”nin bu üç özelliği, yani hümanist, toplumcu ve feminist filmler olmaları, onları klasik seviyesine yükseltmiştir. Fakat üçünü birlikte değerlendirdiğimizde, ilk film olan “Gelin” bariz biçimde öne çıkmaktadır. Bunun nedeni de o üç özelliğin “Gelin”de çok daha vurgulu olmasıdır.

Diğer iki film de yüksek sesle konuşurlar, ama “Gelin” bir çığlıktır…

Ödülleri:
5. Adana Altın Koza Film Şenliği: En İyi Film, Yardımcı Erkek Oyuncu (Usluer), Yardımcı Kadın Oyuncu (Nazan Adalı)

Gelin

Senaryo ve yönetim: Lütfi Ömer Akad
Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Meryem), Kerem Yılmazer (Veli), Kahraman Kıral (Osman), Ali Şen (Hacı İlyas), Kamran Usluer (Hıdır), Aliye Rona (Ana), Nazan Adalı (Naciye), Seden Kızıltunç (Güler)
Görüntü yönetmeni: Gani Turanlı
Müzik: Yalçın Tura
Yapımcı: Hürrem Erman
1973 Türkiye yapımı, 93 dakika
DVD firması: Gala Film

1603580cookie-checkHaftanın DVD’si: Gelin

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.