Haftanın DVD’si: Suç ve Ceza

Dostoyevski bir yapı ustasıdır; özellikle bu romanı dahiyanedir: Çok sayıda ana ve yardımcı karakterin öyküsü anlatılır, üstelik bunların hepsi (Raskolnikov üzerinden irdelenen) suç, günah, ıslah vb kavramlarla ilişkilidir. Bu temaları da en geniş hacimleriyle ele alır yazar, felsefi açıdan yoğun bir romandır, aslına bakarsanız, ana karakterin suçu, “nasıl yaşamak lazım?” sorusuna verilen bir yanıttır.

Romandan herhangi bir karakteri veya olayı ve hatta zekice kurulmuş düş sahnelerini çıkarmak mümkün değildir. Dahası var: Diyaloglar çok önemlidir, üstelik Dostoyevski kelimelere azami özen gösterir, örneğin romanın belli bir bölümünde kullandığı bir sözcüğü, bambaşka bir kısımdaki bir cümleyle ilişkilendirir. Ayrıca roman simetrik bir yapıdadır ve pek çok kelimenin, ismin çift anlamı vardır. Mesela “prestuplenie” sadece suç değil, günah ve ihlal etme, sınırı geçme anlamlarına da gelir. Ana karakterin adı, “muhalif, aykırı” manasındaki “raskol” sözcüğünden türetilmiştir vs.

Tüm bunlar “Suç ve Ceza”nın perdeye aktarılmasını çok güçleştirir. Öncelikle romanın uzunluğu yüzünden: Bu eserden 90-100 dakikalık bir sinema filmi çıkarmaya çalışmak beyhudedir. Yazarın kullandığı malzeme azaltıldıkça eserin yapısı bozulmakla kalmaz, karakterlerin derinliği, Dostoyevski’nin insancıllığı, din ve ahlakla ilgili meselelere ilişkin düşünceleri, varoluşa dair soruları ve sancıları da azaltılmış olur. O yüzdendir ki başarılı bir “Suç Ve Ceza” uyarlamasına rastlamak çok zordur, usta yönetmenlerin elinden çıksa bile: Öyküyü değiştirerek ABD’ye taşıyan Josef von Sternberg (1935) ve modernize eden Aki Kaurismaki (1983) başarısızlığa daha en baştan mahkumdular. Julian Jarrold’ın romana sadık kalmaya çalışan 2002 tarihli filmi bile, 200 dakika olmasına rağmen o muhteşem yapıyı aktarmakta yetersiz kalmıştır.
Bu filmlerin tek sorunu uzunlukları da değildir: “Suç Ve Ceza” başka bir dil ve coğrafyaya taşınmaya direnir (Romanın dönemin Rusya’sıyla yakın ilişkisini Stefan Zweig, “Üç Büyük Usta” kitabında yer alan Dostoyevski incelemesinde ayrıntılı irdeler). Örneğin Sonya’nın annesi veremli Katerina’nın akıl sağlığını an be an yitirerek ölmesi, başka bir kültürde yaşanması, hatta algılanması çok zor özellikler içerir: Katerina zavallı, yoksul bir kadındır, ama yer yer muhteşem bir sanat eserini yaratır ve oynar gibi davranır… Şiirsel bir sahnedir o, okurken hem yüreğiniz kanar, hem de tuhaf bir görkem duygusuyla dolarsınız… İşte bu karşıt duyguları, hem de belli bir uyum ve denge içinde sinemaya aktarmak neredeyse imkansızdır.

Lev Kulidzhanov, bunu başarmış…

Öncelikle esere olabildiğince sadık kalmış. Seçilen oyuncular ve mekanlar romana uygun, sıradan insanlar yine kaba ve acımasız, eserde ayrıntılı biçimde işlenen yoksulluk filmde de belirgin… Sahneler (çoğu kısaltılmış olsa da) esere alınmış (Romanın son kısmının filme alınmamasının nedeni, Raskolnikov’un İncil’e tutunarak arınmasının o dönemki siyasi iktidara uymaması olsa gerek) ve Dostoyevski evrenine uygun biçimde sinemalaştırılmış.

Çoğu sahnesi 5-8 dakika süren, bol diyaloglu bir filmi bu kadar etkili, bu kadar gerilimli ve dramatik kılmak, her babayiğidin harcı değil; “Suç Ve Ceza”yı izleyince diğer Kulidzhanov filmlerini merak etmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Prestuplenie i nakazanie / Crime and Punishment / Suç Ve Ceza

Yönetmen: Lev Kulidzhanov
Senaryo: Nikolai Figurovsky, Lev Kulidzhanov (Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’nin aynı adlı romanından)
Oyuncular: Georgi Taratorkin (Raskolnikov), Innokenti Smoktunovsky (Porfiry Petrovitch), Tatyana Bedova (Sonya Marmeladova), Viktoriya Fyodorova (Avdotya Romanovna), Yefim Kopelyan (Svidrigailov), Yevgeni Lebedev (Marmeladov)
1970 SSCB yapımı, 240 dakika
DVD firması: Digital Kültür

1603560cookie-checkHaftanın DVD’si: Suç ve Ceza

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.