Heyooo Vahap Munyar TGC Başkanı!

FARUK ESKİOĞLU* – Bağımsız, bağlantısız gazetecilik anlayışıyla görev yaptığı öne sürülen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 8 Ocak Pazartesi günü saat 14.30’da başkanlık devir teslim töreni düzenledi. TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen törende Turgay Olcayto 10 yıldır sürdürdüğü başkanlık görevini yeni başkan Vahap Munyar’a devretti. Heyooo! Munyar’ı kutluyorum.

Hürriyet’te Munyar ile birlikte 1998-2000 arasında aynı serviste tam gün olarak çalıştık, hatta öğle yemeklerine de beraber gittik. Haberi duyduğumda “Yakışır” dedim. Munyar 2008’de de Sabah’a genel yayın yönetmeni olarak düşünülüyordu. Ben hemen oturup bir referans mektubu yazmıştım. (Sabah için Vahap Munyar’a referans mektubu https://acikgazete.com/sabah-iin-vahap-munyara-referans-mektubu/ ) ama işe alınmadı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Medya ve İletişim Meclisi’nin 2010’daki başkanlık seçimlerini tek oyla kaptırdığını duyunca üzülmüştüm. Ne de olsa zenginler kulübüydü. 2018’de Hürriyet’in genel yayın yönetmeni olunca da sevinmiş, hemen referans mektubumu güncellemiştim. Munyarlı Hürriyet ne yazık ki marka değeri ve tirajda heyelana uğrayınca Munyar da bir bahaneyle istifa etti. Tabii ben “bir gemi alabora oluyorsa nedeni asla kaptanı değildir” diyenlerdenim.

Her ne kadar bir zamanlar Hürriyet’in patronu Sedat Simavi kursa da “bağımsız” gazetecilerin meslek örgütü olan TGC’ye de Munyar’ın başkan seçilmesinde benim o eski referans mektubumun faydası olduğunu düşünüyorum. Neyse sadede gelirsem 8 Ocak günkü devir teslimde Munyar şunları söylemiş:

“Değerli Başkanım, değerli meslek büyüklerim, yol arkadaşlarım, meslektaşlarım böyle bir devir teslim çok kolay yaşanmıyor. Aslında çok güzel bir tablo zaten birlikte aynı yolda yürüyorduk Turgay abiyle. Ben Cemiyete Denetleme Kurulu’nda başladım. Daha sonra rahmetli Şakir Süter’in önerisiyle yönetim kuruluna girdim. Bizim TGC’de Nail abi ve Turgay abiden sıklıkla duyduğumuz bir söz var:  ‘Cemiyet kapısından girildiğinde hepimiz siyasi şapkalarını çıkarırız.’ Farklı görüşlerimiz olsa da mesleğin haklarını korumak için faaliyetler yapmak ortak noktamız. Turgay abi bana ve Genel Sekreterimiz Sibel Güneş’e ‘Antalya’ya yerleşiyorum. Artık iş görev sizde’ dedi. Biz ekip olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Göreve geldiğimiz günden beri projelerimiz, ilkelerimiz ve yol haritamız belli. Çizgimizde bir değişiklik olmadan yolumuzda yürüyeceğiz. Cemiyetimizin Huzurevinin inşaat ruhsatını aldık. 60 milyon liraya mal olacak huzurevini bağışlarla yaptıracağız. TGC Basın Müzesi’nin restorasyonunu sağlamak için çalışmalarımız sürüyor. Son yıllarda çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. Kolay bir dönem olmadı. Ama sorunları aşmak için biz yönetim kurulu olarak elimizden geleni yapacağız. Katılımınız için teşekkür ediyorum.”

Bu konuşmayı okuduğumda rahmetli arkadaşım Tabelacı Zeki Demir’in bu durumlarda söylediği söz geldi aklıma: “This is an aircraft from fart. Say hello to your sweetheart!” Munyar’ın “Şu abi bunu dedi, Huzurevi şöyle olacak” yerine oturamaklı bir konuşma yapmasını beklerdim. Sanırım söyleyeceklerini koltuk heyecanından unuttu. Yoksa söylerdi valla. “Mesela ne söylerdi?” dediğinizi duyar gibiyim. Madde madde yazayım efeeem.

  •  Meslektaşlarım. Acı bir tesadüf ki 28 yıl önce bugün Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, gözaltında polislerce dövülerek katledildi. Şu sıralarda İstanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığındaki mezarı başında anılan Göktepe’nin kanı ne yazık ki yerde kaldı. Metin Göktepe’yi biz de saygıyla anıyoruz. Hepimiz Metin Göktepe’yiz. Bu böyle biline! Biz bütün demokratik kurumları ve yurtdışındaki meslek çatı örgütlerimizle birlikte vicdanları kanatan bu tür acıların takipçisi olacağız. Türkiye ne yazık ki son yıllarda gazetecilik faaliyetlerinden dolayı hapis yatan, tehdit ve aforoz edilen gazetecilerin ülkesi oldu. Ben bu konuşmayı yaparken Gerçek Gündem Editörü Furkan Karabay ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Gazeteci Dicle Müftüoğlu tutuklanıyordu! Meslektaşlarımız yalnız yürümeyecekler!
  •  Türkiye medyasının yüzde 90’ı iktidarın halkla ilişkiler bürosuna dönüştü. Bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan geri kalanı ise ekonomik cenderede ve bir kısmına da Basın İlan Kurumu resmi ilan ve reklam ambargosu uyguluyor, RTÜK haksız cezalarla bağımsız televizyonları dize getirmeye çalışıyor!. Halkın haber alma özgürlüğündeki bu engeli aşmak için yine hep birlikte çaba göstereceğiz! Basını yürütme erkinin kuyruğundan kurtarıp tekrar 4’üncü güç yapmaya çalışacağız.
  •  Meslektaşlarımızın sürekli yakındığı editöryal bağımlılık, sansür, en kötüsü otosansür ile özlük haklarının gaspı ve haksız işten atılmalar son yıllarda dayanılmaz safhadadır. Bu sorunları çözmek için komiteler oluşturacağız. Ayrıca bizler basın özgürlüğünü patronun iki dudağı arasından alacak olan sendikalaşma hakkını “olmazsa olmaz” olarak görüyoruz ve bu konudaki etkin mücadele için de diğer STK, meslek kuruluşları, demokratik oluşumlar ve yurtdışındaki meslek çatı örgütlerinin de desteği ile etkin mücadele başlatacağız.
  • Azınlıktaki bağımsız gazetecilere karşı savaşan Aktrol’lerin karşısında artık biz varız. Bağımsız gazete ve gazetecilere tehditten sahte mahkeme kararı ile haber sildirme entrikasına kadar her türlü çirkefliği yapan Aktroller’in karşısına güçlü bir hukuk bürosuyla çıkarak hesap soracağız!
  • Basın özgürlüğü bir ülke sorunudur! TGC olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi için çaba gösteren bütün oluşumların yanında olacağız ve biz de basın özgürlüğü mücadelemizde onları yanımıza çekeceğiz! TGC de artık bir TMMOB, bir TTB gibi güçlü ve güvenilir bir kurum olacaktır. Güç biriktireceğiz! Sinerji yaratacağız! Basın yayın öğrencilerine itibarlı ve onurlu bir meslek bırakacağız!
  • Arkadaşlar beni seçtiğiniz için çoook teşekkür ederim. “Çok”u uzattım. Neden mi? Gazeteci Faruk Eskioğlu (Bu zat ben oluyorum) 2000’de Hürriyet’ten istifa edip hoşça kal derken “Eğer bizi mahkemeye verirsen senin peşini bırakmam” diye kendisini tehdit etmiştim… Bu olaya dönemin dış haber müdürü Serdar Devrim ve finans yazarı Hayri Çetinkaya ile diğer servis arkadaşları da tanık olmuştu. Aradan zaman geçti… Emekli olabilmek için Hürriyet’in yatırmadığı sigorta primlerine ihtiyacı olan Eskioğlu Hürriyet İnsan Kaynakları’nın da mahkeme kapısını göstermesi üzerine Hürriyet işverenini mahkemeye vermişti. Ben de sözümü tutmuş mahkemeye patron şahidi olarak gidip ve “Eskioğlu’nun dışarıdan ‘telifli’ çalıştığını, haber ve fotoğrafları bırakmak için arasıra işyerine uğradığı” yalanını söylemiştim…(https://acikgazete.com/hrriyetin-ahitleri-dinlendi/)  Üstelik mahkemede patronun sosyal haklardan arındırılmış telif ödentisini bir hak olarak göstermiştim. O zamanlar TGC başkan vekiliydim. Eskioğlu da TGC’ye yazdığı dilekçe ile benim üyelikten atılmamı istemiş ve sağda solda da bunu yayınlamıştı. Neyse ki o dönemin TGC yönetimi dilekçeyi sümenaltı etti yoksa şimdi başkan falan olamazdım. Buna rağmen beni bu makama layık gören TGC üyelerine çok teşekkür ediyorum. Şimdiki aklım olsaydı yapmazdım valla. Kendisinden beni affetmesini istiyor, özür diliyorum!

Şimdi dostlar megafonu tekrar ben alırsam, Munyar’a “basında huzur” denilince “huzurevi aklı geliyor. Umarım Munyar 60 milyonluk huzurevinin mürüvvetini görür fakat ondan önce 82 milyonluk Türkiye TGC’nin mürüvvetini görmeli! TGC için “herkes layıkıyla yönetilir” diyeceğim ama TGC de çok sevip saydığım meslektaşlarım var, olmayacak! Gönül ister ki TGC, hem Türkiye’nin geçtiği bu zorlu süreçte ülkenin demokratikleşmesi için çalışsın hem de meslektaşlarının haklarına sahip çıksın. TGC üyeleri, “Peki nasıl olacak?” diye sorarsa “Ben Munyarlı TGC üyesi değilim! Onu da bi zahmet siz bulun!” derim.”

_______________________

* Bu yazı Evrensel’de de yayınlandı.

2750260cookie-checkHeyooo Vahap Munyar TGC Başkanı!
Önceki haberGazipaşa kıyılarının koruma statüsü yükseltilsin!
Sonraki haberKaranlık işler hep yer altında mı olur?
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.