KAFAMIZ KARIŞMASIN!

SEDAT YILDIRIM SARICI – Hepimizin bazen kafası karışır. Sokakta, çarşıda, pazarda alışveriş poşetlerinin karışması gibi; istasyonda, otogarda, havaalanında bavulların karıştığı gibi kafalar da bazen karışır. Eve gelip aynaya bir bakarsınız ki boynunuzun üstünde bir başkasının kafası duruyor.

Artık başkasının kafasıyla düşünüyor, başkasının gözüyle görüyor, başkasının kulağıyla dinliyorsunuzdur. Birisinin sizi kendinizle, kaldıysa benliğinizle tanıştırması gerekir. Elbette iş işten geçmediyse! Ve eski sizi yeni sizle yüzleştirebilecek cesarette birileri çıkarsa…

Kafaları kim karıştırıyor diye bulmaya çalışırken bazen benim de kafam karışıyor. Esinti mi, akıntı mı diye düşünürken ya ben de dip “dalgaya” kapılmışsam diye düşünmeden edemiyorum.

Kafa karışıklığı, zihin bulanıklığı, bilinç bozukluğu, beyin sulanması, şuur kaybı, dumura uğramak gibi durumlar akli melekelerin kaybına neden olabiliyor. Hukukta akli melekelerin kaybında verilen vekaletnamenin geçerliliği kalmaz.

Şahsımın ‘Meclis-i Mebûsan’ında adet gayet şöyledir: Vekaletnameyi aldı mıydı vekil, gayrı hediye-i rahmâniyedir. İkrarı haram pişmaniyedir. “Allah dostu” ve de gaipten ikramiyedir. Kıyamet raddede rezalet, tecavüz, istismar ganimettir. Envâ-ı türlü şer mahşere dek suale müsaadesizdir.

Karikatürist Deniz Işılsoy’a teşekkürlerimizle

“KAFASIZ ADAM”

Ortaokula giderken arkadaşlar benim gibi birisini biraz safça bulduklarında “amma kafasız adam” derlerdi. Kendi kendime “hiç kafasız adam olur mu?”  diye sorardım. Herhalde derdim, mecaz, kinaye ya da lafın gelişi işte! Yoksa ağız, burun, göz, kulak hep kafada. Adam kafasız olsa nasıl görecek, duyacak, konuşacak, nefes alacak, su içecek, yemek yiyecek?

Yaşım ilerledikçe ortaokuldaki arkadaşlarımı haklı bulmaya başladım. Tevfik Fikret’in (1867- 1915) ‘Yağma Sofrası’nda yiyip içmekten olsa gerek hakikaten görmeden, duymadan, konuşmadan yaşanabiliyormuş. Hergele meydanında zelzele de olsa hissedilmiyor gibi yürünebiliyormuş.

Hele bir de karikatürist Bülent Okuyan’ın eserini görünce “tamam” dedim, kostümü, kimliği, hak edilmemiş de olsa görevi, hatta kudsi bir vazifesi olan ama kafasız kalan adam olabiliyormuş.

Karikatürist Bülent Okutan’a teşekkürlerimizle

Han-ı Yağma (Cem Karaca; günümüz Türkçesiyle)

“Hepsi bu nazlı beylerindir ne varsa ortalıkta
Soy, sop, onur, düğün, oyun, konak, saray, caka
Hepsi sizin efendiler, konak da, saray da, gelin de, alay da
Hepsi sizin, hepsi sizin, hem hazır lop kolayca…

Verir bu fukara memleket nesi var nesi yoksa hepsini
Verir malını, canını, umudunu, düşünü
Rahatını, sağlığını, içinin bütün ateşini
Hadi yuvarlayın, düşünmeyin haram mıdır, helal mi?

Yiyin efendiler yiyin, bu iştah veren sofra sizin
Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya, kadar yiyin”

Eh artık, bi 1 dakikacık dinleyelim Cem Karaca’yı.

https://www.youtube.com/watch?v=m5rRhQbizPw

SADECE KAFALAR KARIŞMAZ

Barack Hüseyin Obama

Bu ara yukarıdaki Barack Hüseyin Obama’nın fotoğrafını görmüşsünüzdür. Önce ben de fotomontaj sandım. Yine de emin olmak için Obama’yı telefonla aradım. Bizim az önce matraklık babında yazdığımız “kafa karışıklığı” mevzusu “beden karışıklığı” olarak Obama’nın başına gelmiş.

Sizin gibi gayri ihtiyari güldüm tabii. Bu defa da neden güldüm diye aramız açıldı. Plajdaki soyunma kabininde unutulan bir bedenle ufak bir karışıklık yaşanmış. “Türkiye’de tanıdığın bir doktor var mı” diye sordu. Bedenini değiştirecekmiş.

Hani biz bazen “lan oğlum kafayı değiştir” deriz ya, beden değişikliğini de ilk kez duyuyorum.

Lisedeyken bir kız arkadaşım vardı. Arada bir arar, bayramlarda da WhatsApp’dan yazışırız. “İş kadını oldum” diyordu. Meğer Edirne Devlet Hastanesi’nin kantinini işletiyormuş. Safız ya, eski arkadaşlar hala beni işletmeye devam ediyor. Kantinde çay, kahve, tost, ayran derken oldu mu iş kadını! Büyük sermayedar, öğretmen arkadaşıyla dalgada.

Aradım, Obama’nın durumunu anlattım. ‘Tanıdık  bir doktor ayarlayalım, bedenini değiştirmek istiyor’ dedim. “Her gün iki saat koşsun. Porsiyonu küçültsün, akşam yemeğini unutsun zayıflar. O zaman bedeni değişir” dedi.

Öyle değil dedim. Adam böbrek gibi, kalp gibi “beden nakli” istiyor. Fotoğrafı gönderdim. O da güldü. İnanmadı, fotomontaj deyip, her zamanki palavralarımdan olduğunu iddia edip telefonu yüzüme kapadı.

NEDEN KAFALAR KARIŞIR?

Biz dönelim asıl meseleye. Kafa karışıklığı sadece kişiye veya camiaya değil de bütüne nüksetmişse iş fena halde yakıcı, can acıtıcı hatta can alıcı boyutlara açılabilir.

Çağımız hemen hemen bütün ideolojilerin çöktüğü çağ oldu. Sosyalizm uygulaması yıkıldı. Irkçılığı bitirelim derken hortlattık. Göğü delen gökdelenlerle teneke barakalar yan yana dizilir oldu. Adaletsizliği protestolarda kapitalist ülkelerde isyan, yağmalama ve ayaklanma süreçleri yaşadılar.

Afrika başta olmak üzere kıtlık ve açlık sorununa çözüm arayışları ranta çevrildi. Avanta avcısı davarlar yüzünden duyarlılıklar avanaklıkla eşdeğer görülmeye başlandı. Güdümlü medyanın desteğiyle “yükselen değer(sizlik)ler” uydurup, gerçek değerleri ayağa düşmüş gibi resmettiler.

Küreselleşme evresi köleleştirmeyle nihayetlendi. Yeryüzünü yüzsüzce yaşanamaz bir yere çevirdik. Çevre kirliliği geriye dönülemeyecek safhaya evrildi.

Savaştıranların kışkırtmalarına kanan kuklalar, küçük hesaplarını yurttaşlarının canlarıyla ödediler.(Ukrayna-Suriye-Irak-Libya). “Arap Baharı” buhara dönüştü. Batı, Ortadoğu’ya “özgürlük” getirince, özgürce katliamlara başlandı. Göç, can kurtaran tek çözüm oldu. “Göçmenler” hudutlarda uluslararası koz aracına dönüştürüldü.

Sinir olduğumuz sınırlara örülen duvarlar (Berlin) yıkıldı ama bin katı yeniden inşaa edildi (ABD-Meksika, İsrail-Filistin, Türkiye-Suriye, Yunanistan-Türkiye, Polonya-Belarus).

Vatikan’ın himayesinde eğittiği yüzlerce çocuk, rahiplerin taciz ve tecavüzlerini kanıtlarla deşifre etmeye başladı. Semavi dinlerin yeryüzüne “barış, adalet ve ahlak” getirme iddiası fos çıktı. Resmi evlenme yaşı kızlar için ateist Çin’de 20Hindu Hindistan’da 21İran’da 13, Suudi Arabistan’da 10 olarak kayıtlara yer aldı. (https://www.independent.co.uk/news-19/the-lowest-age-you-can-legally-get-married-around-the-world-10415517.html)

Bizimkiler boş durur mu, cemaatlerin öğrenci yurtlarında ilkokul çağındaki çocuklara tacizi Aile Bakanı hanımefendi “bir defadan bir şey olmaz” açıklamasıyla açığa çıkarılmasını engelledi. Son olarak 6 yaşındaki bir evladımızın “evliliği” yasalar ve yetkililerce örtbas edilme noktasında duyarsızlıkla “taçlandırıldı”.

(İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu Sözcüsü Avukat Figen Şaştım gibi) AKP taraftarı kadın üyelerin sözcülüğüyle, İstanbul  Sözleşmesi rafa kaldırıldıSadece kadınların yaşam alanları daraltılmadı. Yaşamda kalma hakları bile Allaha emanet hukuki forma dönüştürüldü.

Kafa karışıklığı çok sürmez. Her şey aslına rücu eder.
Tasavvuf erbabı şöyle dermiş; Küllü şey’in yerci’u ilâ aslihi.
Obama da, bizde de benzeri var diyor: “Everything returns to its origin”.

Cumhur, cumhuriyetine yani halk, halk egemenliğine sahip çıkacaktır.

___________________

* Müzisyen de olan yazarımızın diğer çalışmalarına https://sedatsarici.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

2654690cookie-checkKAFAMIZ KARIŞMASIN!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.