Bir hafta boyunca Kalkan izlenimlerimi ve yörenin değerini aktarmaya çalıştım.
Olaya daha yakından bakmak gerekirse böylesine doğa cennetini ilçe ilçe, köy köy sınırları içinde barındıran bir Antalya’mız olduğu için çok da şanslı sayılırız.
Ve bence her zaman küçük değil büyük fotoğrafa bakmalıyız.
Büyük fotoğrafta gördüklerimizden yola çıkarak, turizmin ne kadar önemli olduğunun altını çizmeliyiz.
Evet iyi ki bir Kalkan’ımız var.
İyi ki Patara’mız var.
İyi ki Kaş’ımız var.
İyi ki Köyceğizimiz var.
İyi ki Alanya..
İyi ki Belek..
Say say bitmez.
Böylesine değerli tatil cennetini keşfeden yabancıların, emeklilikleri geldiğinde Türkiye’ye “kesin dönüş” yapıp yerleşmelerinden yola çıkarak, büyük bir nimet olan bu yöremizin iyi yönetilmemesi karşısında hükümetlerin neden kayıtsız kaldıklarını sorgulamalıyız.
Milyonlarca turist gelecek.
Milyar dolarlar bırakacaklar.
Ama ilçeleri yönetenlerin keyfi davranışlarına, hizmet yapmamalarına karşı sessiz kalacağız.
Bence yaz kış demeden bu yöredeki tüm yerel yönetimler merkezi hükümet tarafından gözetim altında tutulmalı.
Hepsi yılın tüm aylarında denetlenmeli.
Ben hep söylerim.
Antalya ve ilçeleri öylesine önemli bir kent ki burası bir tek valinin yönetimine bırakılmamalı.
Bir vali ve üç beş yardımcısı yetmez.
Ben Turizm ve Tanıtma Bakanı olsam Ankara’daki makamımda bir saniye dahi oturmam .
Alırım yanıma müsteşarımı…
Alırım müsteşar yardımcılarımı..
Gider Antalya ve ilçelerinde kurarım çadırımı…
Yerinden yönetirim uzun süre burayı, halkın arasına karışırım, turistin masasında yemek yerim.
Ben devamlı kalamasam da müsteşar veya yardımcılarımı sürekli Antalya ve çevresinde görevlendirirdim.
Görevlendiririm ki yörelerdeki çarpıklıklar, yerel yönetimlerdeki al gülüm-ver gülümler, bir kısım taksici mafyasının çevirdiği dolaplar ortaya çıksın.
Milyon dolarlık tesis sahipleri ile yerel yönetimle arasındaki rüşvet mekanizmalarının nasıl işletildiği anlaşılsın.
Çevre ve doğa konusunda, devlet memurlarını ve belediyecilerin üç beş kuruşluk rüşvet karşılığı nelere göz yumdukları tesbit edilsin.
Evet büyük fotoğrafa iyi bakmalıyız.
Çok güzel doğamız var.
Güneşimiz, kumumuz var.
Yetişmiş insanımız var.
Ama çoğu işleri oluruna bırakmışız.
“Saldım çayıra, Mevlam kayıra” ile turizmciliğin artık çok gerilerde kaldığını anlamamız, idrak etmemiz lazım.
(son)
