KIBRIS’TAN… Annan’ın son raporu…

BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 27 Şubat-4 Nisan 2004 tarihleri arasında yer alan Kıbrıs müzakereleri ve ardından yapılan 24 Nisan referandumu ile ilgili olarak, Kıbrıs’ta çözüm ve barışa Türklerin engel olmadığını tam aksine Rumların engel olduğunu içeren ve bu nedenle de diplomatlarca, “çok önemli” olarak addedilen Kıbrıs Raporunu Mayıs 2004 tarihinde BM Güvenlik Konseyine sunmuştu.


Kıbrıs konusundaki gerçekleri içerdiği için, ilk defa olarak Rumları adada barışa engel olmakla suçlayan ve töhmet altında bırakan söz konusu rapor, Rusya’nın “Veto”su nedeni ile halen havada duruyor ve tartışılmak için bir türlü masaların üstüne düşmedi. Rusya’nın bu konuda yaptığı açıklamalara göre de “Veto”nun süresi sınırsız ve Rumların aleyhine görüşler içerdiği için de asla görüşülmeyecek.


Tüm bu olumsuzluklara ve Güvenlik Konseyinde her zaman olduğu gibi taraf tutmalara rağmen, Genel Sekreter Annan, aynı Konseye, 6 Haziran 2005 tarihinde, UNFICYP’in görev süresinin uzatılmasına ilişkin yeni bir Kıbrıs raporu daha sundu ve bu rapor BM Güvenlik Konseyi belgesi olarak yayınlandı. Bu rapor önemli konulara değiniyor.
Yayınlanan raporun içeriğini kolay anlaşılabilmesi için maddelere dönüştürdüğüm vakit ortaya aşağıdaki özet tablo çıkmaktadır.


1- Kıbrıs’ta şu andaki politik durum, soruna çözüm bulmak amacıyla iyi niyet görevini yürütmek için tam mesai çalışacak bir temsilci atamaya uygun değildir.
2- Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) misyon şefi Zbigniew Wlosowicz,  Kıbrıs konusunda, taraflarla üst düzey temasları yürütmek için atandığı özel temsilcilik görevine devam edecektir.
3- En üst düzey BM yetkilileri, taraflar arasında nabız yoklamak amaçlı temaslarını ileriki dönemde de sürdüreceklerdir.
4- Kıbrıs Türk Liderliği ve Türkiye, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla, “Kıbrıs Sorununun Kapsamlı Çözümü” yani “Annan Planı” çerçevesinde görüşmelerin yeniden başlatılması çağrılarını yinelemektedirler.
5- Annan Planı ile ilgili yapılan referandumda, Kıbrıslı Türkler planı kabul etmişler, Kıbrıslı Rumlar ise planı reddetmişlerdir.
6- KKTC’de Nisan ayında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucu, M. A. Talat’ın tartışmasız lider olduğunu ve Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs konusunda barışçı taahhüdünü sürdürmekteki kararlılığını ortaya koymuştur.
7- Rumların AB üyesi olması her ne kadar Kıbrıs’a genel anlamda yarar sağlıyorsa da, mal-mülk konusunda yeni davaların ve uyuşmazlık cephelerinin açılmasına neden olmaktadır. Bu da adadaki barışı darbelemektedir.
8- Mal-mülk konusunda  davaların artması, bireysel ilişkiler ve uzlaşma süreci açısından çok büyük tehdit yaratmakta ve barışı engellemektedir. Konu çok hassastır ve ancak adada kalıcı bir çözüm sonrası halledilebilir. 
9- Referandum sonrası durağan bir dönem yaşanmakta ve iki taraf arasındaki ilişkilerin gelişmesi için belirtiler çok azdır.
10- Sınır bölgelerinde “küçük” denilebilecek bazı olaylar meydana gelmiş olmasına rağmen bu olayların sayısı geçtiğimiz yıllara oranla daha düşüktür.
11- BM Barış Gücü, yakın noktalardaki bazı pozisyonlarda değişiklik yapılması ve karşılıklı olarak buraların boşaltılması önerisi getirmiş olmasına rağmen öneri taraflarca reddedilmiştir.
12- Kıbrıs Türk tarafı, BM Barış Gücü’ne 2000 yılı Temmuz ayından bu yana uyguladığı kısıtlamaları kaldırmış ve bu uygulama BM Barış Gücü’nün ara bölgedeki çalışmalarını kolaylaştırmıştır.
13- Akyar’daki (Vrysulles) askeri statüko halen değişmemiştir ve BM, Maraş’taki statükonun devamından Türkiye Hükümeti’ni sorumlu tutmaktadır. 
14- Kıbrıs’taki mayın temizleme çalışmalarının başlamasından bu yana 250 bin metrekare yer taranmış ve ara bölgedeki RMMO’ya ait mayın tarlalarından 400 anti-personel, 900 de anti-tank mayınının temizlenerek imha edilmiştir.
15- 23 Nisan 2003 tarihinde sınır kapılarının açılmasından sonra, 20 Mayıs 2005’e kadar olan sürede Kuzey ve Güney arasında 7 milyon geçiş yapılmıştır.
16-  Ara bölge üzerinden başlatılan ticaret, teknik ve siyasi konular yüzünden sınırlı kalmıştır.
17- AB komisyonunun Kuzey için öngördüğü 259 milyon Euro’luk yardım paketi, Kıbrıs Türk tarafınca Direk Ticaret Tüzüğüyle birlikte uygulamaya geçmesi halinde kabul edileceği nedeni ve Rumların da buna karşı çıkmasından dolayı henüz gerçekleşememiştir.
18- Rumlar, Güney’de bir Türk Okulu açılması için BM Barış Gücü’ne taahhütte bulunmuşlardır.
19- İki taraf arasındaki resmi temaslar, yüksek derecede güvensizlik nedeniyle gerçekleşememektedir.
20-  Siyasi bir ilerleme kaydedilmediğinden Rumlar ve Türkler arasındaki güvensizliğin askeri açıdan bir tehdit algısına yol açabileceği nedeni ile BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) adadaki varlığını devam ettirmesinin, adada ateşkes ve kalıcı çözüm yönündeki çabaları cesaretlendirmesi bakımında gereklidir.


Annan’ın 24 Nisan referandumu ile ilgili olarak sunduğu ama Rusya’nın vetosu nedeni ile halen havada duran raporundan sonra sunduğu bu rapor, her ne kadar diğerine nazaran eksiklikler içeriyorsa da, gene de bizim lehimize bir rapordur. Bize, 441 ve 550 no.lu BM raporlarını tekrar gündeme getirme hakkı yaratabilir.   


Prof. Dr./ Denizcilik Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi

652350cookie-checkKIBRIS’TAN… Annan’ın son raporu…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.