KIBRIS’TAN… Aresti düş kırıklığı yarattı

Aresti Davası Rumların beklediği gelişmeyi göstermeyince, Rumlar bayağı düş kırıklığına uğradı.


AİHM kararları ile 1976 Denktaş-Klerides takas anlaşması ve 1977 Denktaş-Makarios ile 1979 Denktaş Kyprianou Doruk anlaşmalarında karşılıklı imzalanıp kayda geçirilen iki bölge ve iki kesimliliği delmeye çalışan Rumlar, AİHM tarafından pilot dava olarak gösterilen bu davaya çok bel bağlamışlardı.


Aslında yanlış Rumlar açısından yanlış gidişatın sinyalleri Kakoulli davasından gelmeye başlanmıştı. Aresti davası Rumların için beklemedikleri olumsuzlukları biraz daha pekiştirdi.


Büyük bir olasılıkla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Mira Ksenidi-Aresti davasıyla ilgili olarak gerek Türkiye’ye gerekse temyiz başvurusunda bulunan Rum avukatlara yanıtı olumsuz olacak. Artık adres belli.      


KKTC tarafından, son gün olan 22 Mart’tan önce AİHM’nin KKTC’deki eski Rum mallarıyla ilgili talep ettiği yeterli tedavinin yaratılmasına yönelik tedbirler yerine getirildi. Davaya itirazın son günü ise 22 Haziran 2006. 


Tabi durmak dinlenmek bilmeyen Rumlar, taş atmakla kolumuz yorulmaz amacı ile KKTC Hükümetinin çıkardığı kısa halk deyimi ile “Tazmin Komisyonu” yasasının, sonuç getirici ve insan haklarına aykırı olduğu iddiası ile Avrupa Mahkemesi’nin kabul edebileceği bir yasa olmadığını dile getirmeye başladılar.


Arkasından da Türkiye’nin Tazmin Komisyonun oluşumunu resmen bildiren 21 Mart tarihli mektubundan bir gün önce de Angelidis, Kliridis, Erotokritu ve Lukaidu isimli 4 Rum avukat, AİHM’ne kendi mektuplarını göndererek Aresti kararının temyize götürülmesi talebinde bulundular.


Tabi bu aşamada Rumların AİHM’yi zorladığını ve imkansızı istediklerini de vurgulamak gerekir. AİHM 2 Mart tarihinde, Rum Başsavcı Petros Kliridis’in başvuru mektubunu yanıtlayarak sadece tarafların yani Türkiye ile Ksenidi Aresti’nin temyiz başvurusunda bulunabileceğini de net şekilde ortaya koydu.


Aresti davasının bir de arka yüzü var. O daha da korkutucu.


Maraş’ın, Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa Vakıflarına ait olduğuna dair ciddi iddialar ve bulgular var. Davaya itiraz süresi ise 22 Haziran. Yani bitmesine daha 29 gün var.


Türkiye Vakıflar İdaresi, ASAM ve KKTC-ASAM bu konuda yoğun çalışmalar yapmakta. Masada geçerli ve orijinal belgeler var.  Zaten ilgili belgelerin tümü Türkiye Vakıflar İdaresinde veya Başbakanlık Osmanlı Arşivinde mevcut.


Eğer bu gerçek gerektiğiğ şekilde gözler önüne serilip ispatlanırsa, ki bu konuda Mağusa Kaza Mahkemesinin 271/2000 ve 272/2000 sayılı Maraş’ın Türk Vakıf Malı olduğuna dair kararları var, Kıbrıs Sorunu içindeki Mal-Mülk konusu ters yüz olacak ve mevcut durum tam tersine dönecek.


 Aresti davası Rumlar için bir umut yerine bir kabusa dönüşecek.
 


 
*Prof. Dr


 

654290cookie-checkKIBRIS’TAN… Aresti düş kırıklığı yarattı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.