Ana SayfaKÖŞE YAZILARIMutlu musun? Seninkiler Kazandı?

Mutlu musun? Seninkiler Kazandı?

SEDAT YILDIRIM SARICI* – Günü gününe gündemi yakalayamıyoruz. Hiç de yoksa defterdarlığımızı yerine getirelim, şuraya not düşelim. Evlatlarımıza üç kuruşluk hayrımız dokunsun.
Birkaç hafta önce Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Murat Bardakçı’ya sordular; “Mutlu musun? Seninkiler kazandı?” (HalkTv – 26.11.2025)
Memleketimizdeki tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısının her geçen gün artması hepimizi tedirgin ediyor. Korkusuzca yazmaya devam ediyoruz, diyemiyoruz. Baskının şahı şah dönemlerinden ibaret değilmiş.
Fatih Altaylı
Fatih Altaylı
Gazeteci Fatih Altaylı’nın beraat edeceği ümidi boşa çıktı. Altaylı’ya destek olmak için davayı izlemeye giden onca yazar ve gazeteci dostla beraber üç bilim insanının varlıkları da pek bir şey ifade etmedi.
Türkiye hukukun üstünlüğü sıralamasında sonlarda yer alıyor. Özgürlüğün küskünlüğünde Özbekistan ve Hindistan’ın da altındayız ve her geçen gün altlara düşmeye devam ediyoruz. Maşallah!
Tarihçiler çok iyi bilir, kurt kuzuyu iftara katmaya, mideye atmaya karar verince kadıdan icazet alırmış. Kadı cadılaşmış, kırmızı elmayla Pamuk Prenses avlıyor. Sadrazam, sazende, beyzade zevat alkış tutuyor.
Celal Şengör, Murat Bardakçı, İlber Ortaylı
Celal Şengör, Murat Bardakçı, İlber Ortaylı
Fatih Altaylı davası karar duruşmasına katılıp destek mesajı veren Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Murat Bardakçı memleketin nereye savrulabileceğini bizden daha iyi kestirebilecek tarihi birikime sahiptirler. Bilerek isteyerek zımnen iktidarın işine yarayacak beyanatlarla bugünkü hukuksuzluğun doğumunda ebe vazifesi üstlenmişleridir.
Sokak ağzındaki “ebeni öveyim” sözü, üç kafadar için değildir. Söz meclisten azade olarak kalemin şehvetine naziredir.
Prof. Dr. MURAT BARDAKÇI 
Orhan Gencebay ve Hülya Koçyiğit de Bardakçı gibi Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyeleridir. Bardakçı için Ekşi Sözlük’te “Sahiplerini korumak için bütün tuşlara basan Yardakçı” diyenler oldu ama biz tenzilata kaçalım. “Kocaman bir alkış şürekası” teşbihi kafi.
Fatih Altaylı’nın karar duruşması ardından salonda bulunan izleyiciler Prof. Dr. Murat Bardakçı’yı protesto etmişler. Bardakçı’nın “Şark’ta demokrasi yoktur. Türkiye’ye demokrasi filan gelmez. Bu bizim genetik yapımızdır”  sözlerini hatırlatalım ve “tek adam rejimine” övgüler dizdiğini ekleyelim (TV100 -31.01.2023).
 Prof. Dr. CELAL ŞENGÖR
Celal hocamız mütemadiyen bizi hüsrana boğmak için dünyaya gelmiştir. Sözün menzilini hesaplayamaz. 1980 darbesinde insanlara dışkı yedirmeyi işkenceden saymaz. İsrail’in İstanbul Başkonsolosu’nu öldürdükleri iddiasıyla Deniz Gezmiş, Mahir Çayan’ı “eşkiya” olmakla suçlar. Filistin’de mücadele etmiş Deniz Gezmiş o esnada hapistedir.
Saftır Şengör. Arızalarını ballandıra ballandıra anlatır.
Kendisinden dinleyelim: “Yanımda duruyor. O kadar kızdırdı ki ‘kızın’ eteğini kaldırdım, kıçına bir tokat attım. Bu, dehşete düştü. Baktım böyle bakıyor bana. Bana bak dedim, baban bunu yaptı mı dedim. Babam bile böyle bir şey yapmadı dedi. Hah dedim eksik kalmış, şimdi tamamlandı.”
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), beyanat vermiş; ‘Celal Şengör’ün öğrencisine uyguladığı taciz ve şiddet olayı utanç vericidir. Bu olayı “terbiye etmek” şeklinde meşrulaştırmaya çalışmak kabul edilemez. Kadınları şiddet ve tacizle terbiye ettiğini zanneden zihniyete hiçbir yerde geçit verilmemelidir.’ (16 Eylül 2021)
Jeolog Celal Hocamız celallenmesin. Ben bir başka Celal’den bahsedeceğim. İkinci Abdülhamid dönemi Bahriye Nazırı Amiral Hüsnü Paşa’nın oğlu Türk düşünür Sakallı Celal’in (1886 -1962), ünlü sözü yeri göğü inletir. “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.”
Cehalet tahsille aşılamıyor. Jeoloji eğitimine Erdemoloji de eklenmeli. İlkokuldan başlamak üzere Hayat Bilgisi dersleri Erdemle/Faziletle desteklenmeli. Ama muhteviyatı koflaştırmadan.
Fazilet kelamını bayraklaştıran Prof Dr. Necmettin Erbakan ‘Kayıp Trilyon Davası’yla siyasi tarihe hırsız olarak kaybedildi. Talebelerinin tarikat (Süleymancılar, İsmailağa Cemaati) yurtlarında kalan öğrencilere cinsel taciz vehametleri yürekleri burktu. Son 16 yılda 15 vaka!
Ulema da fos çıktı. Kol kırıldı, yen içinde kaldı. Çürüdü, kangren oldu. Kokuyor. Dindar, kindar, mundar nesil yetiştirilmiş, cezaevleri adi adli hükümlülerle dolup taşmıştır.
İmam Hatip Okulları’ndaki cinsel taciz haberleri azımsanmayacak ölçüde basında yer alıyor. Çok yazık.
Garp cephesi İmam Rahip Okulları’ndaki çocuk istismarlarının 1950’den bu yana yüz binlerce olduğu itiraf edildi. 2000 yılından bu yana Papalar peş peşe özür dilediler ama çoğu zaman “gecikmiş” veya “yetersiz” bulundu. Papa Francis 2018’de mağdur gruplarıyla görüşmelerde “Büyük hatalar yaptık, mağdurlardan özür diliyorum” demişti.
Yüzleşiyorlar. Hesaplaşıyorlar. Cezalandırıyorlar. Onlar birgün bu sorunu aşacaklar. Biz şaşacağız. Soruşturma/kovuşturma söylemiyle savuşturacağız. Niceleriyle karşılaşıp mahvolacağız.
Prof. Dr. İLBER ORTAYLI
2018’de kütüphanesinin önemli bir kısmını saraya bağışlayan Prof Dr. İlber Ortaylı’nın, iktidarın icraatlarıyla uyumlu olma gayreti aşikardır. Portatif, açılır/kapanır, seyyar ekran  noteri gibidir. Çift taraflı kullanışlıdır.
2025 yazında yaptığı açıklamada da, Uygur ve Kırgız çiftçiler gibi Orta Asya Türk topluluklarından göçlere izin verilmesi gerektiği beyanı dikkat çekicidir.
“Türk dünyasından gelebilecek göçmenler açısından Çukurova’nın ekonomik ve demografik ihtiyacı olduğunu” belirtmesi ayrı bir vehamettir. Ortaylı’ya göre “Türklük” sadece Türkiye sınırlarıyla sınırlı bir kimlik değil; dil, kültür ve tarihsel bağlarla Orta Asya ve Uygur coğrafyası dahil daha geniş bir “Türk Dünyası” perspektifi söz konusu olabilir.
Bu görüşleri ırkçılık, nüfus mühendisliği ve toplumsal dokunun zorla değiştirilmesi olarak değerlendirmemek elde değildir.
Cumhuriyetin kurulduğundan beri işsizlik ve okul yetersizliğiyle boğuşan ülkeye çaresizliği ve eğitimsizliği artırıcı ilticacı daveti bunama alametidir. Hele ki Ankara Garı (2015) ve Reina (2016) katliamları gibi irticai tetikçi ilticacı tecrübeleri sabitken!
Yargı bağımsızlığından kadın haklarına, idamın kadırılmasından laikliğe toplumsal uzlaşıyı yüz yıldır inşa etme gayreti içindeyiz. Uğur Mumcu’dan Tahir Elçi’ye sayısız kaybımız var. Pasaportsuz kaçakları da kapsayacak bir müfredatla toplumun sil baştan başlayacak mecali kalmamıştır.
Elbette Suriyeli göçmenler başta olmak üzere can güvenliği tehlikede olan kimselere sırtımızı dönemezdik. Ama komşudaki çatışmalar duruncaya kadar pekala Ürdün, Güney Kıbrıs, Yunanistan veya İtalya gibi kurulacak kamplarda komşular misafir edilebilirdi.
Yurdumuzda hala çadır ve konteyner kamplarda kalan çok büyük sayıda depremzede yurttaşımız var. Barınma gibi ana sorunları çözemeyen beceriksiz bir hükümete ilticacı kabul edilmesi önerisi ilim, izan ve irfan yoksunluğuna işarettir.
EĞİTİM KART
Üniversitede okurken en sevdiği hocası İlber Ortaylı’ya “Senden entellektüel olmaz” demiş. Entellektüel olmanın sadece bilgiyle değil, düşünebilme ve tavırla mümkün olabileceğini öğütlemiş.
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
Münevver olma; sanat, edebiyat, felsefe, bilimle haşır neşir olup tabiatı ve beşeriyeti anlama gayretidir. Ufuksuz, nursuz münevver olunmaz.
Mevzunun varacağı nokta “Eğitim Şart” kelamının boşluğunun beyanıdır. ‘Eğitim Şart’ kart bir vesvesedir. Vicdan ve irfan taşımayan eğitim, mesleki malumat hamallığıdır.
Ahalinin ahvalinden bihaber olup mutena muhitlerde ikamet buyuran muteber muhteremler itibar yitirmiştir.
İlkokul, orta, liseyi kenara bırakalım, üniversiteyi aşıp profesör olanların dahi aldıkları eğitim sonrası ortalama rotaya (notaya) sahip olabilecekleri iddiası boş çıkmıştır.
DÜNYA’DA DA BÖYLE Mİ?
Dünya barışı için elinden geleni ardına koymayıp 40 yaşında (1980’de) öldürülen Beatles üyesi John Lennon’ın arkadaşları (Paul McCartney, Ringo Star, George Harrison) fos çıktı.
Filistin halkının haklı mücadelesinin yanında duran Pink Floyd’un beyni Roger Waters’ın arkadaşları (David Gilmour, Nick Mason) sinsi çıktılar. Roger Waters siyonistlerin saldırısına uğrayınca 62 yıllık dostlar arazi oldular.
Roger Waters
Roger Waters
Ahlaki yükümlülükleri öncelemeyen eğitim, müfredat ezberinden ibarettir. İnsanı göz ardı edersek, önce koşa koşa atom bombası yapar, övünür, sonra da “aman Allah’ım” der döğünürüz.
Nagazaki ve Hiroşima’ya atılıp binlerce çocuk ve sivili öldüren atom bombalarının bilimsel lideri Robert Oppenheimer’in itirafları arşivlerdedir. Savaş bittikten sonra açıkça pişmanlık duyduğunu ifade etmişti. Amerika Başkanı Truman’a “Ellerimde kan var” dediği bilinir.
Albert Einstein, atom bombası çalışmasına başlanmasını tavsiye eden mektubu imzalamıştı. Bombanın kullanılmasıyla ilgili haberleri duyduğunda derin bir pişmanlık yaşamış ve hayatının geri kalanını nükleer silahsızlanmaya ve barış hareketlerine adamıştı.
Albert Einstein
Albert Einstein
Biz ‘son pişmanlık fayda etmez’ deriz. Anglo Saxon’lar ‘it’s no use crying over split milk’ der (Dökülmüş süte ağlamak fayda etmez).
Ozanlara, şairlere kulak verelim. Nazım Hikmet cihanın vicdanıdır. ‘Hiroşima’daki Kız’ veya ‘Bulutlar Adam Öldürmesin’ gibi şiirlerinin 60 dile çevrildiği yazılıdır.
ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR
Mahkemelerimizin çoğunda hakim kürsüsünün arka duvarında “Adalet Mülkün Temelidir” yazılıdır. Daha önceleri bu söz “adalet sermayenin temelidir” anlamıyla yorumlanıp eleştirilirdi.
Osmanlı’dan kalma sözde, bahsi geçen ‘mülkün’ Osmanlıca “devlet” anlamına geldiği hatırlatılarak “devleti ayakta tutan adalettir” denmek istendiği vurgulanır olmuştu. Bu oldukça yerinde bir belirleme. Başlığında “Adalet” olan bir (AKP) partiyle adaletsizlikte bu kadar diplere düşürülmemiz sakarlık ya da ahmaklıkla açıklanamaz derecede vahimdir.
Yine de sözün yazılımında Türkçe yazım kuralları hep çiğnenmektedir. Doğru yazım Adalet Mülkün Temel’idir şeklinde kesme işaretiyle olmalıdır. Çünkü özel isimlere ek hece yapıldığında kesme işareti (apostrof) kullanılır.
DURSUN İLE TEMEL
Karadeniz fıkralarının ana karakteri Temel’dir. Mizaha yatkın, laf cambazı, atılgan, cesur ama çoğu zaman düşünmeden hareket eden, bazen ters köşe yapan, kurnazlığı saf görünümün arkasında saklayan, toplumsal otoriteye karşı (öğretmen, doktor, polis) meydan okuyan tavırlar şahsına bahşedilir. Aptal değildir. Karadenuz uşağudur.
Dursun ile Temel
Dursun ile Temel
Dursun’sa fıkrada zararsızca bir köşede dursun diye ilavedir. Temel’in tamamlayıcısıdır. Biraz saf, yumuşak başlı ve olayların kurbanıdır. Mülayim, iyi niyetli ve yanlış anlayan bir yapısı vardır. Temel’in zekasını parlatan karşıt karakter rolünü üstlenir. Karadeniz mizahının “masum insan” tarafını temsil eder.
Fıkralarda bürokrasi, resmiyet, toplumsal kurallar gündelik yaşamın pratik zekasıyla karşı karşıya gelir. Temel bu çarpışmayı temsil eder. Dil, aksan, tavırlar üzerinden kültürel bir aidiyet duygusu yaratılır.
“Adalet Mülkün Temel’idir” dendiğinde; devletin adaleti Temel’e emanet ettiği “rahatlıkla” anlaşılır. Madem özel isimlerin sonuna ekleme yapılırken kesme işareti yapılıyor, o zaman bu konuyu şöyle keselim: Adalet Devlet’in Temel’idir.
Durun bir dakika! “Rahatlıkla” dedim ama durum aslında rahatsız edicidir. Zaten hakikat rahatsızlıktır. Rahatsızlığın giderilmesi isabetli tedaviyle mümkündür.
Bütün bu vaziyetlerimizi bugün ‘en iyi bilim insanları bilebilir, sezinleyebilir, dile getirebilir’ ümidimizi koruyoruz. Erdemli profesörlerimizden vicdan, ahlak ve adalete dair hakkaniyetli bir duruş sergilemelerini bekliyoruz.
Susma, sustukça saray seni de boğacak.
Bir başka kaygımız, canımız, ciğerimiz Merdan Yanardağ’dır. İktidarla muhalefet arasında yalpalamamış, sağlam bir muhalif düşünür olmuştur.
Bakalım davayı kimler takip edecek?
______________
* Müzisyen de olan yazarımızın diğer çalışmalarına https://sedatsarici.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Bu yazıya emoji ile tepki ver

😡
0
Kızgın
🤣
0
Hahaha
👍
5
Beğendim.
❤️
2
Muhteşem
😢
0
Üzgün
😮
0
İnanılmaz
Gözden Kaçmasın  Fatih Altaylı'ya 4 yıl 2 ay hapis cezası

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

En Son Haberler

spot_img