“Portakal var, elma var… vaaaar…vaaaaar…” Satıcıların sokaktan geçerken mallarını satmak için bağırdıkları gibi şimdilerde ortalıkta kriz pazarlayıcıları dolaşıyor. O televizyon kanalı senin bu kanal benim dolaşıyorlar. Sözde halkı aydınlatıyorlar Akademisyeninden gazetecesine ve dahi ilgili ilgisiz…
Eğri oturup doğru konuşalım. İnanın adına küresel kriz dedikleri bu olay gerçek değil, nasıl ki 1990’lardan beri zenginlerin kağıt üzerinde üretimden kaynaklanmayan paraları gerçek değilse…
O zamanlar nasıl olmayan bir zenginliğe bizi kandırıp, ham hem de hiç olgunlaşmayacak, olmayacak küresel zenginliğe bizi inandırıp geleceğimizi rüyalarla süslediler ve cebimizdeki varlığı harcattılarsa şimdi de “Öcü geliyor” deyip korkutuyorlar.
Yani demem o ki, zaten sıkıntıdayız. Bu kriz bize dokunmaz. Dokunsa da tenimiz, derimiz zaten sertleşmiş. Bu bağlamda da biraz daha sertleşmesinin bir zararı olmaz.
Cebimizde para varsa harcamanın tam zamanıdır. Korkakların saklandıkları yerde cesaretliler kazanır.
Kriz pazarlayıcılarından dolayı menkul ve gayrimenkul fiyatları düşer. Tatil olanakları artar, v.s.
Paranız olmasa da ama yine de para bulabilme olanaklarınız varsa benim tavsiyem bulun. Borçlanın.
Ev alın, beş yıldızlı tatile çıkın, çocuğunuzu özel okullara gönderin, eşinize pırlanta yüzük alın, arabanızı, mobilyalarınızı, giysilerinizi yenileyin, eşinizle dostunuzla lüks restoranlara gidin. Hayal gücünüzü ve harcayabileceklerinizin sınırlarını zorlamanın tam zamanıdır…
Ve inanın bu harcamalarınızı orta vadede siz ödemek zorunda kalmayacaksınız. Bu nasıl olacak derseniz. Geçmişte olmayan varlığın nasıl harcandığını, yokluğun üzerine küresel zenginliğin nasıl inşa edildiğini anlamadıysam, açıklayamadıysam bugün de bunu açıklayamıyorum.
Ama böyle olacağından eminim.
İnanın.
Bir de bu kriz ABD’nin dünyaya kestiği görev zararı maliyetidir. ABD küresel zenginlik yaratamadıysa da küresel fatura çıkarttı.
İyi harcamalar.
