İktidar sarhoşluğu…

Seçimlere az kaldı.
Şunun şurasında iki hafta sonra sandık başında olacağız.
Olacağız ancak korku değilse de, bazı endişelerimiz var.
Özellikle Güneydoğu bölgemizde…
Bu bölgeden seçim öncesi veya seçim sonrası sandık sonuçları üstüne düşürülmek istenen gölgenin endişesi giderek artıyor.
Umarım yanılıyorumdur.
Umarım Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğu bir oyuna gelmez.
Ve tarihi hataların yapıldığı arkaik döneme tekrar dönmeyiz.

Benim üstünde durmak istediğim tek şey, üçüncü kez genel seçimleri kazanması beklenen AKP iktidarının tavır ve tutumu.
Tabii genel başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın seçim meydanlarındaki siyaseti kızıştıran ifadeleri.

Bu iktidarın geçmiş dönemlerinde yaptıklarına bakılacak olursa, vaat ettiklerinin çok önemli hatta hayati denilebilecek bölümünü gerçekleştiremediği görülür.

Her ne kadar askeri anayasanın birçok önemli maddesini değiştirmiş olsa da sivil anayasa sözü hala havada kalmış durumda.

1982 anayasası yürürlükte olduğu ve değiştirilmediği sürece AKP iktidarının verdiği sözleri tutacağına olan inancım sıfır noktasında olacak.
Sadece bu değil.
Seçim Yasası.
Bu da yetmez.
Siyasi Partiler Yasası…
Bu da “kesmez” beni.
Sendikalar Yasası.
TCK’da gazetecilerin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan 301 inci madde…

Geçmiş dokuz yıla yakın süreye baktığımızda bazı hukuk ve yasal düzenlemeler dışında AKP yönetimi tam da bir belediyecilik örneği verdi ülke genelinde.
Zaten çoğu belediyeler kendilerine aitti.
Zaten Erdoğan ve ekibi belediyecilikten gelmişlerdi.
Deneyimliydiler.
Ve belediyede uyguladıkları yöntemleri bu kez devlet yönetiminde de hayata geçirdiler.
Kendi ekip ve yandaşlarına fırsat yarattıkları gibi Anadoludan yeni zenginlere de destek ve cesaret vererek hizmetleri yaymaya çalıştılar.

Dikkat edilirse büyük projelerde tırstılar.
Anayasaya ve 1982’nin faşist bazı yasalarına el atamadılar.
Hala kendilerinden emin değiller.
Hala gelecek tepkilerden ürküyorlar.
Hala laik kesimin bazı odakları harekete geçirebileceği kuşkusunu yenemediler.

Bana göre bazı hizmetlerde ve bütçe disiplini sayesinde ekonomideki başarıları ile övünmeye devam ediyorlar.
Bu onlarda iktidar sarhoşluğu yaratıyor.
Bu sarhoşluk ve hoşlukla, Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında tam da Kasımpaşa raconu ile muhalefete hücum ediyor, eski dönemleri hatırlatıp CHP’nin tek parti yönetimlerine, özellikle de İnönü’ye saldırıyor.
O günün şartları ve dönemin kritik anlarını akla getirmeden acımasızca üfürüyor, tozu dumana katıyor.

Bence bu tutum çok yanlış.
Bu bir anlamda AKP’nin yapamadıklarının üstünü örtme anlamına geliyor bana göre.
Bu kez de muhafazakar ve dinci parti referanslarının gölgesinde iktidar olması beklenen AKP’nin üstündeki ağırlıkları atmadığı sürece, yeni dönemde çok büyük hukuksal ve yasal projeleri hayata geçirmesi zor.
Hatta hayal.
Yani gerçek olmayacak bir hayal.
Sadece belediyelere ait “kanal”dı, “güney kent”ti, yeni “otoyollar”dı, “hızlı tren”di gibi tamamen alt yapıya yönelik yatırımlarla sınırlı kalması beklenen AKP iktidarının yorgunluk emareleri şimdiden kendisini göstermiş durumda.
Yorgun bir iktidarla “sınırlı” ve “belediye” anlayışı hakim bir döneme girdiğimizi hatırlatmak isterim.
Bu konuda da yanılmış olmayı tercih ederim.
Eğer çok şey ifade edecekse…

1627980cookie-checkİktidar sarhoşluğu…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.