Kurthan Fişek (I)

Prof. Kurthan Fişek’i 19 Eylül 2012 Çarşamba günü Ankara’da toprağa verdik.
Kocatepe Camii musalla taşındaki tabutun ön yüzünde “Süleyman Kurthan Fişek” adını okuyunca hocanın iki adı olduğunu ilk defa öğrendim.
Süleyman’ı hayatında hiç kullanmadı.
Nedenini bilemeyiz.
Oysa yazılarında, başkalarının göbek adı kullanmayı severdi.
İ. Melih Gökçek (Ankara Belediye Başkanı) gibi.
Ahmet Kenan Evren (1980 İhtilali lideri) gibi…
Yakın arkadaşlarını tek isimle veya takma adlarıyla çağırmasını severdi.
Sezo (Sezai Bayar), Levo (Levent Demirsoy) gibi..
Emin Çölaşan’a ise “Ulan Emin” derdi.
Tabii Emin de “Ulan Kurt” karşılığını verince basarlardı kahkahayı.
Emin çok eski arkadaşıydı.
Kurt Hoca ile Emin her gün, her saat didişirlerdi.

Hürriyet’te, günün akışı içinde ve akşama doğru binanın her katını gezerdi.
Herkesin hatırını sorar, gırgır geçmekten geri kalmazdı.
Hele yazısını bitirmiş ve Hürriyet’in barında bir kadeh parlatmışsa…

Kurthan’a ters bir şey söylemek, onun küfretmesine yeterdi.
Yani kızdırmak için “Naber Hocam?” demek onun tepki vermesi için yeterli
olmayabilirdi…
Sözlerin, cümlelerin içinde minnacık bir eleştirii olması yeterliydi.
Mesela “Bugünkü yazında halt etmişsin yine “ demek, üstruplu bir küfür yemek için yeterli olurdu.

Hocamız içki ve sigarayı severdi.
Kimsenin sigara ve içkisine karışmadığı gibi kendisine bu konularda laf söyletmezdi..
Üstelik hocamızın keyif aldığı şeyleri eleştirmek, onun hayatında önemli bir yer tutan sigara-içki ikilisine söz söylemekle bir yer varılamayacağını bilirdik.
Ben ve yakın arkadaşları içki ve sigarayı sevdikten sonra…
Üstelik Kurthan Hoca’nın içkisi ve sigarası başkalarına değil sadece kendisine zarar verdikten sonra, kime ne düşerdi ki…
Ölümünden sonra yazılan yazılarda en yakın arkadaşlarının Kurthan Hoca’yı anlatırken içkiyi ön plana çıkarmalarına çok üzüldüm. Hele abartıyla anlatılmasını ayıpladım üstelik.
Hoca karıncayı incitmezdi.
İçkinin arkasına sığınıp kimseye karşı kabalık yapıp, başka türlü herzelere tenezzül etmezdi.
İçki onu bozmazdı. İçki zırvalamasına da neden olmazdı.
Onunla içki masasında sohbet etmek bir ayrıcalıktı üstelik.

Kurt Hocaya Kocatepe Camiindeki namazdan uğurlayıp ve toprağa verdikten sonra onu anmak için öğleden sonra içmeye karar verdik.
Her zaman masasında olan dört kişiyle birlikte Subaşı Restoranda, bahçede günün ışıkları üstümüzdeyken rakı içmeye başladık bile.
Hürriyet’ten Yaşar Sökmensüer, TRT Türk’ten Ümit Sezgin, yine aynı gazeteden emekli olmuş yakın arkadaşlarından Levent Demirsoy ve ben.
Gerçi aramızda eksikler vardı.
Mesela Emin Çölaşan (Sözcü yazarı).
Mesela Vedat Yazıcıoğlu (NTV)
Mesela ara sıra da olsa Sedat Ergin (Hürriyet yazarı)…
Ama dört kişi olan bizler Kurt hocanın içki masasındakı “çekirdek kadro”yduk.
Ve on anmaya başladık bile dudaklarımıza kadehler değer değmez.
(devamı var)

1628430cookie-checkKurthan Fişek (I)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.