Olay’da geçen hafta okuduğum haberde ilki İstanbul’da açılan kahvehanenin ardından geçen 5 asırda bütün dünyaya yayılan kahvehanelerin öyküsünü anlatan kitap tanıtılıyordu. Haberde “Fransız ihtilalinden, Amerikan Devrimine, Londra ve New York borsalarının kuruluşundan köle ticaretine kadar Batı uygarlığına damgasını vuran olayların çıkış noktası kahvehanelerin öyküsü, Alp Somyürek’in yeni yayınlanan “Damn Coffee! History Made in the Coffeehouse” isimli İngilizce kitabında tarih meraklısı kahve severlerle buluşuyor” deniliyor.
Yazar, kitabın yazım sürecinde İstanbul, Viyana, Venedik, Paris, Oxford, Londra, New York ve Boston gibi şehirlerde bulunan ve günümüze ulaşmayı başaran tarihi kahvehaneleri ziyaret ederek hikayelerini öğrendiğini söylüyor. Yazar bir diğer yorumunda da “İlk defa beyinlerini uyuşturan alkolün tam tersine onu uyandıran bir içecekle sosyal bir ortamda bir araya gelme şansı yakalayan Batılılar, aydınlanmadan kapitalizme, devrimlerden bilimsel buluşlara kadar son beşyüz yılımızı belirleyen pek çok gelişmenin ilhamını kahvehanelerde almışlar” diyor.
Londra’da bizim toplumda da kahvehanelerin soslalleşmede önemli bir işlevi var. Bizim toplum henüz toplum olmadan da Türk kahvehane kültürü Birleşik Krallık’a gelmiş. 2019’da yayınlanan bizim yoplumun 150 yıllık tarihini anlatan Türkçe ve İngilizce Londra’da Bizim’Kiler kitabımda kahvehanelere de yer vermiştim. Dostlar bu bilgileri sizlerle de paylaşmak isterim:
Türk kahvesi ve kahvehanelerin geçmişi de 1652’lere kadar uzanıyor. İngiliz tüccarlarının 1650’lerde Osmanlı’dan getirip sattığı ürünler arasında kahve de bulunuyor. 1652’de Londra’da ilk Türk kahvehanesi açılıyor ve kısa zamanda sayısı şehrin farklı bölgelerinde 80’e ulaşıyor… (Gilliat-Ray, Sophie ‘2010’, Muslims in Britain: An Introduction, Cambridge University)
Kuzey Londra’da toplumun yoğunlaşmaya başladı 1970’lerde klasik Türk kahvehaneleri de erkek işsiz ve işçilerin bir araya gelip sosyalleştiği mekanlar olmaya başlıyor. İlk kahvehanelerin Londra’nın kuzeyinde Green Lanes’in Newington Green yakasında (Olay’ın karşısında) ve Turnpike Lane’de açıldığı sanılıyor.
Duvarlarında Atatürk resmi olan, ocağında demleme çay ve Türk kahvesinin çıktığı kahvehanelerde iskambil ve tavla oynanır. Kapanış saati “son müşterinin gittiği an” olan kahvehanelerde el altından paranın değiştirildiği poker de en popüler oyundur. Genellikle ev ya da işyerlerinin bodrum katında açılan eski kahvehaneler, 1990’larda çanak antenden Türkçe TV kanallarının izlenmeye başladığı dönemde maç seyircisini de müşteri edinir. Kahvehane muhabbetleri Türkiye misali politika ve spor ana konuyu oluşturduğu gözlenir. Kahve müdavimlerinin içinde yaşanılan ülkenin sanat ve kültürüyle hiç mi hiç ilgisi olmasa da futbol takımlarıyla ilgili derin bilgisinin şaşırtıcı ölçüde olduğunu da belirtmek gerekir.
1990’larda yöre kulüpleri, Türkiye’deki futbol takımlarına destek lokallerinin de kahvehane kültürün uzantısı olarak açılmaya başladığı ve maç zamanı farklı tarife uyguladığı görülür. Sosyal amaçlı açıldıkları gerekçesiyle yerel ve merkezi yönetimden bazı vergi muafiyetleri kazanan bu tür işletmeler, yönetmelik gereği yalnızca “üyelerine açık” görünmekte. Green Lanes’deki kahvehanelerde müdavimlerle yaptığımız sohbetlere göre; kahvehaneler genellikle işletmecisinin adıyla anılıyor. İlk kahvehaneler arasında 1970’lerde Green Lanes’deki Reşat Erte’nin Kahvesi, Nam-ı diğer “Göbek” Selahattin’in Kahvesi (2000’lere kadar sürdü), Çingene Yaşar’ın Kahvesi ve Kıbrıslı Naci’nin Kahvesi (Allen Road’daki N16) yer alıyordu. Adanalı Veli ve Metin’in Green Lanes’de 1980’lerde açtığı Dostlar Kahvesi, dönemin modern mekanı olur. Günümüzde Kuzey Londra’ya 1970’lerde “permit”li olarak gelen işçilerin buluşma mekânı olan Dostlar
Kıraathanesi’ndeki müşterilerin yaş ortalaması 70 ve üstü olduğu görülecektir. 1970’lerde toplum kahvelerinin mekânı Green Lanes’in Newington Green’in yakasındaki ana cadde ve ara sokaklarda halen 10’a yakın kahvehane bulunduğu söylenebilir.
Kahvehanelerde 2000 sonrasında Romanya ve Bulgaristan gibi Balkan ülke vatandaşı göçmen kadınların garsonluk yaptığı da belirtilmeli. Ülke genelinde 2007’de uygulamaya konulan sigara yasağında zorlanan kahvehanelerde günümüzde sigara yasağına uyulduğu söylenebilir.
Türkiye’de ilk olarak 2004’te açılan modern kahve mekanı “Kahve Dünyası”, 2011’de Merkez Londra’da da “Unit 3, 200 Piccadilly, W1J 9HU” adresinde şube açtı. “Kahve Dünyası”nda 50 çeşit kahve yanında çikolatayla servis edilmekte ayrıca kahve ve ilintili ürürünler de satılmakta…
Köşemizi bitirmeden iki ünlü kahveciyi de analım. Kitap çalışmasında, “Göbek” Selahattin Yatman, Türkiyeli göçmenler arasında ilk kahvehaneyi kendisinin “Saray Kıraathanesi” adı altında 1976’da açtığını söylemişti. “Bizim mahalle” Green Lanes’in tanınmış kahvecilerinden olan Zekeriya Sağlam da, 1989’da “vizeli” geldiğini belirttiği Londra’dan 2015’te “kaçak” konumda Kelkit’e dönmüştü. Green Lanes’te Gümüşhaneliler Lokali’ni işleten Sağlam, “Bizimkiler kahveyi huzurevi gibi kullanıyor” diyerek 24 saat açık kahvehanede uyuyan müşterilerden şikayet etmiş ve bu nedenle duvara “kahvede uyumak yasak” yazını astığını söylemişti.
Şimdi Tekirdağ’ın Saray ilçesinde yaşayan “Göbek” Selahattin ve Kelkit’te yaşayan Zekeriya Sağlam’a buradan sağalık dileklerimle ve selamlarımı gönderiyorum.