Londra’da unutmadığımız gazeteci dostumuz Ender…

Sevgili dostum Ender Erturan’ı 1996’nın 26 Ağustos’unda yitirmiştik. Londra Hürriyet’in haber sorumlusu olarak kendi uçağı ile gittiği Manchester’dan dönerken uçağı düşmüştü. Ender henüz 27’sindeydi… Londra Hürriyet’te çalışan bir arkadaşımızın kardeşi 20 yaşındaki Yunus Osmanağaoğlu da sevgili Ender’e son yolculuğunda eşlik etmişti…

Ender Erturan’i yitireli koca bir 27 yıl olmuş… Gözleri, yüzünde eksilmeyen gülümsemesi, sırtında gazeteci yeleği, elinde motosikletinin kaskıyla hayali karşımda… Yarı utangaç ses tonuyla son yakaladığı haberi ballandıra ballandıra anlatıyor sanki… Kendisini her alanda iyi yetiştirmiş, Türk basınına katkısı olacak bir değerdi. Türkiye’de Hava Harp Okulu’nda okumuş, Antalya Hürriyet’te de gazeteciliğe başlamıştı. İşin içinde haber var mı, üşenmezdi. Uzak yakın, gece gündüz demez koşardı…

Sevgili Ender’in yaşamı Tom Cruise’un Hollywood filmlerini andırıyordu. Motosikleti ve tek motorlu 4 kişilik bir rally uçağı vardı. Londra dışında habere gitmek için bazen ikisini de kullanırdı. Manchester’e de aynı yöntemle gitmişti… Fenerbahçe ile maçı olan Manchester United’li futbolcularla röportaj için uçmuştu. Enkazda bulunan kırık fotoğraf makinasından çıkan son fotoğraflarında sevgili dostum futbolcularla poz vererek ilk kez bir haberin içine girmişti…

Sevgili Ender’i yitirdiğimizde henüz 8 aylık olan oğlu Can, şimdi 26 yaşında… Can ağladığında sevgili Ender oğlunu kucağına alır uçurur gibi yapar, Can da ağlamayı keser gülmeye başlardı.

Can dostum şimdi doğduğu toprakta Uşak’ta yatıyor. Uşak Belediyesi büyük bir incelikle sevgili Ender’in yaşadığı sokağa adını verdi. Sevgili Ender iyi bir gazeteciydi, iyi bir pilottu. Hepsi fasa fiso, herşeyden önce gerçekten iyi bir insandı…

Londra’daki dostları olarak onu hasretle, sevgiyle ve dostlukla anıyoruz. Ender ile ortak dostumuz ve Ender’in uçak ortağı Mustafa Topkaya 26 Ağustos’ta bana gönderdiği mesajda, Ender’in kaza yaptığı gün onunla uçmak yerine Notting Hill Karnavalı’na gitmeyi tercih ettiğini, her karnaval günü “keşke öyle olmasa da böyle olsaydı” diye düşünmekten kendisini alamadığını yazdı.

***

Dostlar sözü açılmışken Londra’da göçmen kültürünün en büyük festivali Notting Hill Karnavalı’ndan da söz etmeliyim.

Avrupa’nın en büyük sokak gösterisi olan Notting Hill Karnavalı İngiltere’deki ikinci büyük azınlık grubunu oluşturan Afrika kökenli Karayiplilerin adeta bir kültür şöleniydi… 2020 ve 21’de salgın nedeniyle yapılamayan karnavala katılımda tarihi rekor da kırıldı. 27 ve 28 Ağustos’ta Notting Hill’i dolduran bir milyona yakın katılımcı rengarenk giysi, müzik ve danslarıyla Londra sokaklarına Karayiplilerin sıcaklığını taşıdı. Sokak başlarına yerleştirilmiş dev ses düzenleri, ancak kamyonların taşıyabildiği “pan” orkestralarının çelik davulları, ortalığı çınlatan Afro-Karayip ezgiler… Davulların ritmine kapılan, ayaklarıyla tempo tutan poliler… Ulusal giysileriyle dans eden kızılderililer… Tropik meyvelerden geveze papağanlara dek adalara özgü herşeyi giysi ve şapkalarına resmetmiş siyah, esmer, melez göçmenler… Ortalığı dumana boğan derme çatma mangallarda pişen acı soslu Karayip kebaplarının iştah açıcı kokuları… Şekerkamışı satıcıları… Kaldırım sergilerinde Afrikalı ve Latin Amerikalı özgürlük sacaşçılarının dev posterleri, Malcom X ve Simon Bolivar’lı t-shirtler… Bütün bunlar “Notting Hill 2023″e damgasını vuran görüntülerdi.

Londra’nın batısında Notting Hill’deki karnavalının geçmişi 50’li yıllara uzanıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Orta ve Güney Amerika’da eski İngiliz sömürgelerinden Britanya’ya göçüp yerleşenler asimile olmamaya özen gösterdiler. Her fırsatta zengin kültürlerinin örneklerini sergileyen bu göçmenler, gösterileri kapalı salonlara sığımayınca da bu kez de Notting Hill sokaklarına taşıdılar. Ve bugün Notting Hill Karnavalı olarak bilinen gelenek ortaya çıktı.

Karnaval’a damgasını vuran kuşkusuz müzik. Onlarca “pan” orkestrası, özel giysileriyle gösteriler yapan yüzlerce “Masquerade” topluluğu, kalipsocular, “reggae”cılar, klasik blues orkestraları, bunların karışımından oluşan “Sokak” grupları. Sokak müzisyenleri arasında en ilginç olanı da dev çelik davullardan oluşan “pan” orkestraları… Sömürge döneminde koloni yasaları önce Afrika tamtamlarını yasakladı ancak tamtam müziği hemen alternatifini üretti ve Amerikan yağlı davulları ortaya çıktı. Bunun ardından da “pan” orkestraları geldi. İlk “pan”lar 1940’lı yıllarda Trinidad’da görüldü. Dostlar, onlar tamtamları yasaklarsa biz de “pan”ları yaratırız. Notting Hill Karnavalı, köle ve göçmenlerin direniş dersleriyle doluydu…
***

Dostlar yazının kaleme alındığı gün 1 Eylül Dünya Barış Günü, Varşova Paktı tarafından Almanya’nın 1939’da Polonya’yı işgal ederek II. Dünya Savaşı’nı başlattığı tarihi unutmamak ve barışın önemini hatırlamak için ilan edilmişti. BM tarafından da 1981’de eylülün üçüncü salı günleri “Uluslararası Barış Günü” olarak tanındı. Bu amaçla her 21 Eylül’de, BM Merkezi’ndeki “Barış Çanı” çalınıyor. Uluslararası barışın sömürüsüz ve haliyle savaşsız bir dünya yaratmaktan geçtiği gerçeği “2 kere 2’nin 4 etmesi” kadar gerçek bir olgu. “Yurtta barış, dünyada barış” diliyorum.

2715100cookie-checkLondra’da unutmadığımız gazeteci dostumuz Ender…
Önceki haberTürkiye’nin doğusunda göktaşı düşüşü gözlemlendi
Sonraki haberAvrupa şampiyonuyuz!
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.