Cumhurbaşkanı Lech Kaçinski’nin ‘idam cezasını ülkesine getirmekten öte AB içinde yeniden uygulanması için kampanya başlatacağı’ yönündeki açıklamalarını AB yetkililerini fena kızdırdı.
Ultra milliyetçiliğiyle tanınan Eğitim Bakanı Roman Giertych ve Polonyalı Alileler Ligi kurucusu Maciey Giertych de, Kaçinski’nin ölüm cezasının uygulanması yönündeki çağrısına destek verdiklerini açıklayarak AB ile ipleri germek için ellerinden geleni yapıyorlar.
1960 yıllarda ölüm cezasını ortadan kaldıran AB, Polonyalı yetkilileri dikkate bile almazken,Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) başkanı Rene van der Linden, ölüm cezasının yeniden uygulanabilir kılınmasının Polonya’nın Avrupa Konseyi üyeliğinin sorgulanması anlamına geleceği söylüyor.
Bu konuda Polonya devlet başkanına bir de eleştiri mektubu gönderen Van der Linden, ayrıca “Batı’da İzlanda’dan Doğu’da Vladivostok’a, Kuzey’de Norveç’ten Türkiye’nin Güneydoğu’suna kadar bir alanda ölüm cezasının kaldırılmış olması teşkilatımızın en önemli fetihlerinden biridir” gibi bir açıklamada bulunarak, adeta hükümet yetkililerinde ders veriyor.
Sokaktaki Polonyalı da,ülkedeki işsizlik,göc,ırkçı saldırılar,yabancı düşmanlığı ve bütçede koca delik gibi önemli sorunlar dururken,hükümet yetkililerinin ölüm cezasının uygulanması yönündeki girişimlerini anlamsız buluyorlar.
Kaçinski ve diğer hükümet yetkililerinin idam cezasının yeniden uygulanması yönündeki açıklamarı, Polonya, AB ile yollarını ayırmak mı ıstiyor ?Sorusunu akıllara getiriyor.
Buna neden olarak, Kaçinski kardeşlerin ve koalisyon hükümetindeki ultra milliyetçi ve muhafazakar bakanlar,AB üyeligine karşı oldukları yönündeki görüşlerini her defasında dile getirmeleri gösteriliyor.
Öte yandan,Polonya’nın AB üyeliği 3’üncü yılına girdi;AB ülkeleri oldukca kısa bir süre içerisinde kapılarını Polonyalı işçilere açtı.Fakat kapılar açıldı açılmasına ama bir şey iyi hesaplanmamıştı:“iş ve beyin göçü”.
İstatistikler,AB kapılarının açılmasıyla birlikte yaklasık 3 milyon Polonyalının ülkesini terk ederek Avrupa’nin çeşitli ülkelerine göç ettiklerini ortaya koyuyor.Ülke ekonomisine derin bir darbe indiren göç,bugün kapılarını Polonyalı işçilere açan AB ülkelerini bile tedirgin ediyor.
Çifçi isyan ediyor…Avrupa’nin en büyük tarım alanlarına sahip olan Polonya, göç nedeniyle bugün tarlasında çalıştıracak işçi bulamıyor.Pazar tezgahları AB’den ithal edilen genetikleriyle oynanmış gıdalardan geçilmiyor.Çifçiler buna hergün isyan ediyor.Sonunda kendi işçisinden umudunu kesen hükümet ise, sayıları 20 bini bulan Ukrayna, Romanya ve Belaruslu kaçak işcilere kucak açmak zorunda kalıyor.
Bütçede delik var… Polonya’yı 2007 yılında da zor günler bekliyor.Maliye Bakani Stanislaw Kluza, 2007 bütçesinin beklenenden 4 milyar PLN altında olduğunu açıkladı.Stanislaw’in açıklamalarına göre, 209 milyar PLN olarak tahmin edilen 2007 bütçesinin,4 milyar PLN açıkla 205 milyar PLN olarak tamamlanması bekleniyor.
Irkçı saldırılar korkutuyor…Polonyali Nazi yanısı faşistlerin yabancılara yönelik saldırılarına hergün bir yenisi ekleniyor.Irkçı saldırılar nedeniyle bu ülkede yaşayan yabancıların oldukça tedirgin oldukları belirtiliyor.Ülkede ırkçı ve yabancı düşmanlığı yapan 500 Web sitesi bulunuyor.
Irkçı saldırılar ve yabancı düşmanlıği AB’li yetkilileri de tedirgin ediyor.Avrupa Parlamentosu (AP), ırkçı saldırılar nedeniyle Polonya’yı hoşgörüsüzlükle suçlamıştı.AP, ayrıca Polonya’ya yaptırım uygulanması yönünde de karar almıştı.
Evet, Cumhurbaşkanı Kaçinski ve diğer hükümet yetkililerinin idam cezasının uygulanması yönündeki açıklamaların,Polonya’nın AB ile ipleri koparmak istediği anlamına geldiğini söyleyebiliriz, Öyle olmasa bile Polonya-AB ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Gelişmeleri izliyoruz.
