Rahmetli babam ve yoğun bakımdaki cuntacı

Rahmetli Babam ve Yoğun Bakımdaki Cuntacı

Siz bu satırları okurken ben Ankara’da TBMM’de dostlarımlayım. Meclis Başkanı’nın seçilmiş olduğu ve bulunduğu coğrafyanın güçlü ülkesi Türkiye’nin dünya devi Rusya’nın “Bir Numarası Putin’i” ağırladığı başkentte son dönemlerde değişen Türkiye’nin önemli değişikliklerine cesur tavırlarıyla imza atan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay dostumun nice insanımızın işkencehanelerinde “yok edilmeye çalışıldığı” geçmişin “ünlü ve kanlı Ulucanlar Cezaevi’ni” kültür merkezine dönüştürmesi konumuz. “Bu güzel. Ama hesap sorulması da ve işte bu nedenle Ergenekon Davası da önemli.” diye sohbet ederken bir şahsiyetin yoğun bakımda olduğunu duydum aynı rahmetli babam gibi.

Takriben üç yıl önceydi sanırım. Güzel bir İstanbul akşamıydı. Almanya’dan üç sosyal demokrat milletvekili arkadaşımızı ağarlamaktaydık lüks bir restaurantta. Ev sahibimiz bir belediye başkanı dostumuzdu. Milletvekilleri onuruna verilen yemeğe İstanbullu bazı dostlarımız da katılmıştı. On beş kişilik bir gruptuk sanırım. Güzel bir sohbet ortamındaydık. Annem ve rahmetli babam da konuklar arasındaydılar. Bir ara ben lavaboya gitmek üzere kalktım ve iki masa rakamızda korumalar arasında oturmakta olan bir şahsı gördüm.

20 yaşında idim Türkiye’de Ortaköy’de bir evde televizyon seyrederken onun “nasıl ağzından köpükler saçarak”, “asmayalım da besleyelim mi” bunları diye bas, bas bağırdığını. O zaman Türkiye’de demokrasiyi ayaklar altına alan ve ülkeyi ortaçağdan daha karanlık bir ortamın içine sokan üniformalı bir cunta komutanıydı bu sözleri söyleyen. “Türkiye’de kardeş kanının akmasını durdurmak amacıyla istemeden cunta yapmak zorunda kaldığını” iddia etmekteydi. Sonradan hayretler içinde bu safsatayı Ertuğrul Özkök’lerin de savunmasını izlememe rağmen hep şu soruyu sordum: “Nasıl olmuştu da kardeş kanı akması 12 Eylül 1980 günü sabaha karşı ilan edilen cuntanın ardından 24 saat içinde bitivermişti. Madem bu kodar kolaydı da onca zaman sıkıyönetim komutanı konumundaki cuntacılar bu işi demokrasiyi ayaklar altına almaksızın bitirmemişlerdi?”

Sonradan Cumhurbaşkanı olan bu şahsiyet hakkında son aylarda yeterince konuşulmakta ve en son o da bir açıklama yapıp,”kendisini 12 Eylül Anayasası Adaleti önüne çıkardıkları takdirde kendini vuracağını” söylerken kendi adalet sistemine ne derece güvendiğini göstermekteydi. Oysa onun hakim karşısına çıkmaktansa intihara başvurmaya kalktığı adalet sistemi onlarca genci astı ve binlercesini hapishanelerde çürüttü.

O muhteşem manzaralı lüks restaurantta iki masa arkamızda oturmaktaydı Kenan Evren. Neşem kaçmadı dersem yalan olur. Ama umursamadım.

Masaya döndüğümde “Kenan Evren’in bizim iki masa arkamızda oturuduğunu” anlattım bizimkilere. Türkiye’nin “T’sinden” bile haberi olmayan Alman milletvekileri dostlarımız o ismi iyi bilmekteydiler. Masamızda bir anda konu oldu “12 Eylül’cü.”

İşte o gün rahmetli babam bence tam ona özgü gülüşü ile “çocuklar, bana bir bomba bulun, belime bağlayayım ve masasına oturayım” deyiverdi. Babam ki günümüz “ulusalcıları” tarafından en sevilen insanlardan biri ve belki de üniformalılar hakkında “onları en fazla savunan görüşleri” dile getirerek tartışmış benimle son yıllarda! İşte o zaman farkına vardım, benim de iyi bildiğimi sandığım o “karanlık 12 Eylül Dönemi’nin” benim bile düşünemeyeceğim ne derin yaralar açmış olduğunu.

Rahmetli babam Demirtaş Ceyhun’un işte bu şekilde bir çıkış yaparak kendisi hakkında düşüncelerini dile getirdiği Kenan Evren yoğun bakımdaymış. Bulunduğu hastanenin önünde eylem yapan ve “kaçmak yok, hesap vereceksin” diyen insanları sanırım en iyi babam anlardı. Ben ise dört hafta boyunca yoğun bakımda yatmak zorunda kalmış babamın ve bizlerin neler çektiğini bildiğimden “hastalarına” söyleyebilecek iyi bir sözüm olmasa da onun yaptıklarından elbette sorumlu tutulması gereken yakınlarına “sabır” diliyor, geçmiş olsun diyorum. Çünkü biliyorum ki o Türkiye’de onlarca dolmakalemin kırılmasına neden olsa da, yüreğim “öç” demiyor. Aksi takdirde ondan bir farkım olmaz. Eminim rahmetli babam da sadece şaka yapmıştı!

1617230cookie-checkRahmetli babam ve yoğun bakımdaki cuntacı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.