Örnek olmak

İnsanın öykünmeci bir yanı vardır. Özellikle çocuklar öykünmeye çok yatkındırlar. Çocuklar öykünüyor da büyükler öykünmüyor mu? Çocukların adı çıkmış, büyükler belki de çocuklardan daha öykünmeciler. Modanın özü öykünmecilik değil midir? Bu yıl bol paça pantolonlar ya da yırtmaçlı eteklikler mi moda? Hemen onlardan birer tane alalım. İnsanlar birbirlerine benzemekten birbirleri gibi davranmaktan rahatsız olmuyorlar. Ben hayvanların dünyasına çok yakın değilim, hayvan sevenler hayvanları yakından gözlemlerken onların öykünmeci yanlarını da görürler. Öykünmeciliğe kopyacılık dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. İnsanın öykünmeci yanı eğitimde önemlidir, eğitimde olumlu sonuçlar getirebilir. Çocuklar özellikle büyüklerini öykünürler ya da örnek alırlar. Örnek olmak eğitimin en önemli dayanaklarındandır. Çocuk babası gibi olmaya onun gibi yapmaya onun gibi davranmaya hatta onun gibi konuşup onun gibi tepki vermeye çalışır.

Ne yaptığını bilen aklı başında babalar çocuklarına iyi örnek olmaya özen gösterirler. Bu noktada çocuğun babaya olan inancı belirleyicidir. Çocuk babayı gözlemlerken ne yapması ve ne yapmaması gerektiğinin ipuçlarını bulur. O noktada babanın kim olduğu önemlidir. Olumsuz bir durumda ağzımıza geleni söylüyor ve ikide bir kalayı basıyor muyuz? Bizi izleyen çocuğumuz da böyle yapmam gerekir diye düşünecek, benzer durumda aynı tepkileri verecektir. Onun babam böyle yapmasa daha yavaş ve daha yumuşak olsa demesi için bir neden yoktur. O koşullarda çocuk zaman içinde tam babasının oğlu olacaktır. Çocuklarımız iyi yanlarımızı görseler, kötü yanlarımızı hiç görmeseler ya da gerektiği gibi yargılasalar ne iyi olurdu. Bir çocuğun babam birilerine kızdığı zaman çok öfkeli oluyor, bu doğru değil, ben ona benzemeyeceğim diyebilmesi için bambaşka yan koşullar gerekir. O koşullarda bile onun babaya benzemeye daha yatkın olabileceğini düşünmek yanlış olmaz. Öfkeli bir babanın izinde öfkeli bir adam olup çıkmak işten bile değildir.

Çocuk kişiliğini kazandıkça, çocuk olmaktan çıktıkça öykünmeciliğinden bir şeyler yitirmeye başlar. Bu olumlu bir gelişmedir. Kişilikli davranış özgün davranıştır: babamıza ya da başka birilerine benzeye benzeye artık babamıza ve başka birilerine benzememeye başlarız. En güzeli kendimize benzememizdir. Kişiliklerini yeterince geliştirememiş olanlar ileri yaşlarda bile öykünmeciliği bırakmazlar. Bir de bakarsınız falanca siyasetçi arkadaş tıpkı parti başkanının vurgularıyla konuşuyor. Burada bir çıkar hesabı yoksa doğrudan doğruya kişilik yetmezliğinin getirdiği bir boşluk sözkonusudur. Koca koca adamların ve kadınların konuşurken davranırken hatta susarken birileri gibi yaptığını görünce huzursuz oluruz. Altmış yaşında artık kişiliği oturmuş olması gereken bir adamın bir başkası gibi davranması bize sıkıntı verir.

Öykünmeciliğin en sevimsizi ve en tehlikelisi düşünce düzeyinde olur. Bu çok sık raslanan bir durumdur. Hemen hemen bütün toplumlarda kitleler öykünme yoluyla düşünürler ya da daha doğrusu düşündüklerini sanırlar. Onlar hepimiz orta malı durumuna gelmiş olan şu görüşleri savunuyoruz demezler de özgün düşünceler ortaya koyuyormuş gibi tavırlarla hemen çok kişinin söylediği şeyleri yineleyip dururlar. Siyasal partiler kitleleri biraz da körü körüne bu yolda koşullarlar, kalabalıkları kendilerine böyle bağlarlar. İnsanın özgün düşünceler ortaya koyabilmesi için gerçekten düşünüyor olması gerekir. Düşünme alışkanlığı hiçbir toplumda yaygın değildir: her zaman birilerinin ağzının içine bakan birileri vardır. Toplumlar düşünce kalıplarıyla düşünürler ya da daha doğrusu düşünür gibi yaparlar. Parti başkanımızın öngörüsüyle üçümüz de aynı şeyleri söylüyoruz. Bu aynı şeyleri birbirimize yeni bir şey söylüyor gibi üç saat boyunca pazarlayabiliriz. Özellikle aklı kısa ama zekası uzun kişiler araya çarpıcı buluşlar katarak hiç de yeni olmayan görüşleriyle sizi kendilerine hayran bırakabilirler.

Sanatta öykünmecilik çok yaygın ve tehlikelidir. Özgünün değerini düşürmek gibi bir durum çıkar ortaya. Adamın uzun yıllar özenle kurduğu ve geliştirdiği anlatım biçimlerini sanki siz oluşturmuşsunuz gibi alıp rahatça kullandığınızda hem o kişiye hem kendinize haksızlık etmiş olmaz mısınız? Romancı kurgulamada eksik kaldığı zaman tutup başkasının romanından kurgular alırsa başta kendi okuyucuları olmak üzere birçok kişiye saygısızlık etmiş olmaz mı? Kısacası dostlarım öykünmeciliği çocuklara bırakalım, onların öykünmeci kalmamaları konusunda da özen gösterelim.

645820cookie-checkÖrnek olmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.