Türkiye’de 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için Birleşik Krallık’ta da oy kullanılacak. Londra’da faaliyet gösteren 16 dernek, inanç kurumu ya da çatı örgütü seçimler için “Britanya Seçim Koordinasyonu” kurulduğunu açıkladı. Koordinasyonun amacı özellikla yeni seçmenlerin kütüğe kaydolması için çaba göstermek, sandıklar kurulduğunda da seçmeni oy kullanmaya teşvik etmek. Koordinasyon ile [email protected] e-posta adresiyle iletişime geçilebilecek. Bu arada yurtdışından ya da Türkiye gümrüklerinde oy kullanacakların başkonsolosluklara 2 Nisan’a kadar adres beyanı yaparak seçmen kütüklerine kayıt olabileceklerini de hatırlatayım.
Dostlar şimdiden söylüyorum, toplumdaki seçmenin yüzde 80’i sol partilere oy verdiği için onları sandığa götürmemek için Başkonsolosluk yine sandığı Batı Londra’da kuracak. Yüksek Seçim Kurulu’nun “her 500 seçmenin bulunduğu yere yakın sandık kurulur” ilkesi yine çiğnenecek. Bu ihlalin yasal sorumluluğu olduğunun altını izeyim. Londra’daki seçmenin yüzde 80’i yaşadığı Kuzey Londra’dan Batı Londra’ya oy vermek için taşınacak. Engelli, yalnız anne, yaşlı ve işçiler oy vermeye gidemeyecek. Bundan dolayı Birleşik Krallık’ta seçime katılma oranı yurtdışı ortalama oranının altında kalarak üçte bir gerçekleşecek.
Peki ne yapmalı? “Bu bir haksızlık”, “Seçim hilesidir” diye biz gazetecilere yorum yapan STK, göçmen dernekleri ve siyasi parti temsilcileri; Ankara’da Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) dilekçe göndermeli. Siyasi partilerin Londra temsilcileri de parti merkezlerine durumu aktarmalı. Başkonsolos ziyaret edilerek, durumun önemi anlatılmalı ve Ankara’daki YSK’nin Londra’daki nüfus yoğunluğu konusunda doğru bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanmalı. Geçmişteki yetkililerin “Sandık güvenliği için Batı Londra” ya da “Uygun oy verme salonu bulmakta zorlanıyoruz” gibi saçma sapan söylemleri çürütülmeli. Kuzey Londra’da Alexandra Park ne güne duruyor? Üstelik çoğu oy kullanmak için İrlanda, Galler ve İskoçya’dan Londra’ya geleceklerler için de Kuzey Londra çok daha yakın.
Peki ne zaman yapılmalı? Hemen bu hafta! Bütün muhalif güçler “AKP’ye Hayır Platformu”nda bir araya gelip, ilk iş olarak da seçim sandığının batı Londra’nın yanı sıra Kuzey’e de kurulması için kolları sıvamalı. İngiltere’deki toplum iradesinin sandığa doğru yansıması için başta başkonsolosluk olmak üzere herkese görev düşüyor…
***
İngiltere’de enflasyonun ateşi düştü düşüyor derken yine çıktı… Hayat pahalılığı başta göçmen, yalnız anne, engelli ve işsizler olmak üzere herkesin canını her geçen gün daha çok acıtıyor. Geçen çarşamba günü yayınlanan resmi rakamlar, tüketici fiyatları endeksi ile ölçülen ülke enflasyon oranının, salata krizi sırasında dışarıda yenen yemek ve taze ürün maliyetlerindeki artışların etkisiyle (üç aylık düşüşün ardından) Şubat ayında sürpriz bir artışla yüzde 10,4’e yükseldiğini gösterdi. Gıda ve alkolsüz içeceklerin maliyeti Şubat ayında yaklaşık yüzde 18 artarak 45 yılın en yüksek oranını yakaladı.
Guardian’a konuşan Daly ailesi alış verişlerde iki kez düşünmeye başladıklarını belirterek artık et ve balık alırken zorlandıklarını, beğendikleri markalar yerine daha ucuz ürünlere yöneldiklerini, soğuk havaya rağmen enerji kullanımını azalttıklarını anlattılar. Daly ailesi bir kızları ve kedileri olduğunu vurgulayarak zorunlu tüketim ürünlerindeki aşırı fiyat artışlarından yakınırken değişen makro ekonomik dengelerden dolayı geleceklerinden kaygı duyduklarını da dile getirdiler.
Evet dostlar beceriksiz ekonomi yönetimi, tasarruf yerine savunma bütçesini 5 milyar sterlin artırmaya karar verirse enflasyon düşmez. Ülkenin kaynakları akıllıca kullanılmayınca ortaya çıkan hayat pahalılığı da önce sabit gelirlileri vurur. Çünkü sabit gelirli bir ürün alıp satmıyor. Oysa esnaf aldığı ürün fiyatına kendi kâr oranını ekleyip satarak bir şekilde enflasyondan kendisini koruyabiliyor. Sağlık çalışanlarından öğretmenlere, postacılardan demiryolu işçilerine bütün sabit gelirlilerin grev gerekçesi gelirlerinin enflasyon karşısında korunması. Sevgili dostlar enflasyona karşı mücadelede kullanılan enstrümanlardan en önemlisi faizi artırmak. Bu yöntemde de topuzun ucu kaçtığında fatura yalnızca çalışan kesime çıkmış oluyor çünkü tüketici ya da ev kredisi faizleri de artmış oluyor. İçinde yaşadığımız ülkede zorlu günler bizi bekliyor. Çoğumuz Daly ailesinden farklı değiliz…