Sigarayı nasıl bıraktım? (IV)

Kardiyolog Can Özer “Evet açık kalp ameliyatından sonra artık sigaraya son vermelisin” diye sözlerine başladığında odadaki herkes pür dikkat dinlemeye koyulmuştuk bile:
“Evet by-pass başarılı oldu. Ana damar değişti. Üstelik bacaktan da almadık damarı. Meme altındakini bağladık. Artık yeni bir yaşam başlıyor. Bu yaşamın kaliteli olması senin elinde. Şimdi artık sigarasız da olur deme zamanı..”

Sonra devam etti:
“Bu yetmez. Bir ay sonra işe başlayacaksın. Ve sigaralı ortamdan kaçacaksın. Bu da yetmez. Her sabah tempolu yürüyüşe başlayacak, bunu beş kilometreye kadar çıkartacaksın. Yetmedi. Bu tempolu beş kilometrelik mesafeyi 35 dakikada katetmeye çalışacaksın. Aşırı sıcak, aşırı soğuklarda yürüyüş yok”

Sonra bana dönerek “Kaç yıl sigara içtiniz?” diye sorunca 40 yılı aşkın kullandığımı, üç pakete kadar çıktığımı aktardım.
Cin cin baktı ve “Senin işin gerçekten zor olacak.Yardım alman lazım”dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“ Sigaranın bir açıdan sizin gibi ağır stresli olan gazetecilikte yardımcı olduğu, baskıyı azalttığı söylenir. Hele koşuşturmalı mesleklerde bu alışkanlık sahipleri, sigarayı bırakmada zorlanırlar.
Aniden değil ama yavaş yavaş bırakabilirsin. Hiç bırakmamak yerine çok aza indirerek ve yürüyüşlere ara vermeksizin sınırlı sigara içebilirsin”
Yani “hem yürü hem iç” der gibi geldi bana bu öneri.

Oysa bu sözler hastane odasında buz gibi bir hava estirmişti.
Başta cerrah Kaya bey olmak üzere odadaki herkes şaşırmıştı. Hem de çok. Hatta şokta gibiydi. Kaya bey, meslekdaşına katılmadığını söyledi, hepsi bu..
Konu kapanmıştı.
Ben de sesimi çıkarmamıştım.
Bu ameliyattan sonra 12 yıl boyunca, hem yürüdüm hem içtim.
Açıkcası halt ettim.

Önce aza indirdim içtiğim sigara adedini.
Sonra eski seviyesine çıkardım.
Koşturmaca içinde geçen yıllar boyunca içtiğim sigaranın üzerimdeki baskıyı azalttığına inandım.
Neticede “Bu dünyaya çivi  çakacak değilim ya” görüşüne sığınarak, hem değiştirilen ve hem de `orta halli kapalı` olan damarlarımın her geçen gün daha da daraldığını aklıma dahi getirmedim.
Hatta bir tanesinin yine yüzde 99 oranında tıkanacağını da..
Nitekim kalp “kalpliğini” gösterdi.
İhanet etmemi affetmemişti.
Ama  kalleşlik de yapmadı “Geliyorum” diyen tehlikeyi haber verdi yine.
Yine bir sabah vakti.
Yine çok erken saatlerde..
Yine bir uyarı.
Yine göğüs ağrısı.
Adı batasıca anjino pektoris…
Ve yine hastane yolları.
Bu kez en yakın hastane…
Ve de acil serviste kontroller…
Doktorların yüzünden okunanlar bin parça…
Ben hala tek parçayım ya..
“Yukardaki”nin, o muhteşem “güç” ün kredisi devam ediyor demek ki…
Hastane odasında O’na şükrettim.
Her zaman olduğı gibi.

(devam edecek)

1624800cookie-checkSigarayı nasıl bıraktım? (IV)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.