Taraf olmak…

Türkiye’nin mevcut ve yürürlükteki “müesses nizamı” artık kabuğunu kırıyor…
Komşumuz Avrupanın, uzaktan Amerikanın desteklediği mevcut sistemin elden geçirilmesi, Cumhuriyet kazanımlarının daha iyi, daha olgun demokrasiyle taçlandırılması için bugüne kadar alınan yol ve gelinen noktaya bakınca cin şişeden çıktı sanırım.
Cin şişeden çıktı ve bir daha onu geriye götürecek kimse çıkmaz umarım.
Temennim gelinen noktanın “miş” gibi olmaması.
Dileğim, tekrar başa dönmemek.
“Dön baba dönelim” noktasına avdet etmemek..

İleriye gitmeyi, çağdaşlaşmayı kim istemez.
Her kim ki gelecek kuşaklara iyi şeyler bırakmazsa, bırakmamışsa ve bırakmaya niyetli olmamışsa, bilinki çocuklarının “ ahları, vahları” görevini yapmayanların üstüne kabus gibi çöker.

Peki, Türkiye’nin iç ve dıştaki evrimi, çağdaşlaşma yolundaki gayretleri yeterli mi?
Yeterli değil.
Önemli ve geleceğe yönelik stratejilerde yanlışlıklar yapılmıyor mu?
Yapılıyor.
Yanlışlık deyince çok iyi düşünmek gerekmiyor bile.
RTE yeterli.
Başbakan Tayyip Erdoğan, tek başına öylesine hatalar yapıyor, öylesine çamlar deviriyor ki, diğer bakanlara, bürokratlara, partililere ihtiyaç dahi kalmıyor.
Ama hem hata yapmayıp, hem de taş taşüstüne koymayan nice liderler, başbakanlar gördük.
Cins cins insanları Cumburbaşkanı seçtik, Çankaya’ya çıkardık.
Çeşit çeşit siyasetcileri meclise gönderdik ama bir milim yol alamadık.

Milletvekili denince bir de bana sorun.
Hemen yaşadığım canlı bir örneği anlatayım.

Hürriyet Gazetesi’ne alınacak yerel muhabirlik için küçük bir şehirden başvuran ama tarafımdan yeterli görülmeyen gazeteci adayının, eski Başbakanlardan Turgut Özal tarafından nasıl milletvekili olarak meclise getirildiğini yaşayanlardan biriyim.
Dahası, TBMM’deki yemin töreni sonrası yeni milletvekillerini görmek için kulise girdiğimde karşıma çıkan kişinin beni yanaklarımdan öptükten sonra “ Abi ben gazeteci olamadım ama bak milletvekili oldum” demesi karşısında nasıl şoka girdiğimi anlatmak kolay değil.

Demem o ki, mevcut sistem her açıdan yetersizdi.
“Müesses nizam” dediğimiz sistem eskimişti.
Ve sistem halkın gerisinde kaldığı için son 20 yıldır yüzümüzü Avrupa’ya fazlasıyla çevirdik.
İyi de oldu.

Tam ve olgun demokrasiye giden yolun açılması, Ergenekon davasının sonuçlanması, faili meçhullerin aydınlatılması, darbe yapmanın bir meslek olmaktan çıkarılması, olgun demokrasiyi ulaşmamız ve hak etmemiz için şart.
Olmazza olmazlarımız bunlar.
Olmazsa olmazları savunmazsak ne olur?
Zaman israfı olur.

Demokrasiye giden yolun açılmasında herkesin taraf olması gerekir.
“Ben Ergenekon’a karşıyım” diyebilirsiniz.
“Faili meçhullerin aydınlatılmasına gerek yok, olan olmuş. Kabuk tutmuş yaraları kanatmayalım” diyebilirsiniz.
Çoğunluğun görüşlerini paylaşmayabilirsiniz.
Ama azınlıkta kaldığınızı bilin.
Çünkü tam demokrasiye ulaşma yolunda atılan azınlık çığlıkları, eski sisteme özlemin karinesidir.
Azınlık çığlıkları atanların “Ben bu konularda tarafsızım” demesi tam bir yutturmacadır.
Bu yutturmacaya sadece kendileri inanırlar, hepsi bu.
Cin şişeden çıkmıştır beyler.
Cini tekrar aynı şişeye sokmaya çalışmak, mürtecilikten başka bir şey değildir.

1626700cookie-checkTaraf olmak…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.