Türkiye laikliği tartışırken, İngiltere sağlamlaştırıyor

FARUK ESKİOĞLU / LONDRA – Türkiye’de laiklik 100 yaşında. Laiklik Meclisi, hilafetin ve Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin kaldırıldığı, Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu’nun çıkarıldığı 3 Mart’ı yüzüncü yılında Laiklik Günü olarak kutlama kararı aldı.

Laiklik Meclisi, “100 yıl önce atılan bu büyük adımın gücünü aldığı kaynak laikliktir. Çünkü laiklik yurttaşlığın temelidir. Bu temel, daha ileri gitme hedefi, eşit ve özgür bir topluma doğru yürüme kararlılığıdır. Onurlu yaşam hakkına, uygarlık hakkına sahip çıkmaktır” açıklamasıyla halkı 3 Mart Laiklik Günü’nde hilafet ve şeriat sevdalılarına, tarikat ve cemaat boyunduruğuna, Cumhuriyet ve laiklik düşmanlarına karşı, onurlu yaşam hakkına ve onun temeli olan laikliğe sahip çıkmaya çağırdı.

Prof. Dr. İzzettin Önder de laiklik karşıtı yobazlığı iktisadi açıdan değerlendirirken “Dincilik, emeğin baskılanması ve sakinleştirilmesi açılarından sermayenin de avantajınadır. Günümüzün giderek yükselen kâr oranları karşısında emek gelirlerinin erimesi durumunda emekçileri sakin tutan etmenin salt ideoloji ya da saptırılmış bilinç olarak görülmesi eksiktir. Bu konuda dinciliğin ve dincilik alanına rağbet eden bazı emekçi örgütlerimin oynadıkları rolleri inkâr edemeyiz” diyor. 

secularism.org.uk sitesinden alındı.

Türkiye’de AKP iktidarının şeriatı ısıtma çabaları ve şeriat karşıtı toplumsal refleks gündemi oluştururken, İngiltere’de de ortaçağ kalıntısı kilise hukukundan kurtulunması için hazırlanan tasarı yasalaşmayı bekliyor. Dario Navaro’nun “İngiltere Kilisesi’ni Devletten Ayırma Yasa Tasarısı Lordlar Kamarasında” başlıklı yazısı şöyle:

“Liberal Demokrat Paul Scriven’in 6 Aralık 2023’te Lordlar Kamarasında teklif ettiği yasa tasarısı, tüm yönleriyle tartışılacağı sürecin 2. aşamasına bu ay itibarıyla girmiş bulunuyor. Yasa teklifi, bir yanda Hükümdarın, halen Kral III. Charles’ın, ‘İnancın Savunucusu ve İngiltere Kilisesi’nin Yüce Yöneticisi’ unvanını kaldırırken, diğer yanda İngiltere Kilisesi piskopos ve başpiskoposunun Lordlar Kamarası’ndaki üyeliğine son vermektedir. Yasa teklifine göre İngiltere Kilisesi’nin hiç bir piskoposu ya da başpiskoposu bu sıfatla artık Lordlar Kamarası’na katılmak ya da Lordlar Kamarası’nda oturmak ve oy kullanmak hakkına sahip olmayacaktır. Ayrıca kilise hukuku İngiltere ve Galler hukukunun bir parçası olmaktan çıkarılacaktır.

Yasa teklifi fazlasıyla gecikmiş bir reformun sağlanması, İngiltere’deki tüm vatandaşların, dinleri ya da inançları ne olursa olsun, özgürlük ve eşitliklerini sağlamak için somut bir adım, bir yol haritası önermektedir.

Özellikle son nüfus sayımında İngiltere ve Galler ülkesinde yaşayanların yarısından çoğunun kendilerini Hristiyan olarak tanımlamadığı bir ortamda kilise ile devletin bu birliği tam bir anakronizm teşkil etmektedir. Sorun sadece soyut bir tarihi yanılgıdan öte, üst meclis niteliğinde olan Lordlar Kamarasında 2 başpiskopos ve 24 piskoposun yer alması nedeniyle yasaların onanma sürecinde kilisenin muhafazakâr etkisi belirgin bir şekilde kendisini hissettirmektedir.

Gerçi, özellikle iktisadi koşulları bahane eden İşçi Partisi’nin reform ve çevre duyarlı programını bu denli sulandırdığı, Birleşik Krallığın Ukrayna olsun, Filistin olsun, hatta son olarak Yemen’i de sayabiliriz, uluslararası arenada aktif bir saldırgan rol aldığı ortamda, ayrıca laiklik talebine aktif bir kitle desteğinin olmadığı, dolayısıyla ne Lordlar Kamarası ne de Parlamento üzerinde bir basınç yaratılamadığı koşullarda bu yasa teklifinin onaylanması pek mümkün görünmüyor.

Oysa, laik bir toplumda yaşamak çağımız insanının tartışılmaz bir hakkıdır diye düşünüyorum. Bunun için mücadele eden, sekülerizm için on yıllardır kampanya yürüten ve yasa tasarısının hazırlanmasında önemli bir rol üstlenen National Secular Society’i (Ulusal Sekülerizm Derneği) kutluyorum. Konuyla ilgilenenler ya da destek olmak isteyenlere web sitelerini öneririm: www.secularism.org.uk

Ulusal Sekülerizm Derneği’nin kaldırılmasını istediği “Church of England”ın yakın tarihi ise oldukça ilginç. İngiltere Kralı VIII. Henry (1491- 1547) çapkınlığı, vicdansızlığı ve kendisine göre kilise kurmasıyla tanınır. Kral sevgilisiyle evlenebilmek için karısının erkek çocuk doğuramamasını bahane edip boşamak ister. Papa buna izin vermeyince de Kral işin kolayını bulur ve İngiliz Reformu ile Anglikanizm kilisesini kurar ve ilk evliliğinin geçersiz olduğunu ilan ettirir. Günümüzde inançlı İngilizler de o kilisede günah çıkartmayı, Ulusal Sekülerizm Derneği de “İngiltere Kilisesi kaldırılsın! 21’inci yüzyılda devlet dinine yer yok!” kampanyasını sürdürüyor… 

 

2760880cookie-checkTürkiye laikliği tartışırken, İngiltere sağlamlaştırıyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.