Ucu açık görüşmelerin yeniden başlaması

     Avusturya’nın sosyal demokrat parti kökenli cumhurbaşkanı Heinz Fischer Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ziyereti ilgiyle izlendi. Avusturya’nın bu geziden beklentisi¸  daha fazla ticari anlaşmalara imza atılmasıydı.
Abdullah Gül¸ Tayyip Erdoğan’nın siyasi kaderlerini belirleyecek AKP kapatma davasında Avusturya cumhurbaşkanının da destegini alan gezi sırasında¸ Avusturyalı işadamlarının ülkelerinin politikacılarına Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelikleri konusundaki katı tutumlarından dolayı  kızgın oldukları ifade edildi.
    
     Avusturya’nın sol liberal gazetesi Der Standard gazetesi 20 Mayıs 2008 tarihindeki sayısında Avusturyalı işadamlarının bu kızgınlıklarını şu sözlerle dile getiriyordu: ‘’Bunların yaptığı iş ilişkilerine zarar vermek. Biz ihale alabilmek için herşeyi deniyoruz. İş ortaklarımız ise bize kuşkulu bakıyorlar¸ çünkü Avusturyalı politikacılar bizi engellemekten başka birşey yapmıyor’’. 
Der Standard gazetesi ayrıca “Avusturya’daki ekonomi çevrelerinde Türkiye’den söz edildiğinde¸ böyle öfkeli ifadelere rastlanıyor” yorumunu da yapmaktan geri durmadı. 

    Bu yorumdan sonra da Avusturyalı politikacının hangi partiden olursa olsun politikacıların tümünün Türkiye’nin tam üyeliğne karşı olduklarının da altını çizildi. Şüphesiz bu tesbit yeni bir tesbit değildir.  Avusturyalı siyasetçilerinin en önemlisinden en önemsizine kadar yıllardır Türkiye’nin üyeliğine taraftar olmadıkları bilinmektedir. Bunun için de siyasi partilerin hepsi¸ Türkiye’nin AB üyelik başvurusunu açıktan veya üstü kapalı şekilde her türlü eyalet ve genel seçimlerde seçim malzemesi yapmaktadır.
Avusturya’nın şuandaki sosyal demokrat partili başbakanı Alfred Gusenbauer 2007 Eylül ayında bir gazeteye vermiş olduğu demecinde “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği  referanduma gidilmeden  karar verilemez” demişti. Böylece Avusturyalının sadece % 5’lik bir oranını Türkiye’nin üyeliğine evet diyen halka sorulması zorunluluğunu getirmek isterken¸ kendisinin düşüncesinin de geriya kalan % 95’lik hayırcılarla aynı olduğunu  dile getirmiş olmuştu.

     Gene 2008 yılının eylül aynının son gününde Avusturya’da uzun yıllar başbakanlık yapmış ve şu günlerde de Avrupa Birliği komiserliği için adı geçen Wolfgang Schüssel referanduma gidilmesi için hatta kanun  çıkarılması gerektiğini açıklamıştı.
Wolfgang Schüssel¸ siyasileri Türkiye’nin AB üyeliği konusunda olumsuz tavır aldığı için eleştirdikleri iddia eden işverenlerin partisi olan Avusturya Halk Partisi’nin eski başkanlarından ve parti içerisinde de hala ağırlığı olan bir siyasetçidir. Avusturya Halk Partisi’ne genel başkan olmazdan önce İşverenler ve Sanayiciler Odası’nda görev yapmaktaydı. Kendisi¸ siyasileri eleştirdiği iddia edilen işverenlerini uzun yıllar yanlarında yeraldı ve onların çıkalarını savunan meslek kuruluşunun merkezinde bulundu.
İşverenlerin Türkiye pazarına girmelerine siyasilerin AB üyelik tavrından dolayı eleştirmeleri ciddiye alınmayacak bir durum değildir¸ zira başka ülkelerde olduğu gibi Avusturya’da da her toplumsal çevreye Türkiye’ye AB üyeliği konusunda farklı farklı görev verilmiştir. Görünen odur ki¸   Türkiye’de iş yapan işverenlere de Türkiye’yi AB üyeliğini destekleme rolü verilmiştir.
Avusturya sosyal demokrat kökenli ve ateist Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer¸ Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü¸ Gül ve AKP’nin en darda olduğu bir dönemde ziyaret  ederek¸ onlara destek vermiş oldu. Bu desteğin karşılığında bavulunda yeni iş sözleşmesiyle geri dçndü mü bilinmiyor.  Bilinen odur ki¸ Avusturya Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda her yıl iftar yemekleri vererek¸ Avusturya’da yaşayan tarikat liderlerini ve dernek temsilcilerini konutunda ağırlayarak onurlandıran ateist kökenli Cumhurbaşkanı¸ bavulunda kendisine hediye edilen yüz yıllık Kur’an ve bir namaz seccadesi geri döndü. 
Fischer’in aralarında iki bakanın da bulunduğu 130 kişilik delegasyonla Türkiye ziyareti Avusturya basınında ilgiyle izlendi. Avusturyalı¸ AKP’nin kapatılması¸ demokrasi¸ türban¸ asker¸ azınlıklar¸ insan hakları gibi konularında Türkiye ile ilgili konularla haşır neşir oldular.

     Bunlardan en ilginçci Kurier gazetesinin 21 Mayıs tarihli sayısında Türkiye için ayrılmış iki sayfalık yayındı. Gazete¸ Avrupa şampiyonasına katılan ülkeleri tanıtırken¸ Türkiye’nin tanıtımı da Heinz Fischer’in Türkiye’de bulunduğu döneme rastladı.   Kurier gazetesi “Türkıye ve hoşgeldin” (Türkiye’deki i’nin üstündeki noktayı unutmuşlardı)  manşeti altında Türkiye’nin futbol ve basketbol ağırlıklı olmak üzere sporu; “kebap¸ humus¸ meze ve ayranlı” mutfağını¸ birasını; kısaca turizmini ve futbolla ilgili çeşitli Türkçe kavramları tanıtıyordu. İstiklal Marşı’nın da bir kıtasının tanıtıldığı gazete¸ konun futbol olmasından dolayı ülke “onbiri”ni de tanıttı. Bu “onbir” milli takımın onbiri değildi.  Türkiye’nin onbir önemli şahsiyeti tanıtılıyordu.  Bunlardan ilki Mustafa Kemal olarak belirlendikten sonra¸ Pataralı Nikolaus da Türkiye’nin onbirinde yeralıyordu. İkinci Viyana Kuşatması’nın kahramanı Kara Mustafa Paşa unutulmamıştı. Almanya’da yaşayan İstanbul doğumlu film yıldızı Erol Sander¸ Sertab Erener¸ Bülent Ersoy¸ Ahmet Ertegün de onbirde yeralırlarken¸ Avusturya’da yaşamlarını sürdüren modacı Atıl  Kutoğlu ve sadece İstanbulda doğmaktan ve yıllarca yanında çalıştırdığı Türk işçilerinin üzerinden milyoner olan ve  onların dışında Türkiye’ye ile bağı olmayan İstanbul doğumlu Atilla Doğudan da Türkiye onbirine dahil edilmişlerdi. Bu onbire  Nasrettin Hoca da dahil edilmişti.  Aslında Nasrettin Hoca¸ Mustafa Kemal Atatürk’ü ayırdığımızda¸ Avusturya kendilerinin onbirini sıralamışlardı.
Kurier gaztesinin kendi Türkiye onbirinde yeralan diğer iki kişi ise Nobelli Orhan Pamuk ve Abdullah Öcalan’dı. Abdullah Öcalan da Türkiye’nin en önemli onbir kişisine dahil edilmişti.

1597470cookie-checkUcu açık görüşmelerin yeniden başlaması

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.