“UYANIK”!

SEDAT YILDIRIM SARICI – Geçtiğimiz Pazartesi sabahı karikatürist Ufuk Uyanık aradı. “Bu sabah birlikte bir kahve içelim, sana danışmam gereken bir şey var”, dedi. Birden kendimi “mühim adam” hissettim. Öyle ya, Ufuk Uyanık bana bir şey danışacak!

Ufuk, GIRGIR’ın yarım milyonluk satışla mizah tarihimize rekor kaydedildiği döneminde (1980-85) Oğuz Aral ustanın teyidini alarak sürekli çizerlerin arasına girmişti. Derken uluslararası mizah dergilerinden T-shirt baskılara 30 ülkede eserleri yayınlandı.

2018’de Bodrum sahiline cesedi vuran Aylan Kurdi yaşasaydı ne olurdu, düşüncesiyle hepimizin içini yakan fotoğraflarla “Yaşanılamamış Yaşam” adlı sergisini açtı.

www.alan-kurdi.com

Aylan bebe arkadaşlarıyla kardan adam yaptı.

Yeni çalışmalarını ise, geçtiğimiz Mayıs ayında, Londra’nın en iyi sanat galerinin bulunduğu prestijli bölgelerinden Mayfair’deki Miart Galeri’de sergiledi. Resim, karma-medya tekniği ve ışık enstelasyonu gibi farklı yaratım biçimleriyle oluşan eserleri 1000’in üzerinde sanatsever gördü.

Ufuk yalın ve sağlam çizer. Taramalaradan kaçınır. Anlaşılırlık temel kaygısıdır.  Karikatürleri ya sözsüzdür ya da söz asgari düzeydedir. Yöreselliğe tutsak değildir. İnsanlık zaafları gibi hepimizi ilgilendiren mevzularla ilgilidir.

Benim gibi, Arjantinli usta karikatürist Mordillo (1932 – 2019) hayranıdır. Kıskanırım. Mordillo ile tanışıklığı, Türk mizahı üzerine sohbet etmişliği vardır.

Ufuk’tan o kadar çok şey öğrendim ki! Londra’da bir film kulübü oluşturdu. Yıllardır bizlere yaygın gösterimde izleyemeyeceğimiz o kadar çok önemli film izletti ki hakikaten ufkumuz açıldı.

Sadece sinema mı? Ufuğun müzik dinlerliği de ufuk açıcıdır. Geçen haftaki yazımda bahsi geçen İbrahim Maalouf da dahil olmak üzere caz dünyasına yeni adım atmakta olan birçok müzisyenin varlığından sayesinde haberdar oldum.

Ufuk Uyanık’ın bana bir şey danışacağı hiç aklıma gelmezdi. O müziksever bir mizahçıdır. Bense “mizahsever bir müzisyen” diyemiyorum kendime. Yamalı kaldım, tamamlayamadım.

Zaten bana bir şey danışmayacakmış. Uyanık, beni hamallığa çağırmış. Meğer açacağı sergi için tabloların galeriye taşınması gerektiğinden “gönüllü kuryelik yapar mısın”, diyesi gelmişmiş… Kendisi Uyanık da ben avanak mıyım! Başladım yolda röportaja…

“I LOVE ART”

Dedim, geçen ay İLAHİ TECELLİ makalemde “Sanat, hakikati kavramamız için yarattığımız kurgu, oyun, mizansendir. Hayal, düş, rüya, hülya, seraptır.” gibi bir beyanatım oldu. Sen şimdiki serginde yer alan “I LOVE ART” adlı çalışmanda dediğimin tersini yapmışsın ama vurgun yemiş gibi de oldum. Sarsıldım. “Love” sözcüğünün yerine kullanılan kalp (sevgi) sembolünü çöpe atmış, yerine gerçek kalbi raptiyelemişsin. İrkiliyoruz. Ne güzel hayal dünyamızda oyalanıyorduk. Bizleri uyanık mı kılmak istiyorsun?

Dedi, “endüstriyel pazarlamayla bu tür sembollerin ne kadar ticarileştiğine vurgu yapmak istedim. Valentine’s Day (Sevgililer Günü) gibi özel günler bahane edilerek çok büyük bütçeler boş yere kartpostallara, uyduruk hediyelere ayrılıyor. Tek parça kutlama kartına harcanacak para ile rahatlıkla 50, hatta 100 sayfalık bir dergi alıp dünya kadar bilgi edinebilirsiniz. Bu sebeble kalp emojisi yerine gerçek kalbin resmedilmesinin çarpıcı olduğunu düşünüyorum. Üzerinde tekrar düşünmemiz gerek.”

Dedim, tamam ama arkadaşım, zaten kalbimde iki stent var. Ne diye bu kadar gerçekle yüzleşeyim ki? Hayal alemi gerçekten bin kat daha değerli değil mi?

Dedi, “Katılmıyorum. Mesela Christmas hepimizin gerçeği değil ki. Yakınlarıma bile anlatmakta güçlük çekiyorum. Noel Baba ile yeni yıl kutlamasının bir ilgisi yok. Ama öyle pazarlanıyor. Gerçeklerden uzaklaşmak pazara teslim olmamız anlamına gelebilir”.

Dedim, Haluk Bilginer bir söyleşisinde şöyle diyor; “Tiyatro yapmak çok iyi. Çünkü tiyatro hayattan daha gerçek. Akıl sağlığını koruyan bir şey. Çünkü hayatta göremeyeceğimiz şeyleri sahne de görüyoruz. Sosyal yaşamda belirli maskeler var. Anne maskesi, baba maskesi, öğretmen maskesi, patron maskesi, işçi maskesi. Ama tiyatroda öyle bir şey yok. Hayatta kaçırdığımız her şeyi görebilme imkanımız oluyor…

Tiyatro asla hayatın aynası değildir, hayat olsa olsa tiyatronun kötü bir taklididir.” 

Ben de diyorum ki biz kalple sevgiyi ifade ediyoruz, yürekle cesareti. Sen şimdi bize kanlı, canlı, damarlı organ gösteriyorsun. Doğru mu bu şimdi?

Aylan bebe nihayet ailesine kavuştu!

Dedi, “Doğru tek değil ki. Sanatçının doğruları var, sanat kurumlarının doğruları var, sanat takipçisinin doğruları var. Bu doğrular her zaman çakışmıyor. Bazen çatışabiliyor.” 

Dedim, öyle de olsa senin çalışmalarında ciddi bir keşif söz konusu. Oturduğun yerde akla gelen ilk fikirler değil. Siyasi olarak da risk taşıyor. Politikaya uzak durup, suya sabuna dolaşmadan iş bitirmek isteyenlerin işine gelmeyebilir.

Dedi, “Sanatçı bir yandan kendisine ters gelen siyasi gelişmeleri konu edinirken, diğer yandan geçimini temin etmek zorunda. Son sergimi sanat galerileriyle tanınan Mayfair bölgesinde yapmıştım. Çalışmalarımı bu bölge için fazla siyasi bulduklarını söyleyen ziyaretçiler oldu. İnsani kaygıları değil de renkli dekoratif tablolar çizmemizi bekleyen bir alıcı kesimi de söz konusu”  

Dedim, ahan da bu çizme işine çok emek vermişsin. Bu kadar yorulmana, atölyende aylarca kapanmana üzülüyorum. Sen de bazı çağdaşların gibi boyaları rastgele tuvale savursan, sonra elinle ayağınla gelişigüzel yaysan, şöyle acayip cazip bir ad koysan, postmodern cemaatler de havandan geçilmez.

Dedi, “dergilerden müzayede kurumlarına, sanat eleştirmenlerinden medyaya manipüle edilerek markalaştırılan isimler sayesinde aslen hiçbir değeri olmayan çalışmalar milyon dolarlara satılabiliyor. Doğru tek değil derken bunu da kast etmiştim.”

Etc…

Dedim, madem hamallığını yaptım, misafirin bol olsun. 

Ufuk Uyanık’ın “No Style is My Style” adını verdiği yeni sergisini (bugünden itibaren) 3 – 16 Şubat arası 73 Newman Street, London, W1T 3EJ adresindeki ZARI GALLERY’de ziyaret edebilirsiniz.

2665720cookie-check“UYANIK”!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.