Ve füze kalkanı Kürecik’te…

Türkiye’nin dış politikası hemen her dönem ABD’nin bölgesel çıkarlarına göre şekillendi. Ülkenin stratejik merkezlerinde ABD’nin üsleri bulunuyordu: Adana, Diyarbakır, Malatya gibi Avrasya, Ortadoğu ve Akdeniz havzasını kontrol eden bölgelerde Amerikan’ın askeri güçleri konumlandırıldı.
Dünya dengeleri değişti ve ABD’nin bölge politikaları da buna göre yeniden şekillendi. Ama Türkiye politikası olduğu gibi devam ediyor. Türkiye yeniden askeri bir merkez olarak kullanılacak. Geçmişte komünizme karşı oluşturulan ‘yeşil kuşak’ stratejisinin üssü olan Türkiye bugün de bölgenin bütünlüklü olarak denetlenmesi için kullanılmaktadır.

Malatya’nın Kürecik nahiyesi geçmişten beri ABD bakımından stratejik bir bölge olarak kullanılıyordu. Jeo-grafik yapısı onun stratejik konumunu arttırmaktadır. Füze kalkanı sistemi ve ayrıca bunları koruyacak askeri sistemleri için Diyarbakır-Pirinçlik ve Malatya-Kürecik üsleri üzerinde tartışıldı ve Kürecik’e yerleştirilmesine karar verildi. Daha önce radar dinleme sistemi olarak kullanılan tesislere ek olarak nükleer füze sisteminin kurulması Kürecik bölgesinin konumunu çok ciddi olarak ön plana çıkartıyor.

Malatya ili Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik bucağının18 Köyü bulunuyor. Etnik nüfus bakımından daha çok Kürt-Alevi kökenli insanların yaşadığı bir bölgedir. Kürecik nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 65’i ekonomik ve politik nedenlerden göç etmiş bulunuyor. 12 Eylül 1980 Askeri darbesi döneminde çok ciddi baskılara maruz kalan Kürecik halkının çok önemli bir kesimi göç etmek zorunda kaldı.

Küreselleşmeye bağlı olarak oluşan Ortadoğu’da oluşan yeni politik denklemler, Türk ordusunun stratejik konumlamasını doğrudan etkiledi ve dahası ordunun önceliklerini değiştirdi. Geçmiş politikalar ekseninde Yunanistan, Bulgaristan gibi faktörler nedeniyle birinci ordu stratejik öneme sahipti. Türkiye’nin jeo politik konumu ve bölgesel öncelikleri stratejik planlama ikinci orduya kaydırıldı. Kürdistan coğrafyasının Ortadoğu’nun merkezi haline gelmeye başlaması ve dünyanın çatışma alanının Kürdistan’ı çevreleyen Ortadoğu ülkelerine kayması, Türkiye’nin askeri stratejisinde Malatya’da konumlandırılan ikinci orduyu ön plana çıkardı. Bu bakımdan Malatya’nın jeo-stratejik önemi çok daha ön plana çıktı. Nükleer füze sistemlerinin de Malatya/Kürecik bölgesine koşullandırılması çok bilinçli ve planlı bir politikanın sonucudur.

Kürecik’e kurulacak olan Füze kalkanı askeri sistemi küresel sermaye için stratejiktir. Bu nedenle Türkiye ile yapılan görüşmelerde, üslerin kurulmasına yönelik pazarlıklar da giderek netleşiyor. Bunun merkezinde Kürtlerin tasfiyesi var.

Türkiye bütünlüklü olarak ABD’nin jandarması haline gelmiş bulunuyor. AKP-Generaller ele ele bu görevi en iyi bir şekilde yerine getiriyorlar. Cemaatin inisiyatifinde bu süreç ilerliyor. Önümüzdeki en az 30 yıl Türkiye’nin füze kalkanları merkezi kürecik ve çevresi olarak anılacak, Türkiye, ABD’nin jandarmalığını yapmada Kürecik ön plana çıkacak. Nükleer silahları ateşleme gücü denildiğinde Kürecik ilk sırayı alacaktır.

Ayrıca gerek elektrik-enerji üretimine dayanan nükleer santraller gerekse askeri gücü oluşturan nükleer silahlar, dünyanın hemen her yerinde büyük tehlikeler oluşturduğunu biliyoruz. Rusya’daki Cernobil nükleer kazasının üzerinde yıllar geçmesine rağmen Avrasya ve Karadeniz bölgesinde hızla artan kanser ölümleri biliniyor. Japonya’da yaşanan depremden sonra nükleer santrallerin yarattığı sızıntının etkileri bütün doğayı etkileyecek düzeyde olduğu biliniyor.

Bunun dışında savaşların çok yönlü geliştirildiği ve özellikle nükleer silahlanmanın hızla arttığı bir dünyada, söz konusu füze kalkanı ve askeri koruma sistemlerinin bulunduğu yerler her zaman öncelikli merkezler olarak hedeftedirler.

Kürecik’e yerleştirilmesi kararlaştırılan füze kalkanı sistemleri birçok bakımdan tehlike arz etmektedir. Birincisi nükleer radyasyonun yayılma tehlikesi nedeniyle ve hem bölge insanı hem de doğası ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Bu bakımdan kanser eksenli hastalıklar bölgemizde çok daha ciddi olarak görüleceklerdir. Bölge halkının sağlığı ciddi bir tehditle karşı karşıyadır.

İkincisi ise askeri tehlikedir, bölgeye yerleştirilecek olan füze kalkanı ve onu koruyacak askeri sistemi, özellikler Ortadoğu halkları için her zaman bir tehlike oluşturacaktır. Bu nedenle Kürecik, tersten karşıt devletlerin nükleer silahlarının hedefinde olacaktır. Her hangi bir çatışmada ilk hedef Kürecik olacaktır. Bu bakımdan bölgede ciddi bir güvenlik sorunu oluşacaktır.

Üçüncüsü ise Kürecik, zorunlu olarak güvenlik bölgesi ilan edilecek ve orta düzeyde askerileştirilmiş bir sosyal yapı oluşturulacaktır. Bunun bir başka anlamı, bölgenin toplumsal ve doğal yapısı kesin olarak değişecektir ve bundan kaybedecek olan Kürecik halkı olacaktır.

Bütün tarihi incelendiğinde, haksızlığa karşı çıkmış Kürecik halkı, her zaman barıştan yana olmuştur. Bu nedenle bir anda milyonlarca insanı yok edebilecek nükleer füzelere ev sahipliği yapmayacaktır.

Kürecek’in hem doğasının hem de barışsever kimliğinin korunması için, küresel güçlerin silahlarına ev sahipliği yapmamalıdır. ABD’nin savaş üssü olmaması için, ‘FÜZE KALKANI’NA HAYIR’ kampanyasını çok kapsamlı olarak örgütlemelidir.

Kürecik bucağının Harunuşağı köyünde doğan bir birey olarak, Kürecik’e yerleştirilmesine karar verilen füze kalkanı sistemlerine karşı ortak bir mücadeleyi geliştirilmemiz gerektiğine inanıyorum.

Özellikle Avrupa’da yaşayan binlerce Kürecik’li var. Bunlar uluslar arası kuruluşları harekete geçirecek bir kampanya örgütlemelidirler. Ortak bir çağrı yapmalıdırlar. Bu konuda hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz.

.

1607430cookie-checkVe füze kalkanı Kürecik’te…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.