Venceremos ya da kadere tokat

Viyana’da seçimler yapıldı. Beklenenler oldu. Kaybedeceği tahmin edilen partiler kaybetti, kazanacağü tahmin edilen parti ise kazandı. Kaybeden büyük partinin yıllardır yapmış olduğu hatalar, kazanan partinin kazanmasına sebep oldu. Şehir yönetimini yıllarca elinde bulunduran parti son bir hamle ile kendi siyasi düşüncesiyle hiç bir ortaklığı olmayan çeşitli çevrelerden insanları oy avlamak için listesine almasının yararı mı yoksa zararı mı oldu değerlendirmesini yapacaklar mıdır, bilinmez. Bu konuyu siyasilere bırakalım.

Benim için Ekim/2010 ayının olayı, aslında yılın olayı Şilili maden işçilerininin kurtulmasıydı. Şili’de maden ocağında mahsur kalan işçilerin kurtarıldığı günün sabahında eşim “kalk, kalk” diyerek uyandırmıştı beni. Eşim haberleri izliyordu. Televizyon karşısında gözü yaşlı ve hıçkırıkları çaktırmamak istercesine bana sesleniyordu. Maden ocağında mahsur kalan son madenci işçisi de yeryüzüne çıkarılmıştı. Tüyleri diken diken eden bu güzel durum mutluluğun resmiydi işte. O resimleri Allende’nin ülkesi Şili’de görünce gençliğimin bir şarkısı aklıma geldi, yataktan bile henüz kalkmadan onu mırıldanmaya başladım. “Şili’de halk bugün savaşıyor, cesaret ve aklın gücüyle, venceremos, venseremos”. Daha sonra işe giderken tramvayda, büroda kendi kednimle başbaşa kaldığım her an venseremos şarkısını ya mırıldandım durdum.

“Cesaret ve aklın gücüyle” Şilililer doğaya karşı savaştılar ve tam tamına 69 gün sonra 700 metre yerin altından 33 insanı çıkararak doğaya karşı bu savaşı kazandılar. Kader demediler, cesaret ve aklı bileştirerek örnek mühendislik çalışmasıyla madencileri eşleriyle, dostlarıyla, sevgilileriyle, çocuklarıyla kısaca Şili ile yeniden buluşturdular.

Kader demediler. “Maden işçisinin kaderidir, bu işte çalışanlar kazaları da göze almaları gerekir” demediler. “Güzel öldüler” ifadesinin herhangi bir bakanlarının dudakları arasından dökülmesine fırsat tanımadılar. Zonguldak madencilerinin ikisinin cesetlerinin bile hala çıkartılmadığını ve orada bakan ve başbakan olduğunu söyleyenlerin protestolar arasında ifade ettikleri sözleri hatırladım. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiğini söyleyenler zahmet edip, madencileri ziyaret etmişlerdi, daha sonra da “Güzel öldüler” diye saçmalamıştı. Bir diğeri ise madenci ölümlerini meslegin “kaderinde” olduğunu söylemişti. Onlara göre kaderdir her şey. Cesaret ve aklın gücünü hiçe sayanlar kadere sarılırlar, şüphesiz şaşıracak bir şey yok. Madenci ölür, kaderdir; gezeteci öldürülür, kaderdir; deprem olur, kartondan evlermiş gibi binalar yerle bir olur, binlerce insan toprak altında kalır ve can verirler, kaderdir; güvenlik önlemi alınmadığı için inşaat işçisi iskeleden düşer, ölür, kaderdir. Her şey kaderle açıklanır, akla ve bilime değer verilmeyen yerlerde kadere sarılınır. Bunu da mesleklerin kaderi diye çıklarlar. Halkın yoksulluğu kaderdir, kendilerinin zengin olmaları da kaderdir.

Her şeyi kaderle açıklayan devleti yönettiğini sanan bakan, başbakan, cumhurbaşkanı çocuklarının 15 yaşından itibaren birden bire milyoner olmaları, gemiciklere, işletmelere sahip olmaları da kaderdir. Kendileri zengin olurken, ülkede insanlar yoksullaşırlar. Yoksullaşan insanlar ise, zenginlerin iftar çadırlarına, seçimden seçime kömür, tencere, tavaya muhtaç edilirler. Bu da kaderdir! Kader bu ya, yoksullaşan ve kadere bağımlı kılınanlar dönüp dolaşıp kendilerini muhtaç edenlere oylarını verirler. Seçimden seçime hatırlanan, yeri gelince “Ananı da al git” , “Parayı verirken bana mı sordun” diye azarlananlar yine kader diyerek onları seçerler. Bu kader böyle devam eder, gider. Bir kısır döngüdür. Askerler şehit düşerler, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir”, maden ocaklarında işçiler göçük altında kalırlar, “kaderdir” bunların hepsi.

Şili madencilerini yerin yedi kat altında kaderine terk etmeden, aklın ve bilimin ışığında 33 madenciyi yukarı çıkartarak, kadere ve kader diyenlere öyle bir tokat attı ki, tokatın şiddetinden sarsılan, Zonguldaklı maden işçileri için “güzel öldüler” diyen çalışma ve güvenlikten anlamayan bakan, “ bizde olsa üç gün içerisinde kurtarırdık” diyerek kaderine terk ettikleri insanları bile kendilerine güldürdü.

Şarkımı mırıldanıyorum, “Venceremos venceremos, zulme ve yoksulluğa paydos…. Şili’de halk bugün savaşıyor, cesaret ve aklın gücüyle, ….kıralım zincirlerimizi, venceremos, venceremos”

_______________

[email protected]

1598200cookie-checkVenceremos ya da kadere tokat

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.