Geçen hafta bizim mahalle Haringey’de ve Newham ile Liverpool ve Belfast’ta “18-23 Eylül Açlık Haftası” kapsamında açlığa karşı “Gıda hakkı” yürüyüşü düzenlendi. Haringey’deki sendika, STK’ler ve Day-Mer’in de örgütleyicileri arasında yer aldığı yürüyüş, 23 Eylül Cumartesi 12’de Tottenham Stadyumu’nun önünde başladı. Yürüyüş Tottenham Green’de gıda ikramları yapan tesgahların bulunduğu mini festivalle son buldu. Dünyanın en zengin 5’inci ülkesinde böylesi bir yürüyüş ülke dışındakileri şaşırtabilir belki ama istatistikler ülkedeki sosyal adaletsizliğin son derece ciddi bir beslenme sorunu doğurduğunu ortaya koyuyor.
Birleşik Krallık’ta açlık yürüyüşlerinin tarihi oldukça eski. Yürüyüşlerin ilki 1905’te parlamentonun önünde yapılmış. Açlık çektiğini haykıran erkek ve kadınlar o dönemin siyasilerini protesto etmiş. Daha sonra 1922’de, dünya ekonomik krizinin olduğu 1931, 32’de ve 1934, 36’da yapılmış.
Ve geldik “sanayileşmenin hizmetimizde olduğu” bugüne… Günümüzde Birleşik Krallık’taki verilere göre her 5 evden birinde yetersiz beslenme yaşanıyor ve geçen yıl yarım milyondan fazla çocuk yoksullaştı. Yardım kuruluşu Shelter’e göre 2023’ün başında İngiltere’de evsiz olarak kaydedilen 271 bin aile vardı. Bu yılın başındaki rekor sayıdaki yardım başvurusu da durumun çok hızlı kötüleştiğini gösteriyor.
Uzmanlara göre; “kanepe misafiri” olarak da bilinen gizli evsizliğin sayılması neredeyse olanaksız çünkü arkadaşlarının veya akrabalarının evlerinde kalan insanlar gözden uzak ve çoğu zaman da kendilerini evsiz olarak görmüyorlar.
The Big Issue, yoksulluğa ve evsizliğe karşı yaptığı çalışmalara salgın ve artan yaşam maliyeti krizinin darbe vurmasından yakınıyor. İktidardaki Muhafazakarların ülkedeki böylesi ciddi bir yarayı görmemezlikten gelmesi, üstelik sosyal hakların kısıntı ve kesintilerle heyelana uğraması sorunun giderek artması ve kronikleşmesini de çanak tutuyor. Açlık, yoksulluk ve evsizliğe karşı mücadele eden sivil toplum örgütleri ve kişisel girişimlerin çabaları ise haliyle sınırlı kalıyor.
DAY MER’den Arif Bektaş, eylemin sendika şubelerinin de aralarında bulunduğu 30 örgütce yapıldığını vurgulayarak, “Temel olarak ilk ve ortaokul öğrencilerine en az bir öğün ücretsiz yemek sağlanması, Kuzey Londra’da yaşayanların ev kiralarının düşürülmesi, daha çok sosyal konutun sağlanması isteklerimiz arasında. DAY MER olarak, Türkçe ve Kürtçe konuşan toplumu hayat pahalılığına karşı mücadele eden yerli örgütlere omuz vermeye çağırıyoruz” diyor.
Ülke çapındaki kampanya, 2020’de Liverpool West Derby İşçi Partisi Milletvekili Ian Byrne tarafından başlatıldı. Kampanyayı ülke genelinde yaygınlaştırmak için yoğun çaba gösteren Ian Byrne, “Gıda yoksulluğu sağlık ve yaşam beklentisinde eşitsizliğe, yetersiz beslenmeye, obezite hatta uzun vadeli genetik de dahil olmak üzere bir dizi başka ilgili soruna yol açtığını biliyoruz. Beslenememe çocukların eğitim başarıları ve yaşam şanslarını da etkiliyor. Daha az ölçülebilir ancak daha az önemli olmayan, bireysel insanlık onuru ve sosyal yaşam üzerindeki etkisi de unutulmamalı” diyor.
Real Media’nın muhabirinin sorularını yanıtlayan yerel bir gıda bankası olan Community CookUp’ta gönüllü çalışanı Carmel Cadden gıda bankalarının ne kadar önemli hale geldiğini ancak bunların dünyanın en zengin beşinci veya altıncı ülkesi için bir rezalet olduğunu ve sürdürülemez olduğunu anlatıyor. Cadden, artan kira artışları ve yakıt maliyetlerine izin vermekle hükümetin kötü bir politika yürüttüğünü öne sürüyor, ücretsiz okul yemeği talebinin derhal hayata geçirilmesini istiyor.
Haringey Belediye Meclisi Üyesi Michelle Simmons-Safo da, 30 yıldır Haringey’de bölge sakinleriyle yakından çalıştığını vurgulayarak çocukların yetersiz beslenmesi de dahil şimdiye kadar böylesi bir acı ve yoksulluk görmediğini aktarıyor.
Community CookUp organizatörü Alison Davy da “Biz bir yürüyüş yaptığımız için işin yapıldığını düşünecek türden insanlar değiliz. Yürüyüş farkındalığı artırmanın ilk adımı ve sadece başlangıcı” diyor. University College London’da (UCL) 2020’de gerçekleştirilen çalışma ülkedeki en zenginlerin en yoksullara göre hastalık ve engellilikten uzak ve açık ara ile ortalama 10 yıl daha uzun yaşadığını ortaya koyuyor.
Ne yazık ki tok açın halinden anlamaz. Bu konuda da sesimizi diğer seslerle birleştirerek kendi göbeğimizi kendimiz kesmek ve hükümete baskı yapmak zorundayız. Başka yolu varsa siz söyleyin, biz de yapalım efeeem!