Çözüm bir başka bahara

Rum tarafı baktı gördü ki bu sefer iş çok ciddi, masadan kaçmanın yollarını aramaya ve tezgahı da ona göre düzenlemeye başladı bile.
İlk işleri Türk tarafını suçlamak için bahaneler yaratmak, ikinci işleri de Rum tarafında koalisyon bozuluyor yaygarasını koparmak oldu.

Bundan sonraki bahaneleri yazmak için de kahin olmaya gerek yok.
“BM sıkıcı takvim koymaya çalışıyor.”
“BM müzakerelerde hakem istiyor.”
“Kıbrıslı Türkler çok şey istiyorlar.”
“Türkiye yumuşasın ve taviz versin.”
“Öyle bir anlaşma olmalı ki, Rumlar “Evet” desin.”
“Öncelikle toprak, mülkiyet, güvenlik-garantiler ve yerleşikler başlıkları görüşülsün. Bu konularda anlaşma olmazsa, müzakereler durmalı.”
“Türkler uzlaşmazdır.”
“Türkiye’ye baskı yapılsın, aksi takdirde müzakereler devam edemez.”

Bunları, müzakerelerin başladığı 1968 yılından beridir defalarca yaşadık.
Hiç şüphe yok ki gene yaşayacağız.

Masadan kaçma girişimlerinin siftahını Başbakan Derviş Eroğlu’nu ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ü suçlamakla yaptılar.
Rum siyasilerin ağızlarından çıkmaya başlayan suçlamalar aynen aşağıdaki gibi.
“Eroğlu ayak diretiyor…”
“Bakan Hüseyin Özgürgün Yeşilırmak’ın açılması yöntemine KKTC’nin Bakanlıklarının katılmasından söz etti…”

Başbakan Eroğlu’nu müzakere grubuna bir temsilci göndermekle suçlamaya ve müzakerelerin de bu nedenle kopabileceğinin mesajını vermeye çalışıyorlar.
Aslında yaptıkları ipe un sermek.
Sanki müzakereler şimdiye kadar çok iyi gitti ve altı ana başlığın altısında da bir anlaşma sağlandı da, son dakika Eroğlu bir temsilcisini müzakere grubu içine sokacak ve her şeyi bozacak.
Hedef şaşırtma diye buna derler işte.
Rumlardan daha iyi de politik yalan söyleyen bir millet yoktur herhalde.
Mısır’daki Sağır Sultan bile duydu, altı başlığın altısında da herhangi bir anlaşma olmadığını ve birkaç yüzden fazla olan alt başlıklar içinde sadece 22 alt başlıkta bir yakınlaşma olduğunu.

Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ise Rumların karalama hedefindeki ikinci kişi. Ne yapıp edip onu da suçlamaları lazım ki, müzakereleri kesmek için bir nedenleri olsun.
Özgürgün’ün Yeşilırmak kapısına giden yolun tamiri ve yapımında KKTC’nin yetkili makamlarının da çalışmalara katılmasını istemesi Rumlar tarafından bozgunculuk olarak nitelendi ve müzakerelerin kesilmesi için lazım olacak gerekçeler dosyasına kondu bile.
Müzakereleri koparmak zamanı gelince Rumlar bu tür ipe sapa gelmez gerekçeleri dosyadan çıkarıp masanın üstüne koyacaklar.

EDEK Başkanı Yannakis Omiru ise tezgahın ikinci aşamasının baş aktörü.
Daha şimdiden yaygarayı bastı ve Koalisyonun bozulacağı mesajlarını vermeye başladı bile. Maksat müzakerelerin devamı tehlikeye girsin de ne olursa olsun.
Hristofyas hükümetinin koalisyon ortağı oln EDEK’in başkanı Omiru, M. A. Talat ile D. Hristofyas arasında yürütülmekte olan doğrudan müzakereleri, çok tehlikeli ve kritik olarak niteleyerek müzakerelerin ilk turundaki gidişatın aynı kalması durumunda Eylül ayında başlayacak ikinci turunun kesilmesini önerdi.
Aslanım Omiru, kaçın kurrası o.
Ya müzakereler kesilir, ya da ortaklık biter ve koalisyon çöker.
Yeni koalisyon kurulana kadar “Allah Kerim”. Kim ölür, kim kalır.
Yeter ki müzakereler kopsun ve Rumlar suçlanmasın.

İşte Rumların Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık taktikleri kısaca böyle.
2009 sonunda veya 2010 başında anlaşma olacağına inanan varsa beri gelsin.

_________________

* Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com

658070cookie-checkÇözüm bir başka bahara

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.