24 Ocak!

İstanbul Fatih’te bir sokak. Bir işhanı ve üçüncü katında bir ayakkabı imalatçısı. Dışarıdan bakan için her şey normal. Serbest ekonomi kuralları içinde her kişi istediği yerde işletme kurabilir ve serbest piyasa koşullarına uygun olarak fiyat belirleyebilmelidir. 24 Ocak kararları bunları öngörmemiş miydi?

Sadece serbest meslek sahipleri mi işini bilecekti, memuru da, askeri de her kes kendi cebine göre işini bilecek ve ona göre davranacaktı. İş bilenin, kılıç kuşananın çağıydı. Liberal ekonomi neler yapmamıştı ki, sosyal devleti ortadan kaldırmış, son kırıntılarını da bu hükümet süpürecekti! 24 Ocak gününden beri değişmeyen bir ekonomi politika devam etmektedir, arada küçük düzenlemeler yapılmış olması, politikanın ana amacını değiştirmemiştir. Hatta bir ara IMF kendi çalışanı göndermiş, sömürge valilerin yetkileri gibi ekonomiye yeni rota verip gidilmiştir.

24 Ocak kararlarını alan ile sonradan gelen devlet bakanı sıfatını taşıyan arasında ortak nokta, her ikisinin maaşını da aynı yerin ermiş olmasıdır, bunların dışında ortak ekonomik politikadır! Biri sağ kökenden gelmiş, öteki sol kökenden gelmiş o kadar önemli değildir. Her ikisinin politikası sonucu sosyal demokrat sol, hepten buharlaşmıştır. Son gelen vali yetkili kişi solu darmadağın etmiş ve gitmiştir! Bir ara solu kurtaracak umut adam rolünü bile başarılı bir şekilde oynamıştır. Bugün asli görevinin başındadır ve hala oradan maaşını almaya devam etmektedir.

24 Ocak ülkeyi büyük bir işhanına döndermiştir, ve işhanın bir katındaki patlama binlerce insan hayatını kaybetmiştir. (Bizim 11 Eylül sendromumuz yıllar önce 24 Ocak günü olmuştur!) o patlamadan kurtulan yaralılar, hala aramızda dolanmaya devam ediyorlar.

Hiçbir şey eskisi gibi olunmayacak denen kırılma var ya, o aslında 24 Ocak günü uygulamaya konmuştur. Kararların topluma uygulatabilmesi için o günün koşullarında askeri darbe gerekliydi, bugün darbeyi gerektirecek koşular ortadan kalkmıştır, çünkü politikanın değişimini isteyen, ne politik bir istem, ne de bunu yaratacak bir doktrin mevcuttur.

Madenlerde grizu patlar, ölümler patlamadan değil, havalanmanın eksik olduğundan olduğu ortaya çıkar, eğer orada yeterli standart bir havalandırma olmuş olsaydı bugün o toprağa karışanlar, aramızda karışmış yaşıyor olabilirlerdi. Davutpaşa’da (31 Oca 2008) patlayan havai fişek ve sonrası yaşananlar belki olmayacaktı, bugün Almalılar İşhanı’nında ölümler Davutpaşa’da olayın bir devamdır. O koşulları yaratan ise, 24 Ocak kararları ve uygulamalarıdır.

Ölümler sonrası olay yerine gelen ölenlerin amcası İsmail Olgun; işyerinin ruhsatsız olduğunu belirtti. Sonra konuşmasını “Beş katlı bina yanıyor, yangın merdiveni bile yok. Çalışmak zorundayız, bizim bu mecburiyetimizi kullanarak iş yeri sahipleri bizi eziyor, bu çocuklara yazık” diyerek devam etti. Bu sözler, 24 Ocak kararlarının özeti gibidir. Çünkü toplum, açlık ile tehdit edilmektedir ve eğitilmektedir.

İsyanın sesi ancak bir can kayıbı sonrası ortaya çıkıyor ve hemen o ses kalabalığın gürültüsü altında yok oluyor, çünkü günümüzde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, gündeme daha gelemeden, gazete sayfaları arasında gözle görünmeyen noktada, sesler, kelimeler yok olup gidiyor! Çünkü bugünkü gündemimiz milli katilimizin açıklamasına yoğunlaşmıştır, başarılamayan darbe günlüklerin büyük puntolarla birinci sayfaları doldurmasına yer ayrılmıştır. Bu sayede yaşamın bu yönü ortadan kaldırılmakta ve dizilerde birer izleyici çekme aracına dönderilmektedir, aşk acılarının arasında.

24 Ocak’ta gerçekten neler açıklanmıştı ve hedeflenmişti? Bugün o açıklamayı yapanlar kahraman olarak anılıyor, kim için çalıştığı ve o kimin sevgili elamanı olduğu gözden uzak düşürülerek! O kişi yıllar sonra kimi daha çok sevdiğini açıklamamış mıydı? İşhanında ölen işçiyi düşünecek ne zamanı, ne de gündemi vardı, 24 Ocak kararlarını açıklayan devlet büyüğünün!

24 Ocak, 12 Eylül darbesinin hazırlıklarının Amerika tarafından resmen onaylanması ve Amerika’nın Ortadoğu politikasına uygun olarak ülkenin gündemi ile birlikte, yönünde değiştiği kırılma noktasıdır. Bu iddiamızı 12 Eylül sabahı Amerika’da şerefe kaldıran bardaklar o heyecanın getirmiş olduğu sözlerde saklıdır! “Bizim çocuklar başardı!” O gün, iktidarı hayallerinde göremeyenler bugün iktidar olmasının açıklanmasını, bu kırılma noktasına bakarak görebilirsiniz!


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1585650cookie-check24 Ocak!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.