Avrupa’daki TC vatandaşlarını dışlayanlar uzakta değil!
Türkiye’de parti başkanları her zaman olduğu gibi kendilerine “en yakın” ve “en az baş ağrıtan” adayları belirlediler ve Türkiye’nin seçmenlerine “alın bu adayları seçin” dercesine bir demokrasi “acizliğini” devam ettirdiler.
Listelerin açıklanmasının ardından doğal olarak tartışmalar başladı. Sayısı zaten az olan kadın adayların gene “kara bıyıklı” adayların arkasında yer almaları “uygun görüldü”. Ayrıca liderler kadın adayların “kadın hareketi temsilcileri” arasından seçilmemesi için de çok özen gösterdiler.
Özellikle kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan ve Alevi oylarını “cepte sayan” CHP gene çok usta bir manevra ile Alevi Hareketi’nin önerdiği adayları tamamen liste dışı tutarak “demokrasiden ne anladığını” gözler önüne serdi.
AKP ve CHP parti içi muhalif tüm isimleri seçimi fırsat bilip meclis dışı tutmayı başardı.
Bu aynı zamanda AB’nin bu konuda “vahim” bir hatasını da gözler önüne serdi. Bazı konularda “olmazsa olmaz” tavrı ile direterek gerekli reformları “iyiki” zorla yaptıran AB nedense Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu konusunda “pasif” kaldı.
Bu pasif tavrın arkasında “AKP iktidarının sürmesini tehlikeye düşürücü yasal değişiklikler konusunda bekleme” tarzı bir nedeninin olduğuna inanmak istemiyorum. Ancak hangi nedenle olursa olsun Türkiye’de yüzde on barajının değiştirilmediği ve Siyasi Partiler Yasası ile “parti başkanları diktatörlüğüne” son verilmediği sürece Türkiye’de seçimler seçmenlerin “seçme ve seçilme” hakkını demokratik bir şekilde kullanabildikleri bir ortamdan yoksun kalacak.
Örneğin Almanya’da son iki genel seçimde “belirleyici” olan kadınlar ya da gençler Türkiye’de kendilerinin temsil edilmediği listelere oy vermek zorundalar.
Almanya’da Gerhard Schröder’in şansölye olmasına katkıda bulunan Türkiye kökenli seçmenler ise Türkiye’de tamamen unutulmuş durumdalar. Yurtdışında yaşamakta olan yüzbinlerce TC vatandaşı ya da “çift vatandaşlığa” sahip seçmenlerden sadece biri aday olabildi. O da CHP listesinin arka sıralarından birinde yer bulabildi.
Yurtdışında Türkiye Ekonomisi için yıllar boyu çok önemli rol oynayan insanlar seçim söz konusu olduğunda rahmetli Aziz Nesin’in “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” kahramanını hatırlatırcasına unutuluverdiler!
Hem rahatça seçime katılıp oy verebilmeleri için gerekli yasal düzenlemeler yapılmadı, hem de aralarından çıkan onlarca aday dışlandı.
Avrupa’daki adayları dışlayan AKP’liler, CHP’liler ve diğerleri lütfen bundan sonra Almanya’ya, Hollanda’ya ya da Belçika’ya gelip “vatandaşlarımızın AB ülkelerinde dışlanmasına karşı şunu, bunu yapacağız” nutukları atmasınlar.
Onların bu nutukları atarken yüzleri kızarmayabilir ama yurtdışındaki TC vatandaşları sanırım artık onların dediklerinin “bir kelimesine bile” inanmayacak. AKP, CHP ve diğerleri bu tutumları ile Avrupa Sağı’na “mükemmel” bir örnek oldular.
