ALMANYA’DAN… Çan Kuleleri ve Cami Minareleri

Sağ ister Türkiye’de olsun, ister Almanya’da ya da başka bir ülkede seçimler söz konusu olduğunda demeç ve kararlarında “popülizm” ana rolü oynamaya başlıyor.

Almanya’da Federal Hükümet’teki koalisyonun birinci partisi konumundaki CDU’nun geçtiğimiz günlerde gerçekleşen kurultayının ana konuları arasında da “Türkiye’nin AB üyeliği” ve “din” yer aldı.  Almanya’nın Şansölyesi de olan CDU Başkanı Angela Merkel ve CDU’nun “şahinleri” ortada hiç bir neden yokken “Türkiye’nin AB üyeliği” konusunu bir “sorun” olarak tekrardan ısıtma ihtiyacı duydular. Oysa müzakerelerin şu veya bu şekilde sürmekte olduğu bir sürecin yaşanmakta olduğu bir dönemde yani “Türkiye” konusunun “AB üyeliği” açısından aslında gündemde olmasına hiç bir neden olmadığı halde “Türkiye AB’ye üye olmalı mı, olmamalı mı?” tartışması kurultayı çok ilgilendirdi.

Devletin başında ve AB içinde bu nedenle oldukça sorumlu konumda olan Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in de çok iyi bildiği gibi Almanya ve AB’nin uluslararası düzeyde AB ve Türkiye arasında imzalanmış olan metinlere sadık kalınması zorunluluğu oldukça net bir olay. “Dört, beş fazla oy alacağız” umuduyla “biz Türkiye’yi AB’de” istemiyoruz tarzı kurultay kararları bu gerçeği değiştirme şansına sahip değiller.

Ancak sağcı politikacıların amacı farklı. Alman Kamuoyu’na “olmayan bir sorunu varmış gibi göstererek” önyargıları kemikleştirmek ve 2008 yılında eyaletler düzeyinde ve de 2009 yılında önce Avrupa Parlamentosu (Haziran), ardından da Federal Parlamento (Eylül) gündeme gelecek seçimler için ortamı hazırlamak ve bu sayede “popülist” söylevlerle oy avcılığına çıkabilmek.

Bu “numara” artık tek başına yetmediğinden buna ek olarak “din” konusu da kurultayda “istismar” edildi. Almanya’da köktendincilerden kaynaklanan ve toplumsal yaşam açısından tehlikeli olan “bir radika camiler ve imamlar sorunu” olduğu bir gerçek. Ancak bu sorunun çözümünde en önemli sorumluluğa sahip olan kişilerden biri olan Angela Merkel’in CDU Kurultayı’nda “cami minareleri kilise çan kulelerinin boyunu geçemez” tarzı konuşmalar yapması da CDU’nun bu konuda ne derece sorumsuz ve popülist davranmaya meyilli olduğunun en açık örneği.

Almanya’da “hristiyanlar ve müslümanlar” konusunu sadece “minareler ve çan kuleleri” olarak devletin en tepesindeki kişi olarak kamuoyuna aktarmak müslüman olarak tanımladıkları insanlar arasında “camiler ve minareler” ile ilişkisi olmayan ya da olsa da bu mekanlara gitmeyen büyük bir çoğunluğu da rencide etmek demektir. Üstelik Almanya’da yaşamakta olan tüm insanları kucaklaması gereken bir Şansölye’nin bu tarz çıkışı genelde “bilgiden yoksun olduğu” için “müslüman” diye tanımlanan her bireye “çekingen” bir şekilde bakan sokaktaki insanın önyargılarını da “Bak, bak bir de kilise çanlarımızdan daha uzun minareler yapacaklarmış köyümüze, kasabamıza!” şeklinde pekiştirdiğinden tüm Türkiyeliler olarak 2008 ve 2009 yıllarında Almanya’da çok başımız ağrıyacağa benziyor.

Beş buçuk yıl Avrupa Parlamentosu’nda, on yılı aşkın süredir yerel düzeyde İl Genel Meclisi’nde ve en az on beş yıl kamuda yaşamakta olduğu ülkesi için hizmet veren bir vatandaş olarak Almanya’da hala bu noktada olmamız ise beni gerçekten çok üzmekte!

1615980cookie-checkALMANYA’DAN… Çan Kuleleri ve Cami Minareleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.