Yıllar önce bir gün Berlin’e uçtum. Çünkü bir arkadaşımın benimle konuşmak istediği bir konu vardı.
Berlin’de bir alışveriş merkezinin kafetaryasında Emine Demirbüken bana kendisinin CDU’ya üye olacağını, nedenlerini ve niçin diğer partilerin onun için cazip olmadığını anlattı.
Görüşümü sorduğunda “kendi açısından en doğru kararı verdiğini” söyledim cevaben. Çünkü o gün ve bugün de biz Türkiye kökenli Almanyalılar’ın yaşamın her alanında ve elbette CDU’da da aktif konumda olmalarını doğru bulmaktayım.
Yıllar önce Emine Demirbüken ile bu konuyu konuşurken onun günün birinde CDU Federal Yönetim Kurulu üyesi ve ardından da Berlin Eyalet Parlamentosu’nda bir CDU’lu milletvekili olacağını söyleseler inanmazdım.
Şimdi ise gerçek.
O günden bugüne evlenip iki çocuk sahibi olan Emine Demirbüken, ilk olarak Almanya’da CDU Federal Yönetim Kurulu üyesi olmayı başarırken belki de CDU’luları bile şaşırttı.
CDU içinde hem federal düzeyde hem de Berlin’de oldukça aktif konumu olan Emine Demirbüken bu nedenle seçim kampanyaları sırasında bizleri de terletti. Ancak bu bence bir sorun değil. “Halk için çalışan ve çalışkan olan kazansın” prensibinden yola çıkarak rekabetten ve rakiplerden korkmamak gerek.
Hatta tam tersine CDU içinde etkin konuma gelen Türkiye kökenliler diğer partilerdekiler için de parti içi rekabette yardımcı bir argüman bile olabilirler. Örneğin Almanya’da Türkiye kökenliler haklı olarak sormaktalar ‘Yeşiller’de, FDP’de ve hatta CDU’da bile federal yönetim kurulu üyesi Türkiye kökenli Alman politikacılar var da niye SPD’de yok?” diye. Bence haklı bir soru.
Almanya değişiyor ve CDU’da. Bu güzel bir gelişme. CDU’lu bir eyalet milletvekilinin başka bir görev yüklenerek koltuğunu çoşkuyla Emine Demirbüken’e bırakmasıyla Berlin Eyalet Parlamentosu’ndaki Türkiye kökenli milletvekillerinin sayısı da arttı. 6 kadın ve 2 erkek toplam 8 milletvekili oldular.
Ve Almanya’da ilk defa bir parlamentoda her siyasi grupta Türkiye kökenli milletvekili var artık. Bu göçmenlerin bu ülkede toplum içinde geldikleri yer açısından çok değerli. Çünkü Almanya bir Belçika ya da Hollanda değil. Tarihinde diğerleri gibi sömürge ve de dolayısıyla “yabancılar” ile deneyimi olmayan büyük bir ülke.
Bence şimdi sıra artık belediye başkanı, vali, devlet müsteşarı ve bakan gibi sorumluluklara geldi. Bu da artık yakın gelecekte yaşanabilecek bir olay konumunda.
Eyalet düzeyinde Türkiye kökenli milletvekili olmayan eğer Almanya’nın doğudaki eyaletlerini saymazsak üç büyük eyalet kaldı: Bavyera, Baden Württemberg ve Hessen.
Sanırım bir dahaki eyalet parlamentosu seçimlerinde bu eyaletler de sürpriz yapacaklar.
Türkiye kökenli Almanyalıları izlemeye devam etmenizi öneririm!
