ALMANYA’DAN… Muhalefetsizlik

Hafta sonu İstanbul’da ayaküstü sohbet ettiğim birçok kişi AKP Hükümeti’nin yeni bir seçimde işinin zor olduğunu söyledi.

Ancak bu yorumu yapanlar arasında “şu partinin şansı yüksek” diyebilen de yoktu.

Evet işte şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu hazin durum.

Onlarca yıldır yurtdışında çok sevdikleri ülkeleri için “gönüllü döviz makinesi” olanlar da Berlin’de başbakanlarından azar işittiler.

Yeşil sermaye tarafından dolandırılanlar Alman mahkemelerinde haklarını arayabilirken kendi ülkelerinin başbakanından ilgi görmek bir yana bir de onun mikrofonun açık olduğunu fark etmeden haklarında söylediği bir “söz” nedeniyle belki de onunla mahkemelik olmak üzereler.

Yeşil sermayenin oyununa gelenlere verilen standart cevap “siz de para vermeseydiniz” iken yurt dışındaki T.C. temsilciliklerine türban ile girilememesi “laik” Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir sorun oluyordu.

Ve eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın da yer aldığı bir koalisyon hükümetinin eski bakanı bir büyükelçi herkesin gözü önünde demokrasiler de pek alışılmamış bir biçimde bence istifa etmesinden başka bir tavırla cevap verilmesi mümkün olmayan bir olay yaşıyordu.

Evet ve tüm bu yukarıda kaleme aldıklarımı medya aracılığı ile takip edebildiğimiz Pazar Günü bir ara kısa da olsa Bebek’te oturup birlikte çay içtiğimiz televizyoncu bir dostum bana “yazıların karamsar” diye sitem etmekteydi.

Oysa “karamsar” olan benim yazılarım değil.

Belki “karamsar” değil ama bir tür “çaresiz” olan yaşanılan bu durum.

Hükümetinden memnun olmayan bir halkın seçebileceği bir muhalefeti görememesinin çaresizliğinden daha “olumsuz” ne olabilir bir ülkede.

İşte böyle bir ortamda elbette “olumlu gelişmeleri” görmeme lüksümüz olamaz.

Onlardan biri 26 Mayıs 2006 Cuma Günü gerçekleştirilen bir konferanstı.

Şişli Belediyesi AB Merkezi tarafından organize edilen “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye” konulu iki panelden oluşan bu konferansın ilk bölümünde “AB’de enerjiyle ilgili direktifler ışığında AB’nin genel bir enerji politikası var mı? Gelecekte olabilmesi için neler yapılmalıdır? AB üyesi ülkelerdeki ulusal enerji politikaları nelerdir, Birlik politikası oluşturulmasında nasıl faydası dokunabilir?.” gibi sorulara yanıtlar verildi.

İlk bölümün konuşmacıları Avrupa Parlamentosu Alman Sosyal Demokrat Grup Başkanı Bernhard Rapkay ile çerçeve programları uzmanı Burcu Dağürküden’di. Rapkay enerji politikasının siyasi boyutuyla ilgili doyurucu bilgilendirmeler yaparken Burcu Dağürküden teknik düzeyde AB’nin genel enerji politikası oluşturma adına attığı adımları analiz etti. Bu adımların gelinen noktada ne anlam ifade ettiği ileriki dönemde nasıl politikalar oluşturulması gerektiği iki konuşmacının da üstünde durduğu noktalar arasındaydı.

Konferansın ikinci oturumunda ise “Türkiye’nin AB üyelik sürecinde Enerji” başlığında gelinen nokta ayrıntılarıyla incelenirken Türkiye’nin genel enerji politikası tartışıldı.

Bu bölümün konuşmacıları ise her biri alanının uzman isimleriydi. İTÜ Enerji Enstitüsü Enerji Planlaması ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sermin Onaygil Türkiye’nin ve AB’nin enerji stratejileri üstüne bir değerlendirmede bulunduktan sonra enerji verimliliği üstünde durarak bu konuda ilerleme kaydetmek için yapılması gerekenler konusunda ipuçları verdi.

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’ndan Burçin Pamuksuz Türkiye’nin AB ile müzakereleri sürecinde Enerji konusunda gelinen nokta ve atılması gerekli adımların altını çizdi.

Alarko Enerji Grubu Koordinatörü Tarhan Günay ise iş dünyası ve enerji konulu sunumuyla tartışmaya başka bir boyut getirerek iş dünyasında geçerli enerji politikalarını içeren bir sunum gerçekleştirdi.

Şişli Belediyesi AB Merkezince düzenlenen “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye” konulu konferans çeşitli belediyelerden, üniversitelerden, STK’lardan, politika, iş dünyası ve basından pek çok katılımcı ile gerçekleştirildi ve önümüzdeki dönemde daha da hararetle tartışılmaya başlanacak Enerji konusunda Türkiye’de özellikle de belediye düzeyinde pek görmeye alışık olunmayan bir tartışma ortamının yaratılmasına katkıda bulundu.

Buraya kadar her şey çok güzel.

Ama işte sorun burada başlıyor. Hala bir muhalefet yok Türkiye’de.

 

Not. Yazarın bu yazısı 31 Mayıs 2006 tarihli Forum Diplomatik’de de yayınlanmıştır.

1614850cookie-checkALMANYA’DAN… Muhalefetsizlik

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.