Avrupa’da sonbahar mı?

Eskiden Avrupa’ya ihtiyacımız yok diyenler aşırı sağcı partiler ve siyasetçilerdi. Bu durum Avusturya’da artık böyle değil. Toplumun her kesiminden insanlar „Avrupa’ya ihtiyacımız var mı“ sorusunu sormaya başladılar. Hem de sesli olarak. Zira Avrupa Birliği aleyhinde laf etmek, ülke içerisinde aforoz edilmekle eş değerdeydi. Bunun için de kimse AB ile ilgili olumsuz düşüncesini belirtemiyordu. İnsanların beynine konmuş bir sansür işlemekteydi.

Çalışanlar real ücretlerin ve alım gücünün düşmesinden, gün geçtikçe herşeyin daha da pahalandığını gördükten sonra, bunun sorumlusunun Avrupa Birliği üyeliği ve Avusturya Şilini’ni bırakıp Avro’ya geçiş olduğunu dile getiriyorlard dost sohbetlerinde.

Emeğinin karşılığı ile geçinen dar gelirli kesim, kara günler için bankalarda olan paralarının ellerinden kaçacağının endişesini yaşamaktadır. Avro öncesi para birimi olan Şilin ile kendilerini daha güvenli hisseden Avusturyalı, Avro’nun aldatıcılığından ve onun değer kaybedeceğinden korkmaktadır.

Özellikle Yunanistan ve İtalya AB üyesi olan ülkelerde yaşanan ekonomik krizler, basın ve yayın organlarına da AB ile ilgili konuları sorgulamayı dayattı. Gazete ve çeşitli dergilerde sürekli irili ufaklı haber ve yorumlar dikkati çekmekteydi. Özellikle Avusturya’nın AB üyeliği sürecinde bir propoganda organı gibi görev almış olan yayın organlarından ve Avusturya‘nın en önemli haber dergisi Profil’in de „Avrupa’ya kimin ihtiyacı var“ sorusunu kapak konusu yapması oldukça önemliydi. Derginin kapak fotoğrafı da oldukça ilginçti. Bir sonbahar gününde AB’nin iki büyük ülkesinin liderleri Angela Merkel ile Nikolas Sarkozy‘i deniz kenarında yürüyüşe çıkmış hallerini gösteriyordu. Bu fotoğrafın yanında ise dergi „Avrupa’ya hala kimin ihtiyacı var?“ diye sormaktaydı.

Dergi konuyu işlediği iç sayfada Avrupa liderlerini bir masa etrafında görüşme sırasında gösterirken, yazı için kullanmış olduğu başlık daha da çarpıcıydı„Bozuk Avrupa“. Profil bu başlık altında Avrupa’nın sorunlarının hangi noktalarda toplandığının tespitini yapmaktaydı. Avrupanın sorunları olarak mercek altına alınan konular ağrlıklı olarak; Avrupa’daki ekonomik kriz, Avrupalı liderlerin zayıflığı, ırkçılık, işsizlik, eğitim alanındaki sorunlar ve Avrupa’nın yaşlanması ve emeklilik, onunla bağlantılı olarak göçmenlerdi.
Makalede Avrupa’nın savaşlardan günümüze çehresi anlatılırken, kıta üzerinde bir barış ortamının sağlandığı vurgulandı. Bunun „bir birleşik Avrupa’nın başarısı“ olduğu da yazıda dikkat çekti. Makalenin devamında, Avrupa‘nın ile Sovyetler Birliği ile aralarındaki sorunlar analtıldıktan sonra, Doğu Almanya’nın Batı Almanya ile birleşmesinin başarısının da altı çizildi. Burada Alman Helmut Kohl ve Fransız Valery Giscard D’Estaing gibi politikacılar birleşme ve para birimi başarılarında örnek gösterildi. Günümüz Avrupalı politikacılarının başarısızlığına vurgu yapılırken, Avusturya’nın eski BaşbakanlarındanWolfgang Schüsel’in buna katılmadığını kendisiyle yapılmış ve başka bir sayfada yer alan söyleşide dile getirdiği görüldü. Wolfgang Schüssel kendisi gibi muhafazakar siyasetçi Angele Merkel’i „çok doğru davranan ve doğru kararlar alan siyasetçi“ olarak gösterdi.

Bankacılık alanında da eleştirlerde bulunan dergi, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) sadece Almanya’nın Frankfurt kentinde bulunmasını değil, ayrıca AMB’nın Alman Merkez Bankası örnek alınarak yapılandırldığını eleştirdi. Makalede Avrupa para birimi Avro’nun kriz başlangıcına kadar sürekli değer kazandığının altı çizerken; Amerikalı dev yatırımcı Lehmann kardeşlerin 2008 yılındaki iflasından sonra „iki Avrupa yaratılmasının“ Avro’ya güvenin azaldığı da belirtildi. Dergi Alman Der Spiegel Dergisi’nin Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz’in kastedildiği „Güney Avrupa ile Orta ve Kuzey Avrupa’da ekonomik gelişme birbirinden ayrı ve paralel olmayan gelişmesinin banka ve maliye sektöründe krizleri derinleştirmiştir“ tespitini de sayfalarında yer verdi.

Derginin Avrupa’nın sorunu olarak gördüğü bu konuları işlerken uluslararası karşılaştırmaların da yapıldığı görüldü. Kuzey Amerika, ABD, Çin ve Japonya gibi ekonomik bölgelerin karşılaştırmada esas alındığı önemli konularda Avrupa‘nın hep olumsuz noktada olduğu dikkatleri çekmekteydi.

Avrupa’nın yaşlanmasından dolayı emekliliklerin artık finanse edilemeyecek duruma geldiği belirtilirken, bu durumun göçmenler tarafından finanse edilebileceği belirtildi. Avrupa ülkelerindeki aktif çalışanlarla emekliliğe ayrılmış olanların aralarındaki uçurumun gün geçtikçe derinleştiği belirtildi. Göçmenlerin Avrupa dışında üçüncü ülkelerden sağlandığı eleştirilirken, onların Avrupa’nın hangi ülkesinden sağlanacağına dair düşünce belirtilmemişti.

Makale „500 milyon nüfusla dünyanın en büyük pazarının olacak Avrupa’nın küresel anlamda belirleyici oyuncu olacağı rüyası artık bitmiştir“ cümlesiye bittiği görüldü.
Avusturya’nın AB konusunda propoganda dergisi gibi yayıncılık yapan Profil Dergisi bile „Avrupa’ya hala kimin ihtiyacı vardır“ diye sorarken, Avrupa Birliğ’nin kapısını aşındıran Türk politikacılarının amaçlarını anlamak pek de kolay olmamakta. Onlar Avrupa’nın aldatıcı politikalarını yine Avrupalı politikacılardan değil, onların çıkartmış oldukları dergileri takip etme bile yeterlli olacaktır.

Şimdi bu durum en aşırı Avrupa Birliği taraftarı olan kesimler tarafından da dile getirilmekte.

1598520cookie-checkAvrupa’da sonbahar mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.