Barış yolunda medyanın rolü…

Türkiye barışa en yakın kavşağa doğru ilk defa ilerleme şansını kullanıyor.
Evet, daha önce atılan adımlar oldu ama bunu hem iç ve hem de dış dinamiklerin devreye girmesi, bütün gelişmelere medyanın bigane kalması sonucu girişim gerçekleşemedi.
Şimdi çıkılan yolda belki daha çok mayın var.
Barış yolu gerçekten çetin bir yolculuğun işaretlerini ermiyor değil.
Ama iyi niyet-kararlılık-hoşgörü her sorunun üstesinden gelebilir.
Yeter ki barışı destekleyenlerin ülke geneli ortalamasının üstüne çıkması sağlansın.
Bu noktada medyanın gücü ve üstleneceği rol önemli.
Ayrılıkçı hareketlerin yaşandığı İspanya, İrlanda ve Sri Lanka’da yaşanan iç savaş ve sonrası gelen barış süreçlerinde medyanın gücü test edildi.
Ve anlaşıldı ki barışa giden yol üstündeki mayınlı alanlarda medya etkin bir rol üstlenebilir.
En taze örnek Sri Lanka’da yaşananlar.
Bu ülkede ne yazık kiş barış özlemleri gerçekleşemedi.
Nedeni medyanın tutumu ve üstlendiği rolü becerememesi.
Şu günlerde Sri Lanka’lı Rohite Bashana’nın yaşadıkları ve sonrası Almanya’da bir belgesel ile öne çıkmış.
Anlatılan öykülere bakılırsa, Sri Lanka’da ana akım medyanın büyük bölümü, uzun yıllara yayılan savaş boyunca savaş politikalarını destekleyen bir yayıncılık yapmışlar ve ağır eleştirilerine hedef olmuşlar.
Ancak, bu dönemde bunun istisnaları da olmuş..
Örneğin Sri Lankalı Rohita Bashana, bu az sayıdaki gazeteciden biri olarak tanınıyor.
1992’de gazeteciliğe başlayan Bashana meslekteki ilk gününden bu yana, Sri Lanka’daki savaş ve barış gündemini sürekli takip ettiğini anlatıyor.
Bashana, Sinhali toplumuna mensup olmakla birlikte Tamiller’le ilgili gerçekleri araştırmaya çalıştığı için birçok tehdit almış, 2006’da can güvenliği tehlike altında olduğu için ülkesini terk etmek zorunda kalmış.
Öyküsü, Norveçli belgeselci Beate Arnestad’nın hazırladığı”Silenced Violence” adlı belgesel filmde de anlatılan Bashana, bugünlerde Almanya’da, kendi tabiriyle “sürgünde” yaşıyor.
Şimdilerde hem gazeteciliğini sürdürüyormuş, hem de kurucularından olduğu Journalists for Democracy in Sri Lanka (Sri Lanka’da Demokrasi için Gazeteciler) örgütüyle, 2005’ten bu yana 44 gazetecinin öldürüldüğü Sri Lanka’daki basın özgürlüğü için kampanya yürütüyormuş.
Bashana, Sri Lanka’daki savaş ve barış müzakereleri sürecinden etnik temelli çatışmalar yaşayan diğer ülkelerin birçok ders çıkarabileceğini, o derslerden birinin de medyayla ilgili olduğunu söylüyor.
Bashana’ya göre, ülkedeki barış sürecinin çökmesinin nedenlerden biri de medyanın rolü ve tutumu.
“Hem savaş döneminde hem de barış müzakereleri döneminde Başkent Kolombo merkezli medyada barışa muhalefet vardı. Bu medya 25 yıl boyunca Tamil bölgesinde yaşananları haberleştirmemeyi tercih etti. Barış süreci boyunca hep güvensizlik ve kuşkuculuk vardı” diye açıklıyor bu tabloyu Bashana.
Muhabire göre, gazeteciler için büyük bir şans doğmuş ama bu şans kullanılamamış: “Barış süreci sırasında daha önce yapamadığımız konularda haber yapabilme şansımız doğmuştu. Bu olanak herkes tarafından aynı şekilde kullanılmadı. Bazıları tutkuyla bundan yararlanmak istedi. Sadece bir avuç gazeteci bunu yaptı. Büyük gazetelerde çalışan gazeteciler devlet veya aşırı milliyetçi kesimler tarafından konmuş sınırları geçmek istemedi.”
Bashana’ya göre, medyanın müzakereler konusunda kuşku ve güvensizlik pompalayan yayıncılığının da etkisiyle barışa demokratik yollarla ulaşma şansı kaçırılmış.
Bashana, sadece doğru bir habercilik yapılması gerektiğinden bahsetmiyor ve medyanın, barışın inşası yolunda farklı roller üstelenebileceğinin de altını çiziyor.
Ve şöyle bir görüş ortaya atıyor:
“Devletle isyancılar konuştuğunda tartışmalar bir düzlemde başlamış demektir. Ama başka bir düzlem daha olmalı, halkın halkla konuştuğu bir düzlem. Medya, işte bu ikinci düzlemde, halkın halkla müzakeresinde çok önemli bir rol oynar. Bu, resmi değildir ama çok önemlidir. Medya, birbirine düşmanca yaklaşan kesimlerin dahi birbiriyle tartışmasını sağlayabilir. Medya doğrudan halklar arasında, yani yükseklerde değil, tabanda böyle bir tartışma platformu açabilir. Medya böylelikle süreci pozitif etkileyebilir ve yeni bir güven alanı inşa eder. Medya, barışın avantajlarını insanlara gösteren bir söylem geliştirmelidir. Eğer sağlam kanıtlarla barışın ne getireceği anlatılırsa insanlar savaşı savunmaz hale gelir çünkü sonuçta insanlar çocuklarını o savaşa gönderiyor. Sri Lanka’da yıllar süren bir savaş oldu, sonrada barış şansı doğdu ama biz bu şansı yok ettik. Halbuki medya, insanların yatışmasına, birbirlerine bakmasına ve anlamasına yardımcı olabiliyor.”
Bashana’nın anlattıkları ve gözlemleri tam da bizim içinde bulunduğumuz barış zeminiyle nerdeyse bire bir örtüşüyor.
Türk medyası, barışa giden yolda sorumluluk üstlenir. Buna inancımız tam.
Hele halk ile barış arasındaki ince çizgiye yönelik bir rol üstlenirse sonuca giden yol daha kısalır.
Türk medyası, gerek demokratikleşme, gerek insan hakları ve gerekse özgülükler konusundaki deneyimleri ile Sri Lanka medyasının fersah fersah önünde. Bundan kimsenin kuşkusu yok.
Yeter ki taraflarca ve siyasetçiler arasında yapılan yanlışlar doğru olarak dile getirilsin.
Tarafların müzakereler sırasındaki “çıkar ilişkileri” varsa bunları engelleyici yayınlar yapsın.
Gereksiz yere “milliyetçilik” damarlarına dokunmasın.
Halkın hassasiyetlerini zamanında görsün.
Dış mihrakların oyunu varsa, bunları önleyici rol üstlensin.
En önemlisi halkın doğru bilgiye ulaşmasında “tarafsız” olsun.
Halka dokunmayı gerçekleştirsin.
Barış uğruna, ülkenin selameti adına, demokrasinin tam olarak yaşanması ve yerleşmesi adına, sadece elini değil, vücudunu da taşın altına koymaktan geri kalmasın.
Her şeyi göze alarak…
Gerekirse ölümü…

1628630cookie-checkBarış yolunda medyanın rolü…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.