Barışı yakalamak…

Çeyrek asrı aşan bir süredir ilan edilmemiş bir savaş yaşandı bu topraklarda.
Henüz bitmiş de değil.
Adı belli : Türk-Kürt savaşı.
Düzenli bir ordu, düzensiz bir güçle (gerilla) savaşta.
40 bini aşan can yitirilmiş.
Savaşın ekonomik boyutunu tahmin edenin alnını karışlarım.
Harcanan, yani uçup giden milyar dolarlar ile Türkiye’yi ekonomik açıdan uçurmak mümkün olabilirdi belki de…
Ama olmadı…
Şimdilerde PKK ile barış görüşmeleri için uygun zemin aranıyor.
Gerillanın (PKK) iç ve dış temsilcileri ile MİT’in, barışın yakalanması için Oslo’da başlattıkları süreç artık geride kaldı.
Belki de o süreç barış için bazı olumlu sonuçların kayıt altına alındığı bir görüşmedir.
Yani taraflar belli noktaları aşmış olabilirler.
Şu anda yakılan yeşil ışık ve PKK ile yapılan görüşme süreci her iki taraf için de büyük şans.
Eğer zaman ve süreç iyi kullanılırsa, bir taraf diğer tarafı sadece “ bertaraf” için çalışmazsa barış yakalanabilir.
Ama çok yakın zamanda gerçekleşecek diye hayal etmek yanlış
Bu kanıya nerden vardım.
Görüşmelerin tek adresi İmralı’daki Öcalan ile süregelen görüşmelerden sonra, CNN Türk’e çıkan BDP Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ü dinlerken birkaç not almayı ihmal etmedim açıkçası.
Satır aralarına sıkışan bazı mesajlar iyi değerlendirilirse gelecek günlerde neler olacak çıkarmak çok zor değil.
Görüşmeler sanırım iki ayrı heyetler arasında yapılacak.
Yani şu andaki görüşmeler- Öcalan ile- daha sonraki temaslar –Kandil ile- ve bir süre sonra da PKK örgütünün tüm organları ( KCK-DTK ve Avrupa ayağı) bittikten sonra iki masa kurulması gündeme gelebilir.
İlki, “Gözlem Gücü “
Bu güç, akil adamlardan oluşacak.
Yani, Türk-Kürt aydınları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, bilim adamları, siyasi temsilciler.
Görevi sınırlı: Sadece Kürtlerin hak ve özgürlüklerini tartışacak.
Tabii Türklerin hassasiyetleri ve ülkenin gerçekleri ön planda tutulmak kaydıyla.
Hazırlanan yeni ve ilk sivil anayasaya eklenecek anayasal haklar ele alınacak. Yani dil-kültür-eğitim gibi konuların çerçevesi çizilecek. Bunların yasal çerçeveleri TBMM tarafından çıkarılacak yasalarla da teminat altına alınacak.
Bütün bu haklar, Kürt tarafına güven vermezse görüşmeler kesilebilir.
İlk ve önemli risk bu. Verilen sözlere sadık kalmak.
Hiçbir taraf, diğerini güç duruma sokacak vaatlerde bulunmayacak, hatta bundan kaçınacak.
İkinci masa, ya da heyet Barış Konseyi olacak: Silah silahların susturulması, savaşın pasifleştirilmesi ve ardından silahlarını bırakacak olan üst kadro ile alt kadronun geleceğine yönelik yol haritası ele alınacak. Dağdakilerin inerek önce sınır dışına çıkmaları hedef alınacak. PKK üst yönetici kadroları durumu, gidebilecekleri ülkeler veya Türkiye’de kalacakların siyasette rol üstlenmesini sağlamak için yasal zeminin hazırlanması.
Bütün bu ve buna benzer koşulların hatta kısmi bir affın gündeme getirilmesi an meselesi.
Anladığım kadarı ile barışın yakalanması çok da kolay olmayacak.
En önemlisi bu sürece hiçbir yabancı güç veya temsilcinin gözlemci olarak katılmaması.
En doğrusu da bu galiba.
Elde edilecek barışın yerli, yani Türk ve Kürt halkının iradesi ile gerçekleşebileceğinin gösterilmesi, hatta kanıtlanması…
Zor ama olmaması için çok fazla neden yok.
Aksine barışın artık gelmesi, yakalanması ve yaşanması için milyonlarca neden var.
Yeter ki yol kazası olmasın.
Yeter ki dibimize kadar gelen barışı, engellemeye yönelik yanlış eylemler uç vermesin.

1628620cookie-checkBarışı yakalamak…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.