Ben bu anayasanın …(IV)

İşimize geldiği zaman “Bizlere uygulanan kötü muamele bu anayasaya göre…” diyerek medet umduğumuz, işimize gelmediğinde “Bu faşist anayasanın…” diye eleştirdiğimiz 1982 askeri anayasası değişecek de, nasıl ve kimler tarafından, ne zaman değişecek?

AKP’nin tek başına ve sadece bu iktidarın istediği anayasa mı tartışmaya açılacak, yoksa tüm partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ayrı ayrı önerileri bir havuzda toplanıp, ülkenin tanınmış hukukcuları tarafından değerlendirilip bir taslak haline getirildikten sonra mı mecliste görüşülecek.

Birinci yeni anayasa sadece AKP’ye teslim edilemeyecek kadar önemli.
İkincisi eğer sil baştan yapılacaksa, ülkemiz için asla değişmeyecek Cumhuriyetin temel niteliklerine kapsayan maddeler nasıl şekillenecek? Bu konuda AKP’nin bazı ön kabulleri daha önceden bilindiğine göre çoğunluk onlarda diye tek başına bu partiye insiyatif tanımak meseleyi yokuşa sürmekten başka bir anlam taşımaz.

Her ne kadar ileri demokrasi veya başkanlık sistemlerinde, bir oy farkla dahi iktidara gelmiş olan parti, diğer parti ve partilerle uzlaşma aramadan köklü değişiklikleri tek başına üstlenebiliyor.
“Madem ki halk bana yetki verdi, o halde ülke yönetimi tek elden yapmak benim görevim” varsayımı ile davranıyor.
Ama az gelişmiş, demokrasiyi henüz tam hazmetmemiş bizim gibi ülkelerde çoğunluğun tek başına bir anayasa değişikliği yapması hem doğru değil, hem de çok zor.
Üstelik geçmişte denendi de.
Hem de bu iktidar tarafından.
O yüzden batılıların” konsensus” dedikleri “uzlaşma” kültürü her ne kadar bizde yerleşmemiş olsa da, buna anayasa değişikliğinde çok ihtiyacımız olacak.
Çünkü artık anlaşıldı ki, parlamentolarda çoğunlukta olmanın pek kıymeti-i harbiyesi kalmadı.
Şimdilerde çoğulculuk ön plana çıkmak zorunda.
Bu durumda yapılacak çok şey var.
Yani işler daha da zorlaşabilir.
Çünkü uzlaşma aramak kolay değil.
Ortak paydada buluşmak ise hiç kolay değil..
Bir anlamda taraflar meseleye kendi açılarından baktıkları için bir yerde buluşmaları çok zorlaşıyor.
Tabii inatlaşma ve ayrışmaları da hesaba katmak gerek.
İş siyasetçilere kalırsa zorlukların iki veya üç katına çıkacağı açık ve net.
Taraflar böyle durumlarda meseleye “Ateş üstündeki kızgın kestane” gözüyle bakmak durumunda hissediyorlar kendilerini.
Bu ise çıkmaz sokağa girmekle eşdeğer bir sonuç demek.

Sorunun boyutlarını genel seçimlerden sonra görebileceğiz.
Daha erken …
Erken ama ben bu mevcut anayasanın bir an önce değişmesinden yanayım.
Ben bu anayasanın, böbreğinin, dalağının, ciğerinin hatta kalbinin yenmesini bekliyorum.
Hem de çiğ çiğ…
(son)

1627880cookie-checkBen bu anayasanın …(IV)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.