Bilincimi yitirdim, Hükümsüzdür !

Bilinç kavramının klinik bir tanımlaması yapılabilir mi ?

Uyanığım – uyku halinde değilim – çevremde olanların farkındayım.

O halde bilincim yerinde mi acaba ?

İyi de, bu yer neresi ?

Yani coğrafi olarak – klinik anlamda – bilincim nerede benim ?

Beynimde koku, tat vb. duyumları yöneten veya algılayan bölgelerin olduğunu biliyorum.

Bilincim için böylesi bir coğrafi tanımlama mümkün mü?

Beynimin şu bölgesi bilincimi oluşturuyor diyebilir miyim?

Dün okuduğum bir bilimsel makalede bunu diyemiyeceğimi öğrendim.

Oysa gelişen teknoloji, canlı insan beyninin görüntüsel olarak izlenip,kaydedilebilmesini

mümkün kıldı.

Öyle ki, araştırmacıların beyne ilişkin hiç bir teoriyi gözleri ile görmeden kabul etmez

olduklarından bahsediliyormuş artık.

Biraz daha açacak olursam : bir çileği dişlediğimde dil,diş ve damaklarıma yayılan leziz

çilek tadının beynimin konuyla ilgili bölgesinde yarattığı kimyasal değişimleri, ekrandan

naklen izleyebilmem mümkün.

İyi ama beni ben yapan bilincimse, nerede benim bilincim ?

Bilinci insan beyninin merkezine ilk kez 17. yüzyılda Descartes oturtmuş.

O gün bu gündür de bilinç, batı düşüncesinde bu biçimi ile algınmakta.

Son teknolojik gelişmelere bakılırsa Descartes’in bu tezinin tarihin çöp sepetine atılması

yakın gibi görünüyor.

Beynimde bilincime yüklediğim bu anlam ve öneme haiz bir bölge madem ki yok.

Beynimi bir bütün olarak ele almalıyım o halde.

Belki de beni ben yapan sadece bilincim değil.

Hayır, hayır ben bir bütünüm, parçalanamam.

Bilinç altım, bilinç üstüm ve hatta bilinç dışım da beni ben yapan şeylere dahil edilmeli.

Evet, evet yanlış okumadınız, bilinç dışımı da benliğime dahil ediyorum.

Nasıl mı ?

Ayakta dikilmiş, elimde sivri uçlu ve keskin bir bıçakla meyve soyarken,

aniden bıçağı elimden düşürüyorum.

Daha bıçak yere düşerken, beynim özgür irademi atlayıp, ayağıma komut veriyor.

Hızla ayağımı yana çekiyorum ve sivri uçlu bıçak tahta zemine saplanıyor.

Bana bunu yaptıran şeyin özgür iradem olduğunu söyleyebilir miyim?

Bilincim dışında gelişen, belki de bilinç altımda var olan korunma içgüdüm ya da

refleksim yaptırdı bana bunu.

Yani beynim bana rağmen beni yönetiyor.

O halde bilincim dışında yaptığım şeyler de, beni ben yapan şeyler olabilir.

Bu şeylere ne kadar önem atfetmeliyim acaba?

Yıllar önce bir çocukluk arkadaşımı rüyamda bana Danimarkaca konuşurken görünce

bir kabus görmüşçesine uyanmama sebep olan ne ?

Bilincim mi ?

Bilincimse, rüyamı da bilincime dahil etmem gerekmez mi?

O halde rüya yorumlarını ciddiye mi almalıyım ?

Yok bilincim değilse, neydi uyanmamı sağlayan bu dürtü?

Uyku esnasında bilincimin yerinde olmadığını varsayıyorum.

Bilinç altım devrede belli ki.

Bilinç altındaki bir saçmalığa bilincim neden müdahale ediyor ki ?

Ben rüyamda kanatlanıp uçtuğumu da hatırlıyorum.

O zaman neden bilincim araya girip beni uyandırmıyor ?

Bilinç ve bilinç altının kesiştiği en önemli nokta ölüm korkusu sanırım.

Bir çok insan rüyada ölüm tehlikesi ile karşılaşınca son anda uyanıyor.

Belli ki, bir korunma mekanizması var.

O halde rüyasında ölüp kendi cenaze törenine katılan insanlara ne demeli?

Benliğimize, beynimizde ki kimyasal reaksiyonların, reflekslerimizin ve bir takım sinirsel

faaliyetlerimizin de dahil edilmesi gerekiyor anlaşılan. Ama ne kadarı?

Bilincim, sadece beynimde bilgiyi topladığım odacıklardan ibaret olamaz.

Gerektiği anda beynimde kayıtlı milyonlarca lüzumlu, lüzumsuz bilgiyi hızla ortaya çıkarıp kullanıma sokan ben, bütün bunları bilinçle yapıyor da olamam.

Çocukluğumdan kalma bir kokuyu beynimin odacıklarından çıkarıp,

tekrar hatırlayabilmem bir tür refleks olmalı.

O halde beni ben yapan, reflekslerim de aynı zamanda.

Ben, beynimde sakladığım bilgilerle, reflekslerimle, sinir sistemimle ve hatta alışkanlıklarımla benim. Belki vücut kokum, belki bakışlarıma yüklediğim anlam bile bilincimin bir parçası.

Kendimi ifade edişim, yürüyüşüm de bilincime dahil o halde.

Tekrar elimden düşürdüğüm bıçağa dönersem, beynim bana rağmen beni yönetiyor demiştim.

Peki özgürlüğümün sınırları nerede başlayıp nerede bitiyor benim ?

Özgür iradem dediğim şey veya özgürlüğümün sınırlarını sadece kültürüm, sosyal yaşantım ve çevrem belirlemiyor o halde.

Cibiliyetimde sınırlıyor beni anlaşılan.

En iyi arkadaşlarımızın dahi, içinde uykuya yatmış birer seri katil var belli ki.

3.sayfa haberlerinde cinnet geçirdi, karısını, kızını doğradı gibi haberlere bir de bu gözle mi bakmalı acaba ?

Bu tür haberlerde hep bir komşu vardır hani, daha sonra gazetelere konuşur;

halim selim bir insandı, nasıl yaptı bunu anlayamıyorum diyen.

İşte bu komşunun sorusunun cevabı ;

sinir, refleks, beyinde ki birtakım kimyasal salgılar mı yoksa ?

Politikacılarımızı bir de bu gözle mi değerlendirmeli ?

Sahi, neye dayanarak oy veriyoruz biz.

Fikir, zikir, refleks, salgı, algı,

at izi, it izi, derin devlet, sığ devlet,

susurluk, ergenekon ….

Zor bu ülkede yaşamak, zor.

667310cookie-checkBilincimi yitirdim, Hükümsüzdür !

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.