Bir derginin sayfaları arasında: PAYLAŞIM

Derginin boyutları, bilinenlerden biraz farklı. Bu farklılık, kapakta ki resimle hemen, içeriğinin de farklılığı konusunda bilgi veriyor. Mehmet Arpacık’ın, Pera’da Nostaljik Kış. Tuval üzerine yağlıboya. Yaşadığımız kış günlerine uygun bir resim. Baskının güzel olması, resmin dünyasına girmemimizi de sağlıyor.

Elvan Arpacık’ın iç kapakta ki yazısı da, size derginin içeriğine ilişkin yolculuk yaptırmağa başlıyor.

İlk yazı, yemek üzerine bir söyleşi. “Türk Mutfağı” nın yazarı Nevin Halıcı’yı bize hem tanıtıyor, hem de kitabından başlayarak, sohbeti sürdürüyor. Bu sohbet sürdüren, yazıyı kaleme alan da ilginç. Çünkü o da yeme içme üzerine de yazan, nasıl söyliyeyim, hikayeci, romancı, anı yazarı, çoçuk kitapları yazarı, dil üzerine yazıları, sözü daha fazla uzatmıyayım. Ayşe Kilimci.

Nevin Halıcı, Konya’dan Karadeniz’e uzanan, yemek kültürü üzerine araştırmaları ile bu konuda doktora da yapan, bir yemek kültürü sevdalısı.

İki yemek kültürü sevdalısı kadın bir araya gelince ne olur. Yemek, bu kez sevda oluyor doğal olarak. Selçuklu döneminden, sufi yemek kültürüne, yemek ve mutfak üzerine terimler sözlğün den, kitaplarından, uygulamadan, tarihsel sürece kadar uzanan, bilgi ve emek bütünlüğü. Yemeklerin özellikleri ve nasıl neyi yiyeceğimiz konusunda tadına doyulmaz bir sobet.

Sadık Yemni, bizi bir başka yolculuğa taşıyor. “Morgenlan’ın James Bond’u Dupin’den Holmes’e ve Bond’a.” Casusluk romanlarına ilgim yoktur diye itiraf ederek başlıyayım. Casuluk romanlarından hareketle, beyaz perdeye yansıyan filmlere uzanan, araştırma ve emek verilmiş bir yazı. Hoş bir sürpriz de var, nostalji yüklü. Ümit Deniz’in, Murat Davman’ını, beyaz perdeye aktaran, Lütfü O Akad’ın filminin afişi, “Sessiz Harb.” Başroller de, Müşfik Kenter, Peri Han ve Aysel Tanju.

Şule Gönülsüz’ün araştırması, fotoğraf, kitap ve çizgileri ile de belgelediği, Behiç Ak ile yaptığı söyleşiyi içeren, “Çocuk Kitapları ve Behiç Ak” yazısı.

Ders kitaplarına konacak kadar titiz bir çalışma ve seçilen örneklerle de bilgi hazinesi gibi, “Türk Halk Şiiri ve Saz Şairleri Türkçeyi Yaşatanların Asırları Aşan Ezgileri…” Seva Kaynar’ı bu yazısı ile ilgili içtenlikle kutlamak isterim. Derviş şiirinden, divan şiirine, oradan halk şiirine uzanan geniş bir yelpaze özetlenmiş. Aşık şiirinde, Karacaoğlan’dan Aşık Veysel’e, Neşat Ertaş’ uzanan bir çizgi.

Bir başka derleme ve inceleme, fotoğraflarla da belgelenmiş. Ayşe Yetmen’in yazısı, ” İstanbul’un İlginç Sokak Adları ve Öyküleri.” Dolaşmaya başlayabilirsiniz hemen.

Yoruldunuz değil mi? İlginç, değişik ve yeni pencereler açan yazılar. Ama daha bitmedi. Şimdi farklı bir dünyaya açılıyoruz. Reyhan Yıldırım’ın yazısı. “Umutsuzluk Ve İsyanın Sanattaki Asi İfadesi DADA.” Fotoğraflarla da belgelenen bir inceleme yazısı diye tanımlamak istiyorum.

Derginin sayfaları arasında yolculuğumu sürdürürken, şaşırmaya devam ediyorum. “Kuşlar Sultanı Tavus.”

Bir paragrafı aynen buraya alıyorum. “Güzellik, ölümsüzlük simgesi Tavus, Gürcü ve Ermeni sanatlarında da gerek minyatür gerek kumaş yahut taş üstünde pek çok alanda kullanılmış. Karşılıklı ya da boyunlarını birbirine dolanmış betimlenmek yanında yalnız olarak da resmedilir. Eti geç çürüyen tavus, sonbaharda döktüğü tüylerini ilkbaharda geri kazanmasıyla ölümsüzlük ve yeniden doğuşu simgeler. Öyle çok anlam yüklemiş ki insanlar Tavusa, belki bu muhteşem güzellikten pay almak istemişler.”

Şaşırıyorum çünkü, bu yazıyı da kaleme alan Ayşe Kilimci. Divan-ü Lügat’tan Kutadgu Bilig’e bilgiler ve Konya’da ki Tavus Hatun Türbesi’n den Mevlana’ya uzanan bilgilerle de bizi aydınlatmayı sürdürüyor.. Ayşe Kilimci’nin yazarlık serüveninin bir başka boyutuyla karşılaşmış oluyorum. Yazı içine yerleştirilen Tavus kuşu resimleri ise bir renkler senfonisi gibi.

Bitmedi. Sayfalar devam ediyor. Reyhan Yıldırım’ın ikinci yazısı. “Daha İyi Bir Dünyanın Peşinde Ütopyalar” Farabi’den Bacon’a, Platon’a uzanan bir başka çizgi. Sadece bunlarla aktarmıyor.. İyi bir inceleme. Güzel fotoğraflar da yazıyı renklendiriyor.

Nasıl bir dergi bu dediğinizi duyar gibi oluyorum. Pırıl pırıl güzel bir baskı içinde sunulduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. Kim çıkarıyor bu dergiyi? O da şaşırtıcı. Benim elimdeki üçüncü sayı. Önceden iki sayısı daha çıkmış, onları görmedim. Sadece bir sayının içeriği bunlar.

Dergi içindeki sıcaklığı hemen size yansıtıyor. Bir yudum kahve ve dergi sayfalarında gezinti. Güzel oluyor.

Bu güzelliğin bize sunulmasını sağlayan, yazı İşleri Müdürü ve Yayın Yönetmeni Atiye Tuğtekin. Dergiyi bize ulaştıran, finansmanını sağlayan ise, Pak Topluluğu ve Kartonsan. Şirketlerin böylesine kültür ve sanata önem vererek, onun bir dergi aracılığı ile okuyuculara ulaşmasını sağlayanlara da içtenlikle teşekkür etmek gerekir.

Buna bir sosyal sorumluluk projesi diyebilirsiniz. Şirketin bir reklamı da diyebilirsiniz. Belki, ya da değil. Ama bence bu tür girişimleri ne amaçla yaparlarsa yapsınlar, böylesine güzel bir sunumla katkı yapmayı düşünüp, bunu gerçekleştiriyorlarsa, buna şapka çıkartılır ve kutlanır.

Keşke başka şiretlere de örnek olsa ve bu tür yayınlar çoğalsa. Biz yine de dileyelim ve kutlayarak, bu derginin sürmesine emek verenleri katkıda bulunanları içtenlikle de kutlayalım.

Başarılar. Rast gele.

_____________________

Ankara. 25 Ocak 2016. Pazartesi. [email protected]

1579410cookie-checkBir derginin sayfaları arasında: PAYLAŞIM

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.