Türkiye kökenli göçmenler ve sürekli artan güçleri
Dünyanın bir çok köşesinde ve özellikle AB ülkelerinde yaşamakta olan Türkiye kökenli göçmenler artık sadece “sorunları olan ve çözüm bekleyen” kişiler olarak değil, bulundukları ülkelerin ayrılmaz birer parçası olarak aynı zamanda politik ve ticari bir güç olarak “Türkiye ve KKTC için nasıl yararlı olabilirler?” şeklinde ele alınan önemli bir grup konumuna geldiler. Almanya’da, Hollanda’da, Belçika’da, Avusturya’da, Fransa’da, İngiltere’de, İsveç’te, Danimarka’da, ve Kıbrıs’ta çok sayıda Türkiye kökenli göçmen artık yaşamakta oldukları bu ülkelerin vatandaşı ve seçmeni olmuş durumdalar. Aralarında bakanlar, milletvekilleri, devlet görevlileri, etkin iş adamları, sanatçılar ve daha nice toplum içinde kendilerini kabul ettirmiş ve de saygın konumda olanlar var. Seçmen olarak bulundukları ülkelerin partileri için çok değerliler. Eskiden “Türkiye’ye döviz göndermeleri” çok önemli iken bugün “yaşamakta oldukları ülkelerin Türkiye Politikası’nın belirlenmesini etkilemeleri” daha önemli bir hale gelmiş bulunuyor.
KKTC’de yaşamakta olan Türkiye kökenli göçmenlerin vatandaş ve seçmen ve de sayıca daha büyük bir grup olmaları Kıbrıslı Türkleri “endişelendiren” bir durum olarak farklı konumda. Günün birinde eğer ortak bir çatı altında yaşam mümkün olacak olursa “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti” adını alması düşünülebilecek AB üyesi ülkede Türkiye kökenli göçmenlerin konumu Almanya’dakilerden farklı olmayacak. Türkiye için önemli bir lobi grubu olacaklar. KKTC özelinde de gündeme gelen sorunlar bana bazen Almanya ya da Avusturya’daki sorunları hatırlatsa da bu göçmen grubunu şimdilik diğerlerinden ayırmak doğru olur inancındayım. Ancak buna rağmen KKTC’nin de Türkiye kökenli göçmenlerin yaşamakta olduğu AB ülkelerindeki sorunlarının çözümüne yönelik ve özellikle “uyum” alanında yaşanan deneyimlerinden yararlanması yanlış olmaz. “Tekerleği yeniden keşfetmek” yerine başka ülkelerdeki uygulamaların işe yarayanlarını KKTC’de için de düşünmek “Kıbrıslı Türkler ve Türkiye kökenli Türkler arasında gündeme gelen sorunların çözümünde” işe yarayabilir.
Bugünden itibaren, “21 ve 23 Mayıs 2009” günleri arasında Ankara’da “Yurtdışındaki Türkler: 50. Yılında Göç ve Uyum Sempozyumu” gerçekleşmekte. Yetkili devlet bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi (HÜSAM) tarafından birlikte organize edilen bu sempozyuma dünyanın bir çok köşesinde bu alanda aktif konumda olan Türkiye Cumhuriyeti kökenli göçmen politikacılar, bilim adamlar, sivil toplum yöneticileri ve bürokratlar katılıyor.
“Göç”, “Göçmen Hakları”, “Entegrasyon/Uyum”, “AB-Türkiye İlişkileri Çerçevesinde Türk Göçmenler”, “Göçmenler ve Siyaset”, “Göçmenler ve Sivil Toplum Örgütleri”, “Göçmenler, Kimlik ve Kültür”, “Göçmenler ve Eğitim: Genel ve Anadil Eğitimi”, “Genel ve Mesleki Eğitim”, “Din Öğretimi”, “İslamafobi ve Türk Göçmenler”, “Göç ve Kadın”, “Göçmenlikten Gelen Kazanımlar”, “Uyum ve Medyanın Rolü”, “Yeni Göçmen ve Uyum Politikaları ve Türk Göçmenler”, “Göçmenlik ve Katılım, Vatandaşlık” ve “Göçmenlik ve Uyum Konusunda Sosyal-Kültürel-Psikolojik Olgulara Duyarlılık” panel başlılkarı. Ben de “Göçmenler ve Sivil Toplum” başlığı altında “Türkiye kökenli seçmenlerin rolü” üzerine kısa bir katkı sunacağım bu çalışmaya.
Bu sempozyumu organize eden HÜSAM bir ilki gerçekleştirirken çok zor bir işi başarıyor. İkiyüz civarında Türkiye kökenli insanı biraraya getiriyor. TC Başbakanı, Dış İşleri Bakanı, AB Başmüzakerecisi, Devlet Bakanları ve çok sayıda bilim adamını Avrupa’dan gelen bizlerle biraraya getirerek üç gün boyunca “Nasıl daha iyi ve güçlü bir konuma geliriz?” sorusuna cevap arayacak bu sempozyum.
Türkiye kökenli göçmenlerin var olan sorunlarının çözümü doğal olarak onların daha güçlü bir konumda olmasını da beraberinde getirecek. Bu ise hem AB üyeliği yolunda Türkiye hem de haksız bir izolasyonla boğuşan KKTC için çok önemli.
Ancak tekrar etmekte yarar görüyorum bu tarz bir sempozyum KKTC’de var olan göç ve göçmenlikten dolayı gündeme gelen toplumsal sorunların çözümü açısından da izlenmeli. KKTC Üniversiteleri bu konuda Hacettepe Üniversitesi ile işbirliği yaparak sempozyum sonuçlarının Kuzey Kıbrıs açısından ele alınmasında yarar olan noktalarını değerlendirebilirler.
