Cahillik

Doğrunun iyinin güzelin uzağında kaldığımızda yaşam düzdür. Bu düzlük delilik gibi bir şeydir. Cahillikle delilik benzeşirler: ikisinin temelinde de bilinç yetmezliği vardır. Buna göre her türlü saçmalığı doğru niyetine üretebilir insan. Cahil kendine çok güvenir. Siyaset kuramları geliştirebilir. Estetiğin sorunlarını çözmeye hatta bir estetik kitabı yazmaya davranabilir. Görelilik kuramını çürütmeye kalkabilir. Eğitimi sağlığı ulaşımı üretimi planlamaya hazırdır. Hukuk sorunlarını tartışabilir. Menandros M.Ö. IV. yüzyılda “Cahil gözünün önündekini göremez” diyordu. Yanlıştır. Cahil görünmeyeni bile görür. Dünyanın bilgesidir o. Sorun söylesin. O varken sizin bir şeylere kafa yormanız gerekmez. İkide bir aydınlık düşüncelerden sözeder. Oysa onun karanlığında ne ay ne de yıldızlar vardır. Cahile karşı çıkmaya kalkın, yandınız demektir. Onu eleştirmek deliyi kışkırtmak gibidir. Cahil başkasından kuşkulanırken kendinden kuşkulanmaz. Her şeyi bilen adam kendinden ne diye kuşkulansın! Rabelais cahilliği bütün kötülüklerin anası sayarken bir şeyleri abartmış mı oluyordu? Başkalarını her fırsatta aşağılayan cahil kendinin hayranıdır. Ne mutlu insanlığa ki onun gibi bilgeler yaratmıştır. Cahilliğin üst düzeyde en verimli meyvesi dogmacılıktır. Taşkafalılığı yasallaştıran ve güçlendiren tek kaynak cahilin eksik bilincidir. Cahilin bol bol ürettiği şey gerçeklikte karşılığı olmayan görüşlerdir.

Cahilliği yalnız sokaklarda çarşılarda pazarlarda kahvelerde aramayalım. O her yerdedir. Cahilliğin izini sürmek için çok dolaşmak gerekmez. Onu aşağılarda da yukarılarda da bulabiliriz, bilim felsefe sanat ortamlarında da bulabiliriz. Bir manavın cahilliğinden çok bir tarihçinin, bir arabacının cahilliğinden çok bir felsefe adamının cahilliği tehlikelidir. Sanırım cahillik bu üç alan içinde en çok felsefede egemendir. Neden derseniz, bilimin de sanatın da belli gerekleri vardır, bu iki alanda çok rahat dolaşamazsınız. Adam bir formül yazar, söyle bakalım der, suspus olursunuz. Bir nota yazar, oku bakalım der, donar kalırsınız. Felsefe kafadan atana hiç güçlük çıkarmaz, tersine birçok kolaylık sağlar. Bunun somut örneklerini televizyon başta olmak üzere her yerde görebiliyoruz. Geçenlerde televizyon kanallarından birinde iki kafadar felsefenin terimlerini kullanarak atıp tutuyorlardı. Onları dinleyen kişi bu adamlar iki gözüm önüme aksın kesinlikle filozof derdi. Kurdukları saçma sapan cümlelerin arasına ideolojilerinin kırıntılarını serpiştiriyorlardı. Biri alıyor öbürü bırakıyordu. Söylediklerinden ben örneğin bilim düşüncesinin halka düşman ve dolayısıyla insanlığa düşman bir anlayış olduğunu çıkardım.

İyi niyetli cahilin yapacağı kötülükler sınırlıdır. Alt düzeyde bir cahil yanlış bilgi üretmeyi göze alsa ne kadar başarır ki. Cahil azçok donanımlı olursa ve bir de art niyetli olursa o zaman işler kötüdür. Donanımlı cahil yalan yanlış bilgiler üretir ve onları bilene bilmeyene doğru diye sunmaktan çekinmez. Hele ağzı söz yapıyorsa insanları kendine hayran bırakabilir. İnsanlar onun ortaya koyduğu bilgilerden giderek başkalarını bilgilendirmeye yönelebilirler. Böylece kulak ansiklopedisiyle yanlış bilgi aktarımı büyük boyutlara ulaşabilir. Bu toplumda Aristo mantığı adlı bir yanlışlar mantığından sözedenler görürsünüz. Bunlardan biri sizi Aristo mantığına göre düşünmekle yani yanlış düşünmekle suçlayabilir. Bu değerli kardeşimize Aristo dediği adamın kim olduğunu, nerede ve ne zaman yaşadığını, Aristoteles adlı biriyle uzaktan yakından bir ilişkisi olup olmadığını, mantık denilen şeyin nasıl bir şey olduğunu sorun, hiçbir yanıt alamayabilirsiniz. Hazret bu durumdadır ama Aristo mantığının bir yanlışlar mantığından başka bir şey olmadığını bilir. Descartes’ın ya da Spinoza’nın yanlış filozoflar olduğunu yazan ağır “felsefeci”lerle de karşılaşabilirsiniz. Bunlardan biri Descartes’ı bilinçdışıyla ilgilenmediği için eleştirebilir, bir başkası Spinoza felsefesinin tepeden tırnağa saçma olduğunu bildirebilir. Biri de büyük bir rahatlıkla şu dünyaya Platon’dan sonra doğru dürüst filozof gelmedi deyiverir. Biri çıkıp tarihin bittiğini söyleyebilir. Gelişigüzel yani kafadan atarak örnekler verdiğimi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Bu üççeyrek yüzyıllık kulaklar neler duyup neler işitti.

Cahillik kötü şeydir dostlarım. Durduğu yerde dursa o kadar sorun etmeyeceğiz. Ama durmuyor, kendi dışına taşıyor, karanlığını dünyaya yaymadan edemiyor. Bu tembeller ortamında kulak ansiklopedisi tıkır tıkır işliyor. Cahilliğin salgın hastalık gibi yayılmasında bu ansiklopedinin büyük payı var. Bu toplumda herkes her şeyi bilirken nasıl oluyor da insanımız hemen her konuda doğruyu yanlıştan ayırmakta güçlük çekiyor? Hayret doğrusu!

645480cookie-checkCahillik

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.