Değişime ayak uydurmak…

Seçimler çok şey değiştirmeyecek gibi.
Yapılan anketler, seçimin galibi açısından AKP’nin açık ara önde gittiğini gösteriyor…
Büyük bir yol kasası meydana gelmediği takdirde yorgun, sinirleri gergin, oldukça yıpranmış, biraz da yaşlanmış bir başbakanla iktidar yoluna devam edecek.

Ve cumhuriyet tarihinde üçüncü kez, erken seçim yapılmadan ve oyları devamlı artan bir partinin başarısına tanık olacağız.
Üç kez arka arkaya zirveye tırmanan…
Üç kez arka arkaya içerde bir ekonomik krize neden olmadan.
Üç kez arka arkaya TBMM’nin kapılarını açık tutarak…
Ve 12 yıl koalisyonsuz bir yönetim işbaşında kalarak.

Bu gelişme ve sonuç hadi alkışlanmasın ama ülke açısından olumlu bir demokratik dönemeci dönmekte olduğumuzun işareti.
Ve bu açıdan alkışlanmasa da takdir edilmesi gereken bir tablo.

Dünya yeniden dizayn ediliyor.
Dünyanın dizayn edildiği coğrafya ise merkezinde Türkiye olan Ortadoğu.

Komünizm çökmeden önce bu bölgede demokrasi ile yönetilen iki ülke vardı.
Türkiye ve İsrail.
Koskoca bölgede iki demokrasi adası.
Bu adalar komünizm çöktükten, ABD’de 11 Eylül felaketi yaşandıktan, Afganistan işgal edildikten sonra da yaşıyor.
Demokrasinin kalıcı bir şekilde yerleşmesinde İsrail’in katkısı ne yazık ki çok az.
Hatta yok denecek kadar az.

Türkiye ise örnek bir ülke olarak demokrasiyi sürdürmeye azimli.
En azından bu sistemden geri dönüşün olmadığını halk anlamış durumda.
Eğer bir ülke halkı, demokrasiyi özümsemeye, onunla yönetilmeye, onunla yaşamaya kararlı olduktan sonra geriye dönüş hem zor, hem de imkansız hale gelir.

Hele halk yönetimin ilerisine geçmişse.
Bırakın demokrasilerde, şimdilerde gördüğümüz yarım asırlık diktatörler dahi halkın kararlılığı karşısında tek tek koltuklarını terk etmek zorunda kalıyorlar.
Ve kalacaklar.
Sonunda demokrasi denemelerine geçecekler, geçmeleri gerek.
En kötünün iyisi durumundaki demokratik yönetim biçimi dahi, halkın isteklerini asgari ölçüde karşılamayı, insanca yaşamasını asgari oranda sağlamayı başarıyor.

Bu açından bakınca, hukukun üstünlüğü ufukta görünmese dahi “bir gün nasılsa ona da kavuşuruz” umudu ile demokrasiye devam etmek zorundayız.
Bir asırda aldığımız yol az değil.
Ama çevremizde henüz demokrasiye geçmemiş ve diktatörlerin tek tek çekilmek zorunda kaldıkları Ortadoğu ülkelerinin işi bizden daha zor.
Belki de zorlukları aşarken büyük bedeller ödeyecekler.
Hiç olmazsa onlardan bir asır önde sayılırız.
Kıta Avrupası’nın 200 yıl gerisinde kalsak da…

1627900cookie-checkDeğişime ayak uydurmak…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.