Denizler ve seçimler…

MUSTAFA YALÇINER / EVRENSEL – Yaygın ve kitlesel olduğu kadar coşku dolu 1 Mayıs kutlamalarından güçlenerek çıktık. Yalnızca Türk, Kürt, Arap, Çerkes… değil dünya emek ordusunun bir parçası olduğumuzu hissettik bir kez daha. Hepimiz birer millettendik, ama milletlerin içine sıkışıp kalmıyorduk, bütün milletlerden işçiler çıkarları ortak sınıf kardeşleriydi, sömürüden kurtuluş amacı ve mücadelesinde birleşiyordu.

Cumartesi günü Denizlerin huzurundaydık. Andık ve güç aldık Türkiye ve dünya halklarının bu değerli evlatlarından. Kararlılıkla mücadelesini verip son nefeslerinde ağız dolusu haykırarak Türkiye halkının kurtuluş programının köşe taşlarını döşedikleri son sözlerini hatırladık yeniden. O devrimin manifestosu niteliğindeki sözler ki, hâlâ geçerliliğini koruyor. Ve hâlâ kime karşı, kime dayanarak ve kimlerle birlikte, hangi bayrak altında mücadele yürütüleceğini ortaya koyuyor.

Bakmayın siz haddini bilmez densizlerin “Deniz yaşasaydı Erdoğan’ı desteklerdi” demesine! Erdoğan’ın yaşamı boyunca emperyalizme karşı mücadele ettiği safsatasının hükmü yoktur, gülüp geçin. GOP’a eş başkanlık yapacak, NATO üyesi bir ülkeyi yönetecek, Trump “Mal varlığını açıklarım” dediğinde suspus olacak, emperyalizmin temeli olan tekelleri kıble bilip yedirecek, “5’li çete” türü yeni yetmeleri ihalelerle palazlandıracaksın ve antiemperyalistim diyeceksin, kargalar bile güler!

Cılız bir emperyalizm karşıtlığını M. Kemal’de görmüştük. Türkiye halkının tanık olup bağrına bastığı uzlaşmaz antiemperyalistlerse Denizlerdir. Emperyalizme ve iş birlikçilerine karşıydılar. Tam bağımsız Türkiye istiyor ve özgürlükleriyle gerçekten demokratik Türkiye’yi şart sayıyor, sosyalizmi özlem duyuyorlardı. Böyle bir Türkiye’yi işçi sınıfı, köylülerle birlikte kurabilirdi. Ve Türk ve Kürt halklarının -birleşik- bağımsızlık mücadelesi olmadan bu hedefe ulaşılamazdı. Bayrak ve yol gösterici ise, Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisiydi.

8 Mayıs ise, Berlin Parlamentosuna kızıl bayrak çekilerek Hitler faşizminin inine tıkıldığı faşizme karşı zafer gününün 78. yıl dönümüydü. Denizler bu zaferin ardından yaşanan özgürlük günlerinin çocuklarıydı. Özgürlüklerle faşizme karşı mücadelenin hem ilişkisini hem değerini biliyorlardı.

Faşizme karşı tereddütsüz bir mücadele yürüttüler.

Denizler hiçbir zaman parlamentarist olmadı. Başlangıçta Deniz, Hüseyin, Yusuf, Sinan dahil hepimiz, ilk başkanı M.A. Aybar, ikincisi B. Boran olan Türkiye İşçi Partisinin (TİP) üyesiydik. Tuvaletlerini temizlemekten tutun mitinglerinde güvenliği sağlamaya ne görev verildiyse yaptık. Sonra milletvekilliklerini saydığını, Mecliste vekil sayısını artırarak iktidar olmayı hayal ettiğini, yani parlamenter yolu savunduğunu görüp koptuk TİP’ten. Zaten gençlik heyecanını ve militanlığı kucaklamayı bilmiyor, 6. Filo’yu protesto eylemlerine bile provokasyon diyordu.

Denizler CHP’li de olmadı ve seçimlerde oy kullanmadı. Üstelik idam kararlarını12 Mart’ın faşist generallerinin kurduğu sıkıyönetim mahkemeleri verdi, ama parlamento onayladı. Kimse methetmesin parlamentoyu ve parlamentarizmi!

Ancak parlamenter yolu savunmayan Denizler, faşizme ölesiye karşıydılar ve faşizmle parlamentoyu ayırt etmeyi de biliyorlardı. İdamlarından en çok bir ay önce bir dilekçe göndererek onu toprak reformuna zorlamak amacıyla iki hafta süren açlık grevine gitmişlerdi.

Şimdi de, evet, faşist bir diktatörlüğe gidişin önünü kesmek için parlamentarizmi savunanlarla birlikte yapılacak işler var. Parlamenter budalalığa düşmeden, faşizme karşı parlamento da savunulabilir. Üç vekil eksik, iki vekil fazla -bununla dünya yıkılmaz; ancak bugün faşizmle hesaplaşmanın herkese dayattığı, seçimlere katılma yoluyla yürütülecek mücadele küçümsenemez. Bu kuşkusuz mücadelenin tamamı değildir, ancak bugün sermaye ve faşizme karşı mücadelenin önemli bir biçimi ya da alanıdır.

Kimse toz pembe parlamenter hayallere kapılmasın. Seçimler kazanılıp Erdoğan gönderildiğinde her şey çok güzel falan olmayacak, birbiri üstüne verilen vaatlerin hemen hiçbiri gerçekleşmeyecek. Ama geçici de olsa faşizmin önü kesilerek mücadele gücümüzü tazelemek için bir rahat nefes alınacak ki, işte bu önemsiz sayılamaz.

Haydi, Denizlerle birlikte…

2686900cookie-checkDenizler ve seçimler…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.