Dünyadan bi haber!

Siz, hiç uçmayı hayal ettiniz mi ? Çocukken, kanat takıp kuş gibi havalanmayı denediniz mi hiç ? Ben denedim. Sonuç hüsrandı.
Hayallerinizin peşinden ne kadar koştunuz ? Yoksa bir çocukluk hayaliydi işte deyip, vaz mı geçtiniz ? Peki, her şeye rağmen bunu yapanlara, asla büyümeyenlere ne gözle baktınız?
Ben bu gün bir yaşıma daha girdim. Bu ülkede hayal kurmak, rejim meselesidir. Bunu öğrendim. Hem de hiçbir şey yapmadan, oturduğum yerde oldu bu. Başıma filan bir şey gelmedi yani.
Hiç bir hayalim yok diyen gencecik çocuklar, içimi acıttı hep. Bu ülkenin en büyük sorunu budur. Hayal kuramamak. Gerçekçilik, yere göğe sığdırılamaz bu ülkede. Dikkat edin, çevrenizde tanıdığınız en gerçekçi adamlar, en sıkıcı adamlardır. Bu ülkeyi yıllardır yöneten onlardır. Onlara oy veririz, onları seçeriz biz. Bakan, müsteşar, vali, müdür, müdür yardımcısı, bilimum sıkıcı adam.
İşte bu yüzden, bu ülkede rejim meselesidir hayal kurmak.
Bütün bunları, okuduğum bir haber düşündürdü bana. 29 yıl yaşadığım bir ülkeden gelen bir haber. Haberin detaylarına baktığımda yazılan her şey doğruydu. Ama haber, tepeden tırnağa bir çarpıtma. Neden diye düşündüm bütün gün. Neden yapar bir gazeteci bunu ?
Danimarkalıların uzaya roket fırlatma girişimi fiyasko ile sonuçlandı. Haber bu. Evet, böyle bir şey oldu. Haberin tümünü buraya almayacağım ama kısaca haberde verilen yer, zaman, habere konu olan insanlar vb. detayların tümünün doğru olduğunu belirteyim. Haberin yazılışındaki küçümseyici ve alaycı dili de umursamıyorum açıkçası. Haberi yazan Roj TV ya da Peygamber krizi gibi nedenlerle Danimarka’ya gıcıktır. ( İnanın çok sık oluyor bu ) haydi bunu da geçtim. Beni bu kadar sinirlendiren şey, haberin içinde ki koskocaman hikayenin göz ardı edilmesi. Böylesine üstün körü, uyduruk bir moda deyimle sözde haber, hızla copy paste yapılarak çoğaltılmış ve pıtırak gibi pek ciddi ve saygın gazetelerimizin internet sitelerinde yerini almıştı.
Başlık : Bütün dünyaya rezil oldular. Roket yerinden kımıldamadı bile.
İşte beni dellendiren de bu oldu. Bir kez, bütün Danimarka haftalardır bu konuyla yatıp kalkıyor. İki tane deli oğlan, çocukluk hayallerini gerçekleştiriyorlar. Hani, neredeyse evlerinin garajında roket yapıyorlar. Hani neredeyse diyorum, ama bu kadar basit değil tabii. Bu iş için bir dernek kuruyorlar. Devletten 5 kuruş talep etmiyorlar. Eşin dostun yardımıyla, mahalle bakkalına kadar herkesin desteğini alarak bir roket yapıyorlar. Roketin yalıtımını halıcıdan aldıkları bir izolasyon malzemesi ile yapıyorlar. Hatta atölyeye hurda hırsızları girip, roketin yakıt deposunu çalıyor. ( Ki arıza da, yeni yakıt deposunda çıkıyor, çünkü yeni depoyu denemeye vakitleri olmamış.) Süpermarketten aldıkları saç kurutma makinasının pervanesini, akışkan yakıtın donmaması için kullanıyorlar. Ve işte bu saç kurutma makinasının pervanesi donuyor. Pervaneye elektirik gelmiyor.
Çizgi roman sanki. İki deli oğlan çocukluk hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor. Amaç hem bu işin çok ucuza maledilebileceğini göstermek,hem de her yıl uzaya bir roket yollamak. Roketin içinde bir manken var. Bu işi 5 yıl yaptıktan sonra bu deli oğlanlardan birisi o mankenin yerine oturacak. Uzayda 15 dakika kalacak ve geri gelecek. Sadece 15 dakika, çünkü hem teknik hem de ekonomik olarak daha fazlası mümkün değil. Bütün bu olanları, bir halk dudağında bir gülümseme ile izliyor ve bu iki deli oğluna gönülden destek veriyor.
Devlet mi ?
En azından köstek olmuyor.
Unutmadan, bu iki deli oğlan daha önce de 3 tane denizaltı yapmıştı.
Olayın özeti bu.
Şimdi neresinden başlayayım bunun ?
Hangi gazete ya da gazeteci böyle bir hikayeyi, ‘’ ha ha ha Rezil oldular ’’ basitliği ile verip, geçebilir.
Gazetecilik bu mudur ? Bu toplum buna layık mıdır ?
İnsan okuyucusuna bu kadar mı saygısız olur?
Yoksa dünyaya karşı bir ilgisizlik, aldırmazlık mı bu ?
Türkiye’de bir roket yapıp, yollamaya kalkın, bakın başınıza neler geliyor.
Bütün gün kafamda bunlarla dolaştım.

Neden bu ülkede, dünyadan bi haber, kendi saçmalıklarımızın içinde yuvarlanıp gidiyoruz.
Neden bütün bu saçmalık, lümpenlik?
Bu durum birilerinin fena halde işine geliyor da, ondan.

İşte bu yüzden rejim meselesi diyorum.
Hayal kurmak bile rejim meselesi.
Hayalinizi gerçekleştirme imkanınız yoksa, kurmuyorsunuz da?
Hayal kuramıyorsanız, bütün gerçekçi herifleri alıp, baştacı ediyorsunuz sonra.
Bu ülkenin bütün amirleri, müdürleri ve bilimum malum kişileri ………

Offff sıkıldım.
Dünyanın en güzel ülkelerinden birisinde, nasıl beceriyoruz bu kadar sıkılmayı?
Ben ormana gidiyorum.

Meraklısına iki kafadarın blog linkini vereyim : http://ing.dk/blogs/rumfartpaadenandenmaade

Roket

Kristian

Peter

667370cookie-checkDünyadan bi haber!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.