Türkiye’yi kimi konularda köşeye sıkıştırmak, zora sokmak ve güçsüz duruma düşürmek… Hangi konuda? Tabi ki başta sözde Ermeni soykırımı iddiaları konusunda!..
2007 yılının zor geçeceğini ülke sorunlarını ve gelişmeleri yakından izleyen hemen herkes önceden tahmin edebiliyordu. İki önemli seçim, AB’nin ve ABD’nin kimi hassas konularda ki dayatmaları, ülkenin bölünme tehlikesi ve bunu oluşturan nedenlerle bu yönde amacı ve işlevi belli dış güçler, Kıbrıs dayatması, Güneydoğu sorunu, PKK belası ve Kerkük davası vs…
Gazeteci Hrant Dink’in katilinin yakalanmasıyla olayın her yönüyle çözülmeyeceğini kuşkusuz hemen herkes kestirebiliyor. Çünkü bu bir, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hamlebitoğlu cinayetidir. “Katil er geç bulunacak” , “Kanı yerde kalmayacak” söylemleri sürecinin, yeni bir halkası, ama hiçbir zaman son halkası değil!…
Hani şu ünlü “düğmeye basılma” meselesi var ya, işte yine o durum gündemde.
Birileri, bir şeylerin hesabına dayalı olarak düğmeye bastı. Bundan kuşku yok. Ancak hangi hesap için, işte o bu aşamada net olarak bilinemiyor. Soykırım meselesi mi? Kerkük için fazla kükremeyin tehditi mi? Kürtlük davası mı?.. Çeşitli olasılıklar düşünülebiliyor. Ancak hedef belli, Türkiye’yi karıştırmak, kaosa sürüklemek ve bu yollarla güçsüz bırakarak kolay lokma durumuna getirmek.
“Emperyalist akbabalar” kaç zamandır ülke semalarında kanat çırpıyorlar…
Bir an önce Türkiye’yi kursaklarına indirmenin dayanılmaz özlem ve planı içerisindeler.. Ortadoğu ve tabi ki Türkiye, akbabalar için cazibe merkezi…
ABD tarafından her an saldırılmaya hazır İran, daha sonra Suriye’nin yanında, güçlü bir Türkiye’nin varlığı önemli bir handikap! Dolayısıyla gücü yenmenin en geçerli yolu önce içten çökertmek ve dağıtmak, sonra da dışardan askeri son darbeyle işi bitirmek… Tabi yapabilirlerse…
Türkiye’nin Kerkük ve Kuzey Irak konularında iyice hassaslaştığı ve bölgeye asker çıkarma iddialarının sıklaştığı bir dönemde, böyle bir cinayetin gerçekleştirilmesi, acaba Türkiye’nin bu yönde ki kararlığını kırmak, gücün ve enerjinin içe dönmesini mi sağlamak?
Amaç, hesap ve hedef ne olursa olsun, cinayetin altında ki gerçek plan belli; Türkiye’yi kargaşa yaratarak ayağa kaldırmak ve karıştırmak. İşte bu noktada, Türk halkı olarak, son derece dikkatli, akılcı ve sağduyulu hareket etmemiz gerekmektedir. Aksi halde “emperyalist akbabalar” ın oyununa gelmiş oluruz. Onların istedikleri zaten bu!
Sevgili okurlar;
İtidal, sağduyu ve soğukkanlılık çağrısı yapan ne kadar çok köşe yazısı yazılmış olsa da, yararlıdır ve fazla değildir. O nedenle biz de bu köşeden sevgili halkımıza ayni yönde çağrı yapmayı görev sayarız! Gelişmeleri sabırla bekleyip durumun netleşmesini beklemek, Türk halkı olarak bu hassas noktada tarihi bir görev olmalıdır.
Aman Türkiyem dikkat!..
Sakın oyuna gelme!..
