Eruslu- Güzelbey ve Kehanetim

Ben aynı kanaatte değilim! Çünkü güce göre duruş seçerek diğer adaylara karşı Asım Güzelbey’in yanında yer alan Eruslu’nun akibeti başka olsaydı asıl ona şaşmak gerekirdi! Akıbete ilişkin bir not daha: AK Parti iktidarıyla beraber dünyaya bakış açısı değişen Eruslu, bu dönemi hayat hikayesinden çıkarmak için çok çabalayacaktır. Gerekçelerini bir başka yazıda izah etmeye çalışırım.


Evet, Eruslu, “Güzelbey” dedi ısrarla ve bu ısrarının nedenini ne kendisi izah edebildi ne de dindar muhitler bir anlam verebildiler buna. “Eruslu ile Güzelbey arasında ortak hiçbir nokta yoktur” demek abartı sayılırsa; “ayrı dünyaların insanı oldukları tartışma götürmez bir gerçektir”. Eruslu, 28 Mart 2004 seçimleri öncesinde kendisiyle yaptığım bir görüşmede “ayrı dünyaları birleştirmek hevesiyle” şu sözü söylemişti: “Ya görmüyor musun memlekette bu konuları dikkate alan (o konuyu da zamanı geldiğinde yazacağım) kimseler kaldı mı, her gün yeni bir haber çıkıyor” vs..


Gaziantep’teki güç odaklarının verdiği mücadelede Güzelbey’in ismi AK Parti Genel Merkezi’nde akredite edilmiş ve rivayete göre Başbakan, “Hayırlı olsun” diyerek Güzelbey’e “Senin adaylık tamam” mesajı vermişti. Rivayetleri pek makbul saymamak gerekir hele konu AK Parti ve Recep Tayip Erdoğan olunca bir kamyon dolusu adam, ya Başbakan.’a akraba oluyor ya da askerlik arkadaşı.


Eruslu, “Büyükler ne dediyse bizim de kabulümüzdür” türküsünü tutturdu. (değişim böyle bir şey işte, yaşını başını almış bizim Hacı Abi, ahir ömründe türkü söylemekle kalmadı yıllardır saklı tuttuğu oynama yeteneğini de ortaya koydu)  “Güzelbey cuma namazlarına bile gitmiyor” eleştirileri geldi yakın çevresinden, kimi yurtdışı bağlantıları olduğu söylendi. Üşenmeyip, Güzelbey’e abdest aldırdı ve “rüku şudur secde şu, gardaşım Asım” diyerek muhteremi zemzem suyu ile yıkamaya kadar vardırdı işi. Güzelbey, ya sabır çekip denilene uydu. Başkan olursa havası değişecekti ne de olsa. Onun da hesabı tutmadı.
Olmadı..Çünkü Güzelbey, AK Parti’nin liberal politikaları öne çıkaran siyasetine karşın tepeden tırnağa liberal dünyaya aitti ve onun değerlerine inanıyordu. Hacı Bey’in dediği tarz ona pek uymuyordu. Hem bu namaz, kıl kıl bitmiyordu!


Kendi bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde bir anam ifade etse de “biraz ondan biraz bundan” perakendeciliği, akla ziyan bir ucube çıkarıyor ortaya. Öyle de oldu. Eruslu ve Güzelbey, bu sevimsiz kalkışmanın iki kurbanı oldular demek yanlış olmaz. Eğer ortak noktalarından bahsedilecekse ilk çentiği atalım: kurban!


Bir il başkanı ile belediye başkanı arasında yaşanan restleşmeyi elbette “flaş haber” olarak duyuracak meslektaşlarımız. Bunun flaşlık bir değerinin olmadığını bilip tebessümle bakmak kalıyor bana da. Eruslu, kendisi için duacı olduğumu not etsin kafasının bir köşesine. Ve bilsin ki, emanet ehlinde güzeldir. Vakit, uzlete çekilip muhasebe ile meşgul olma vaktidir. Malum, türkü çığırıp halay çekmekle takva olunmuyor!


Meseleyi bir kıssayla noktalayalım: gideceği köyün uzaklığını sormak üzere tarlada çalışan dedeye yaklaşan zat, “Dede, falanca yere ne kadar zamanda giderim” demiş. Dede, sakallarını sıvazlayıp, “Hele bir yürü de bakayım” demiş. Adamın yürümesine bir müddet bakıp eliyle işaret etmiş: “gel”. “Sen bu yürümeyle şu kadar zamanda gidersin” demiş. Kıssadan Hisse: Güzelbey- Eruslu değerlendirmesinde yürüyüşlerinin çapı belli olduğundan en başından “olmaz” dedik. Bu kehanet değildi!  

708770cookie-checkEruslu- Güzelbey ve Kehanetim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.