Üç çeyrek asırlık ayıp…

Topallayan, sarsak, şaşkın ve aksak demokrasiler ülkelerin başına her zaman dert açar…
Dert açmakla kalmaz, o ülkeler çağdaş demokrasiler ligine yükselemez.
En azından yıllarca zorlanırlar.

Türkiye de hala bu konuda yalpalıyor.
Yalpalıyor ama az da olsa yol alıyor.
Henüz bir üst lige çıkabilmiş değilse de, bazı göstergeler “iyimser” olmamız için işaret sayılabilir.

Misal: Türkiye’deki azınlıklara ait vakıfların, (Rumların, Ermenilerin, Musevilerin ve Süryanilerin) asırlar önce elde ettikleri, Osmanlı döneminde rahatlıkla kullandıkları ve üzerinde tasarrufta bulundukları taşınmazları.
Bu taşınmazlar 1934 yılından beri hak sahiplerine verilmedi.
Kullandırılmadı.
Tasarruf hakları ellerinden alındı.
Bu azınlıkların taşınmazları vardı ama “yok” sayıldı.
Hatta taşınmazlar el bile değiştirdi, büyük bir bölümü şahıslara satıldı.

Kendilerine ait olan ama yok sayılan taşınmazların iadesi için hukuk yollarını zorladı Türkiye’deki azınlıkların hukuk adamları.
Lozan Antlaşmasındaki maddeleri gösterdiler.
Haklarının gasp edildiğini iddia ettiler.
Ama 1934’den bu yana bir milim yol alamadılar.

Şeker Bayramına üç gün kala mucizevi bir karar aldı Türkiye.
Dahası mevcut hükümet, aniden ve gece yarısı kanun hükmündeki kararnameyi resmi gazetede yayınladı.

Ve üç çeyrek asırdır yapılan haksızlıkları ortadan kaldırdı.

Türkiye’deki faal halde bulunan 162 azınlık vakfına ait taşınmazları sahiplerine iade için düğmeye bastı.

Ve dünya yıkılmadı…
Türkiye’nin sınırları değişmedi.
Misak-ı Milli Hudut’ları aynen duruyor.

Ülkemizde yerleşik yaşayan “farklı” inanç grupları, “farklı” olmalarından dolayı haksızlığa uğramışlardı.
Ne kadar?
Nerdeyse bir asra yakın süredir.
Üç çeyrek asır geride kalmış sayılır.

Bu bir ülke ayıbıydı.
Aslında bir insanlık ayıbı.
İnsan hakları gaspıydı aynı zamanda.

İnançları farklıydı…
Etnik kökenleri farklıydı…
Yaşam tarzları farklıydı…

Bu farklılıklarından dolayı üç çeyrek asır boyunca baskı gördüler, ikinci sınıf vatandaş muamelesine maruz kaldılar ve ellerindeki tüm taşınmazlara uzaktan “bak”tılar…

Şimdi bir kanun hükmündeki kararnameyle azınlıkların yüzleri güldü.
Sınıf farkı bir nebze de olsa ortadan kalkmış oldu.
Bir tabu daha yıkıldı.
Ama Dünya başımıza yıkılmadı.
Türkiye dimdik ayakta.

Sadece ayıptan kurtulduk.
Üç çeyrek asırlık ayıptan…
Hepsi bu.

1628070cookie-checkÜç çeyrek asırlık ayıp…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.