Fatih Altaylı’nın hedefi

Bu yönde bizim de aksini söyleyecek bir sözümüz yok. Ancak, son birkaç yıldan bu yana, yazılarını okumaktan kendimizi uzak tuttuğumuz köşe yazarlarının içinde, Hürriyet Gazetesi eski köşe yazarı, şimdiki Sabah Gazetesi’nin yeni Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın da yer almakta olduğunu önce açıklıkla belirtelim.


Tutarlı görmediğimiz çizgisinden ötürü, şahsına olan inancımızı büyük ölçüde yitirmiş olduğumuzu samimiyetle belirtelim. Altaylı, köşesinde yüzde yüz doğruları da dile getirmiş olsa, yazılarını okumak dürüstçe ifade edersek, içimizden gelmiyor…


Genel medyada (ulusal değil) ünlü kimi köşe yazarlarını da; köşelerinde okurlara fazilet dersi vermiş olmalarına karşın, geçmişte adları maddi temelli şaibelere karıştığından, köşelerinde ne yazarlarsa yazsınlar,  okumaktan kaçındığımızı, daha doğrusu hiç okumadığımızı bu vesile ile belirtmiş olalım.


Yeri gelmişken, isimler üzerinde durmadan, ülkemizde medya ve köşe yazarlığı konusunda genel çerçevede kısa bir değerlendirme de bulunalım:


Basılı genel medyada (ulusal değil)) bugün ülke çapında tanınmış onlarca, belki de yüzlerce köşe yazarı kalem oynatmakta. 


Günlük olarak köşe yazıları yazmakta olan sayısız bu “değerli” köşe yazarlarımız içerisinde, acaba kaç tanesi gerçek anlamda“değerli” dir? Toplumumuzda sanal manada biliyorsunuz herkes değerli… Sözlü ve yazılı hitaplarımızda, içimizde değerli olmayan var mı?


Genel medyada (ulusal değil) olsun, yerel de olsun, köşe yazarlığı işlevsel açıdan önemli bir görevdir. Yerine göre milyonlara, yerine göre on binlere hitap eden bir gazetede köşe yazarlığı gibi misyonu üstlenmek, kimi önemli özellikler gerektirdiği yadsınmaz bir gerçek


Köşe yazarları; her şeyden önce, özyapıları itibarıyla maddeye düşkün olmayan, insani zaaflara yenik düşmemiş ve düşmeyecek yapıda, ciddi, sağlam, tutarlı özüne ve sözüne güven duyulan dürüst karaktere sahip kişiler olması gerekir.


Toplumun gözü kulağı projektörü olacak bir kimsenin köşe yazarı konumuyla, köşesinde doğruluktan, dürüstlükten, şeref ve haysiyetten dem vuracak yazılar yazabilmesi için önce bu hasletlerin kendisinde olması gerekir.


Kimseyi direkt olarak kast etmeden, genel manada değerlendirmelerimize devam ediyoruz.


Ne yazık ki, işin gerçeği böyle olmasına karşın, genel ve yerel medyada öyle köşe yazarları var ki; doğruluktan, dürüstlükten uzaktan yakından nasiplerini almamış olmalarına karşın, kendilerini topluma, dürüst ve sağlam karakterli göstermeye çalışarak, okurlarına fazilet dersi vermeye kalktıklarına tanık oluyoruz. Neyse… Bunlar bilinen gerçekler…


Gelelim asıl konumuza…


Fatih Altaylı, zengin aileden gelen, geçim yönünden sıkıntı çekmemiş, lüks ve rahat yaşam içerisinde hayatını sürdüren, toplumun üst katmanlarında ki kimliğe sahip bir gazeteci. Çok sayıda okur gibi, Sayın Altaylı’nın gazetecilik çizgisinde; biz de hiçbir zaman tutarlılık ve inandırıcılık bulamadık.


Hürriyet’te yazdığı dönemlerde ağır eleştiriler yönelttiği Sabah Gazetesi’ni bugün candan yürekten savunacak denli dönüşüm içerisinde bulunmasına ne denir bilemiyoruz?


Gazetesinin okur temsilcisi Yavuz Baydar’la yapmış olduğu söyleşide; “Hedefimiz Sabah’ı en saygın, en inanılır ve en güvenilir gazetesi yapmak. Sert gazetecilik yapacağız. Helal olsun korkmadan yazıyorlar diyecekler…” açıklamasında bulunmuş.


Önce, bu yolda ki mücadelesinin hayırlı olmasını dileyelim.


Sayın Altaylı, gazeteci kimliği ile pek çok okur nazarında inanılır ve güvenilir değilken; başında bulunduğu gazeteyi hangi ölçütleri kullanarak inanılır, güvenilir ve saygın duruma getirecek merak ediyoruz


Gazete bu zamana değin, inanılır, güvenilir ve saygın değil miydi de sayın Altaylı başına geçtiği Sabah Gazetesini, inanırlık, güvenirlik ve saygınlık açısından olumlu bir rotaya oturtacak? Gazeteyi savunduğumuz anlamı çıkmasın, sadece bir paradoksu ortaya koymaya çalışıyoruz.


Televizyon programlarında gördüğümüz kadarıyla sinirli ve sert mizaçlı bir insan. Her an parlayacak ve birilerini haşlayacak görüntüsü vermekte. Biz, Fatih Altaylı’nın Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni olarak başarılı olacağına inanmayanlardanız. Gazetenin yazarlarından Hıncal Uluç’un,  kısa süre önce köşesinde kibar bir eleştiri ile şahsına karşı tepkisini ortaya koymuş olduğunu okurlar biliyor.


Olan bitenlere karşın, yarın Hürriyet Gazetesi kendisini gazetenin başına genel yayın yönetmeni yapma sözü vererek davet etmiş olsa, bizim inancımıza göre Sayın Altaylı koşa koşa yeniden Hürriyet’e döner… Ülkemizde düşünce ve kanat özgürlüğü var. Bizim düşüncemiz bu yönde…


Bir başka düşüncemiz de şu; Altaylı’nın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendi ifadesiyle “kemikli duruşunu beğeniyorum” açıklamasından ve hakkındaki övücü yazılarından sonra, Hükümetin icraatlarına ve Sayın Başbakan’a yönelik nasıl “sert gazetecilik” yapacak?


Şunu mu anlamalıyız, Altaylı bundan böyle Erdoğan’ın “kemikli duruşu”nu ve desteklediği hükümet icraatlarını,  dikkate almayarak “sert muhalif” konumuna mı geçecek? Örneğin,  DOKUNULMAZLIKLAR konusunda, halka vermiş olduğu sözleri tutmadığı için Tayyip Erdoğan’a yönelik Sabah Gazetesi’nde sert yorum ve haberlere mi yer alacak?


Bakalım “sert gazetecilik” nasıl olacak ve okurlar “helal olsun korkmadan her şeyi yazıyorlar” diyecekler mi göreceğiz.


[email protected]  

685870cookie-checkFatih Altaylı’nın hedefi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.