FRANSA'DAN… Hiç birşey eskisi gibi olamaz

İKTİDAR ÇATIŞMASINDA HİÇBİR SEY ESKİSİ GİBİ OLAMAZ

Türkiye’de politik kriz öylesine karmaşıklaştı ki kimin ne zaman ne yapacağı belli değil. Sistemin politik dengeleri yeniden düzenlenirken içerde çatışmalı bir sürecin yaşanacağını ortaya koyuyor. Politik İslamcı hareket ile geleneksel Kemalist rejim temsilcileri arasındaki iktidar mücadelesi finalin son kozlar olarak değerlendirmek mümkün.. Fiilen ikili bir iktidar durumu oluşmuş bulunuyor. Dengelerin yeniden belirlenirken hangi biçimde olursa olsun artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Politik İslamcı iktidar gücünün temsilcisi AKP’nin kapatılmasına yönelik yapılan hamle ile Ergenekon olarak tanımlanan Kemalist rejim temsilcilerinin bir kısmına yönelik yapılan operasyonlar arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.

Politik İslamcı hareket sistem içerisinde çok önemli oranda kurumsallaşmış bir güce sahip.  Daha önce vurguladığımız gibi devletin önemli stratejik kurumlarının birçoğu İslamcı güçlerin elindedir. Son günlerde AKP eksenli geliştirilen ‘Ergenekon’ isimli operasyonların planlanması tamamen MİT eksenlidir. MİT içerisinde GÜLEN ekibinin çok ciddi oranda örgütlendiği biliniyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün de İslamcıların en önemli örgütlenme alanı. MİT’in planlamasına bağlı olarak Emniyet ve Adalet Bakanlığı harekete geçti. Yargının üst katmanları Kemalist rejim temsilcilerinin elinde bulunsa da alt katmanlarda İslamcılar çok önemli oranda örgütlenmiş bulunuyor. AKP’nin kapatılmasına karşı başlatılan operasyon hamlesi esasen iktidar çatışmasıdır. Bu bir bakım sorun AKP’nin kapatılıp kapatılmamasını aşan fiili bir durum. Politik İslamcı hareketin örgütlenme düzeyi, ekonomik gücü ve toplumsal tabanı dikkate alındığında AKP’nin kapatılması bu gücü ciddi oranda etkilemeyeceğini ortaya koyuyor.

Esasen saldırı hamlesini yapan İslamcı güçlerdir. Fiilen savunmaya geçenler ise geleneksel Kemalist rejim savunucularıdır. Kemalist rejimin temsilcileri eskisi kadar olmasa da hala sistem içerisinde ciddi toplumsal bir güçtürler. Bunların kolay kolay teslim olacaklarını beklemekte politik saflık olur. Ergenekon eksenli başlatılan operasyon geleneksel rejim temsilcilerini nispeten zorlasa da aynı zamanda sistem içerisinde mevcut kurumlaşmalarını güçlendirmek için yeni planları devreye koyacaklardır. Gelişme eğilimi de bu yöndedir.

İslamcı yarı iktidar temsilcisi olan AKP’nin ‘Ergenekon’ isimli operasyonunda emekli orgeneraller Hurşit TOLON,  Şener ERUYGUR’ un vb. tutuklanması birkaç yönde analiz edilebilinir. Birincisi AKP hükümeti Genelkurmaydan izin almadan bu operasyonu yapma şansı var mı? Oldukça zor görünüyor. Operasyondan iki gün önce Başbakan Erdoğan’ın müstakbel Genelkurmay Başkanı BAŞBUĞ ile görüşmesi her halde tesadüfî değil. AKP’nin derdi Ergenekon’un tasfiyesi değil. Kesinlikle böyle bir amacı yok. Bu yönelim esasen iktidarın güç ilişkilerinde yeni buluşma noktalarının oluşturulmasıdır. Tıpkı 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi Erdoğan-Büyükanıt ikilisinin yaptığı görüşmede olduğu gibi şimdi bu yeni görüşmenin de içeriği kamuoyunda gizleniyor. Erdoğan Türkiye’nin karanlıklar prensidir.  Çok konuşan ve bunun içinde başına bela alan Başbakan’ın her gizli görüşmesi Türkiye’nin iç politikalarında önemli süreçlerin başlaması anlamına geliyor. İlginçtir gelişmeleri etkileyen bu tür gizli görüşmeler de Genelkurmay ile oluyor. Genelkurmay’da ayyuka çıkmış Ergenekon’un yeniden yapılandıracağını açıkladı. Bu bakımda söz konusu operasyonlardan ciddi bir kısım sonuçlar beklemek yanlış.

İkinci önemli nokta, Genelkurmay ile İslamcı hareket sistemin yeniden yapılandırılmasında ortak bir denge sağlamak istiyor. Sorun AKP veya Genelkurmay kökenli bir iki generalden çok, sistemin iç politik dengelerine uyumlu yeni bir yapılanmanın oluşturulmasıdır. Erdoğan ile BAŞBUĞ arasındaki görüşmenin arka planında bu var. Özellikle küresel güçlerin de bölgesel ihtiyaçlarına yanıt veren siyasal rejimin yeniden dizayn edilmesi öncelikli olarak ön plandadır. BAŞBUĞ sanıldığı gibi öyle Kemalist de değil. Başka bir yazı konusu olacak Yahudi kökenli BAŞBUĞ’un özgün durumunu bir yana bırakıyorum. Üçüncü nokta, söz konusu operasyonun aynı zamanda ordunun içyapısının yeniden organize edilmesinin de işaretlerini veriyor. Özellikle 1950’lerden sonra ABD çizgisinin dışına çıkmayan ordunun son yıllarda ABD’nin bölgesel çıkarlarıyla biçimsel de olsa ters düşmesi ne ABD-İngiltere ne de İsrail tarafından hoş görülmektedir. Görünen o ki, Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olması, Kemalist temsilcileri çok daha ciddi oranda hayal kırıklığına uğratacaktır.
Mevcut rejim bir çözülme sürecinde. Ancak şimdiden bundan demokratik-ilerici bir yönelim beklemek yanlış.  Değişim sürecinde sisteme alternatif politik kuvvetler ne kadar aktif ve güçlü bir müdahalede bulunurlarsa istemlerinde bir o kadar başarılı olurlar. Ancak şu aşamada görünen şey, sistem hem kendi iç dengelerini hem küresel sermayenin ihtiyaçlarına göre konumlandırmaya çalışıyor, hem de ikili iktidarı aslında fiilen resmileştirerek ve ortak bir denge oluşturmak istiyor.

AKP kapatılsa da, ‘Ergenekon’ davası nedeniyle bazı askerler yargılanıp ceza alsa da, artık mevcut rejim için durum eskisinden çok farklı olacaktır. Politik değerlendirmeler ve pratik yönelimler bu gerçeklik dikkate alınarak yapılmalıdır.

NOT: Bir araştırma nedeniyle Irak Kürdistan Federasyonuna yaptığım gezi nedeniyle yazılarıma bir süre ara vermek zorunda kaldım. İzlenimlerimi sizinle uygun bir zamanda paylaşmak dileğiyle.

1606170cookie-checkFRANSA'DAN… Hiç birşey eskisi gibi olamaz

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.